"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2008/432 E., 2015/1193 K.
KARAR : Kısmen kabul, kısmen ret
Taraflar arasındaki katkı payı alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin maddî katkıları ile alınan iki adet taşınmazın 1/2 hissesinden boşanmaları halinde mahrum kalacağını belirterek; 150.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili cevaba cevap dilekçesinde; iş makinelerinin müvekkilinin babasının bahçesini ipotek ederek satın aldığını, 823 ada 67 parselin önce arsasının alındığını, tarafların birikimlerini Türkiye'deki yakınlarına göndererek binanın yapıldığını, işbu taşınmaz ile ilgili daha önce dava açıldığını ve davanın kabulüne karar verildiğini, bakiye kısım için açılan ek davanın da kabulüne karar verildiğini, bu dosyalar ile müvekkilinin katkısının sabit olduğunu ileri sürmüştür.
3.Davacı kadın vekili 09.10.2012 tarihli (24) nolu celsede; boşanma davasından talep ettikleri 150.000,00 TL maddî tazminatın tamamının katkı payı alacağına yönelik olduğunu; davacı kadın vekili 24.12.2015 tarihli (46) nolu celsede; faiz başlangıç tarihinin 12.07.2007 olduğunu açıklamıştır.
II. CEVAP
1. Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin mobilyacı olduğunu, yurdışında da mobilyacı olarak çalıştığını, mobilya dükkanındaki makine alet ve edevatları satarak 823 ada 67 parsel sayılı taşınmazı satın aldığını ve üzerine başladığı inşaatın su basman seviyesine kadar yaptığını, inşaatın davacı çalışmaya başlamadan önce tamamlandığını, işbu taşınmazın edilmesinde davacının katkısının olmadığını, 3076 parsel sayılı taşınmazı da müvekkilinin kendi birikimleri ile satın aldığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı erkek vekili 15.11.2013 tarihli dilekçesinde; davacının 3076 parsel sayılı taşınmaz yönünden haklı olduğunun kabul edilmesi halinde davacının % 45,33 katkı payı oranında ayın olarak ödemeyi kabul ettiklerini beyan etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
1.Dava boşanma davası ile birlikte açılmış olup, boşanma dava dosyasından 25.11.2008 tarihinden ayrılmıştır.
2. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taşınmazların eşler arasında mal ayrılığı rejimi geçerli olduğu dönemde edinildiği, davacı kadının 1981 yılından sonra gelir elde etmeye başladığı 1981-1992 yılları arasında gelir elde ettiği, 823 ada 67 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından 27.09.1973-1978 zaman dilimi içerisinde alındığı/edinildiği dikkate alındığında davacı kadının bu taşınmazın alım süreci boyunca gelir elde etmediği, 15.05.2013 ve 27.09.2013 tarihli, bilirkişiler tarafından dava dosyasına sunulan raporlarda tasfiyeye konu edilen 823 ada 67 parsel sayılı taşınmazın edinilmesine davacının katkısının olmadığına ilişkin beyanlarına raporun denetime elverişli olması nedeni ile itibar edildiği; 3076 parsel sayılı taşınmazın alımı ile ilgili davacı kadının katkı payının hesabına gelince, tarafların evlendikleri tarihten taşınmazın edinildiği tarihe kadar davacı kadının 66.291,12 Euro gelir elde ettiği, davalı erkeğin ise 259.953,00 Euro gelir elde ettiği, davacının elde ettiği gelirin % 65'ini, davalı erkeğin ise elde ettiği gelirin % 20'sini tasarruf edebileceği dikkate alındığında, davacının toplam tasarruf oranındaki oranın % 43,33 olduğu, 3076 parsel sayılı taşınmazın dava tarihindeki değerinin 180.000,00 TL olduğu, davacının 3076 parsel sayılı taşınmaz yönünden 81.954,00 TL katkı payı alacağın olduğu, davalı daha önce temerrüde düşürülmediğinden kabul edilen 81.954,00 TL alacağa dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle, 81.954,00 TL katkı payı alacağının 12.07.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar veilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; alacağa katkıda bulunulan tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini, 823 ada 67 parsel sayılı taşınmazın edinilmesine müvekkilinin katkısı olmadığına yönelik kabulün hatalı olduğunu, katkı payı oranı yönünden de kararın hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; 823 ada 67 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğunu, 3076 parsel sayılı taşınmazın müvekkilinin birikimleri ile alındığını, taşınmazın değerinin yüksek belirlendiğini, müvekkilinin tasarruf oranı belirlenirken müvekkilinin daha önce edindiği 823 ada 67 parsel sayılı taşınmazla ilgili harcamaların dikkate alınmaması gerektiği, davacının 1981 yılından itibaren çalıştığı, tarafların çalışma süreleri ve gelirleri dikkate alındığında davacının katkı payı oranının fazla belirlendiğini, alacağa karar tarihindne itibaren faiz hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, alacağa hükmedilen faizin başlangıcı, davacının taşınmazların edinilmesine katkısı olup olmadığı ve katkı payı oranı noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 77 nci maddesi, 646 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerlidir (743 sayılı Kanun md. 170). Bu nedenle de, 742 sayılı Kanun'da, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri mal varlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5 inci maddesi yollamasıyla 818 sayılı Kanun'un (ve de 6098 sayılı Kanun) genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira , 818 sayılı Kanun ve de 6098 sayılı Kanun, 4721 sayılı Kanun'un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (818 sayılı Kanun md. 544, 6098 sayılı Kanun md. 646).
3. Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (743 sayılı Kanun md.186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (743 sayılı Kanun md. 189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddî veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
4.Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala, düzenli gelir dışındaki diğer mal varlığı (ziynet, miras, bağış vb.) ile toplu katkıda bulunulduğu iddia edildiğinde; katkıda kullanılan mal varlığı değerinin, tasfiyeye konu malın satın alma tarihindeki bedelinin tamamı karşısındaki oranı saptanarak, bulunan bu katkı oranının, tasfiyeye konu malın dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle, davacı eşin katkı payı alacağı miktarı belirlenir.
5. Bu açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, öncelikle katkıda kullanılan mal varlığının (ziynet, miras, bağış vb.) katkı tarihindeki parasal değeri ile tasfiyesi istenen malın hem satın alma bedeli hem de dava tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri ayrı ayrı tespit edilmelidir.
6. 6098 sayılı Kanun'un 77 nci maddesine göre, sebepsiz zenginleşme haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşme olarak tanımlanabilir.
7. Somut olaya gelince; eşler, 28.04.1965 tarihinde evlenmiş, 12.07.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 21.06.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (4721 sayılı Kanun md. 225/2). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı Kanun md. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Kanun md. 10, 4721 sayılı Kanun md. 202/1). Tasfiyeye konu 823 ada 67 parsel sayılı taşınmazın evveliyatında 330 ada 60 parsel sayılı taşınmaz iken 348/2322 hissesinin davalı ... adına 27.09.1973 tarihinde satın alındığı, daha sonra ifraz ve taksim işlemi ile tasfiye konusu taşınmazın oluştuğu, üzerine yapılan bina için 27.09.1978 tarihinde yapı ruhsatı alındığı, birinci kat için 25.09.1975 tarihinde, ikinci kat için de 09.08.1984 tarihinde yapı kullanma izni alındığı, 18.04.1984 tarihinde tadilat ruhsatı, 04.08.1985 tarihinde de çatı katı için yapı ruhsatı alındığı; tasfiyeye konu 3076 parsel sayılı taşınmazın 4/80 hissesi de davalı ... adına 04.04.1990 tarihinde satın alındığı anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 sayılı Kanun md. 179).
8. Davacı kadının Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/521 Esas, 1998/318 Karar sayılı dava dosyasında, 823 ada 67 parsel sayılı taşınmaz yönünden taşınmazın edinilmesine gelirleri ile katkıda bulunduğu iddiası ile davalı erkeğe karşı dava açtığı, taşınmazın arsa ve üzerindeki binanın dava tarihindeki değerinin 7.800.000.000,00 eTL belirlendiği, Mahkemece tarafların birlikte yaptıkları tasarruflarla taşınmazın edinildiği, davacının arsanın alınmasına ve üzerine yapılan binaya gelirleri ile katkıda bulunduğu, taşınmazın kaydının davalı adına yapılması nedeniyle sebepsiz zenginleşeceği gerekçesiyle davanın kabulüyle 1.000.000.000,00 eTL'nin dava tarihi olan 18.12.1996 tarihinden itibaren işleyecek yasa faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verildiği, işbu kararın 13.09.1999 tarihinde kesinleştiği; davacı kadının Ödemiş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/258 Esas, 1999/395 Karar sayılı dava dosyasında da asıl davadaki bakiye 2.900.000.000,00 eTL alacak için ek dava açtığı, Mahkemece taşınmazın 1/2 değerinin asıl dava dosyasında tahsiline karar verildiğinden bakiye 2.900.000.000,00 eTL'nin dava tarihi olan 09.09.1998 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği, iş bu kararın 07.03.2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
9. Diğer yandan, davacı kadının Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/306 Esas, 2001/587 Karar sayılı dava dosyasında da, 3076 parsel sayılı taşınmaz yönünden taşınmazın edinilmesine gelirleri ile katkıda bulunduğu iddiası ile davalı erkeğe karşı dava açtığı, taşınmazın dava tarihindeki değerinin 20.000.000,00 eTL belirlendiği, Mahkemece tarafların birlikte yaptıkları tasarruflarla taşınmazın edinildiği, davacının taşınmazın edinilmesine eşit katkısı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle 1.000.000.000 eTL'nin dava tarihi olan 18.12.1996 tarihinden itibaren işleyecek yasa faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verildiği, işbu kararın 03.04.2002 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
10. Yukarıdaki açıklamalar uyarınca yapılan incelemede; somut olayda, davacı kadının tasfiye konusu taşınmazlara yaptığı katkı nedeniyle taraflar boşanmadan önce açtığı dava dosyaları ile taşınmazlara 1/2 oranında katkı yaptığı kabulü ile alacakların tahsiline karar verildiği, kararların kesinleştiği, davacı kadının işbu dava dosyası ile aynı taşınmazlarla ilgili aynı sebepten boşanma dava tarihinden sonra katkı payı alacağı istemesinin aynı taşınmazlarla ilgili mükerrer alacağa, diğer bir deyişle davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olacağı anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, davacının daha önce açtığı davalarda tasfiye konusu taşınmazlara yaptığı katkı nedeniyle alacağın tahsiline karar verildiğinden, aynı taşınmazlarla ilgili aynı sebeplerle yeniden katkı payı alacağına hükmedilmesi davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olacağından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.