Logo

2. Hukuk Dairesi2023/564 E. 2023/3231 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi ve kadının tazminat taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, erkeğin kadına şiddet uygulaması, hasta eşine ve çocuğuna bakmaması gibi kusurlarının kesinleşmiş olmasına rağmen, kadına atfedilen kusurların ispatlanamadığı ve bu nedenle erkeğin daha ağır kusurlu olduğunun kabulüyle, kadının tazminat taleplerinin reddine ilişkin hükmün bozulmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1142 E., 2022/2757 K.

DAVA TARİHİ : Asıl Dava: 29.07.2019 Karşı dava: 26.08.2019

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Besni 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/104 E., 2021/346 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.... erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ikinci evliliğinin olduğunu, bu evlilikten de bir müşterek çocuğunun bulunduğunu, bu çocuğun müvekkilinin annesi ve babasının yanında kaldığını, eski eşinden olan çocuğun davalı kadın için sürekli bir sorun oluşturduğunu, çocuğun evlerine gelmesine karıştığını kavga çıkarttığını, evlilik süresince kadının gerekçesiz olarak 9-10 kez evi terk ettiğini, kadının, müvekkilinden boşanmadan nafaka alıp annesinin yanında kalmak istediği yönünde müvekkilini tehdit ettiğini, müşterek çocuğun müvekkiline gösterilmediğini, dava devam ederken müşterek çocuk ile müvekkili arasında şahsi münasebetin kurulmasını talep ettiğini, evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmasına karar verilerek müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, davalı kadın kusurlu olduğu için müvekkili lehine 10.000,00 TL maddî 10.000,00TL manevî tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.... erkek vekili karşı davaya cevap dilekçesinde;davacının dava dilekçesindeki iddialarının asılsız olduğunu, davalının müvekkilinin önceki evliliğinden olan çocuğuna bakmak istemediğini ve aynı evde yaşamak istemediğini evlenmeden önce beyan ettiğini, müvekkilinin de aynı evde yaşamayacaklarını ve bakımı ile annesinin ilgileneceğini taahhüt ettiğini, ancak kendi çocuğunu sevmeyeceğini veya müşterek konuta hiç gelmeyeceğini taahhüt etmediğini, davalının evlilik süresince müvekkilinin Efe isimli çocuğunu sevmesini dahi kabul edemediğini, davalı-davacı kadının evliliğin ilk zamanlarından beri her fırsatta bu evliliği kendi rızasıyla yapmadığını, ailesinin baskısıyla evlendiğini ve müvekkilini sevmediğini dile getirdiğini, kadının sürekli müvekkilime baskı uyguladığını, karşı dava dilekçesinde saymış olduğu altınlarının, müvekkilim tarafından alındığını ve kendisine iade edilmediğini iddia ettiği ancak söz konusu altınların kadında kaldığını ve müvekkilinin bu altınları kullanmadığını beyan ederek evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığını ve müvekkilinin kusurunun bulunmadığını bu nedenlerle açılan karşı davanın reddi ve boşanma davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı erkeğin ileri sürdüğü iddiaların asılsız ve gerçek dışı olduğunu, davacının evlilik öncesinde kendi çocuğunu ortak haneye taşımayacağına dair taahhütte bulunduğu halde bunu yerine getirmeyerek huzursuzluk çıkartarak geçimsizliğe neden olduğunu, evi terk nedeninin davacının kendisini önemsememesi, eş ve insan yerine koymaması, sürekli dışlamasından kaynaklandığını, evlilik süresince tüm olumsuzlukları yaşatan davacının kendisi olduğunu iddia ederek davacı- davalı erkeğin velâyet talebinin reddine karar verilmesini, evlilik birlikteliğinin, erkeğin kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını , evliliğin birlikteliğinin fiilen bitirilmesini kabul ettiğini davacı- davalı erkeğin şiddet uyguladığını, maddî destekte bulunmadığını, müşterek çocuklarının 6 yaşında olduğunu annenin gözetimi ve babanın maddî desteğine muhtaç halde olduğu için velâyetinin kendisine verilmesini, ... erkeğin, 10.000,00TL değerindeki ziynet eşyalarını vermediğini beyan ederek evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına kadın lehine 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini, kendisinin ve müşterek çocuğun ihtiyaçlarını tek başına karşılamasının imkansız olmasından dolayı kendisi için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, çocuk için aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin şiddete maruz kaldığını, tüm bu insanlık dışı muamelelerden korunmak ve çocuğunu dünyaya getirmek için doğuma kadar ailesinin yanına sığınmak zorunda kaldığını, ... erkeğin müvekkilini borca soktuğunu, müvekkilinin bilgisi dışında hiç çalışmadığı ... erkeğin tanıdığı bir eczane de müvekkili çalışıyor göstererek, kendi maaşından kesinti yapılacağı şeklinde hile yoluyla müvekkil üzerine kredi çektiğini, ... erkeğin müvekkiline ekonomik, cinsel şiddet uyguladığını, müvekkilini sürekli parasız bıraktığını, hastaneye gitmek için bile para vermediğini, zorla cinsel ilişkiye zorladığını, müvekkilinin istemediği zamanlarda döverek ilişkiye girdiğini, en son olarak ... erkeğin müvekkilini dövdüğünü, dışarıdan yardım istememesi için evin kapı ve pencerelerini kilitlediğini, müvekkilinin de kardeşini arayarak yardım istediğini bu sefer yardıma gelen kız kardeşini dödüğünü, dayısının kurtardığınını, sonrasında bir araya gelmediklerini, müvekkilinin altınlarının hileyle elinden alındığını, iddia ederek asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesini, müvekkili lehine 50.000,00 TL manevî 50.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, müvekkil ve çocuğu için ayrı ayrı 750,00 TL tedbir- iştirak ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, ziynet altınlarının aynen iadesine, mümkün değilse rayiç değerlerinin dava tarihinden işleyecek faiziyle ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, hastalanıp hastaneye yatan eşi ile ilgilenmediği, çocuğu ile ilgilenmediği, davalı-davacı kadının ise sık sık evi terk ettiği, birlikte yaşamaktan kaçındığı ve davalı kadının kardeşinin davacıyı dövdüğü, davalı kadının bu duruma sessiz kaldığı, mevcut olaylara göre evlilik birliğinin devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı ve bu sonuca ulaşılması her iki tarafın da tutum ve davranışlarından kaynaklandığı, birisinin kusurunun diğerinin kusuruna üstün tutulamayacağı boşanmaya neden olan olaylarda davacı ve davalının eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile; her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına,uzman bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu, uyuşmazlığın çözümünde gerekli teknik bilgi ve verileri içerdiği, müşterek çocuğun beyanıyla da uyumlu olduğundan, rapor ve müşterek çocuğun beyanı doğrultusunda ortak çocuğun velâyetinin anneye verilerek baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuğun eğitim ve bakım masrafları için aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının boşanma ile birlikte yoksulluğa düşeceğinden 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların eşit kusurlu olması nedeniyle tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davalı- davacı kadının ziynet eşyası alacağı talebine yönelik olarak; kadın, karşı dava dilekçesinde düğünde takılmış ziynet eşyalarının bedelinin kendisine verilmesini talep etmişse de, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerektiği ve kadının, altınların kendisinde olmadığını kanıtlayamadığı, tanık beyanlarının da bu hususa ilişkin görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı gerekçesiyle, davalı- davacı kadının ziynet eşyası alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ... erkeğin tam kusurlu olduğunu, kusur tespitini kabul etmediklerini, sürekli şiddet gören, ekonomik şiddete uğrayan ve ekonomik şiddete uğrayan müvekkili ile ... erkeğin eşit kusurlu olmasının mümkün olmadığını beyan ederek kusur tespiti, tazminat taleplerinin ziynet eşyası alacağı talebinin reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları anlaşılmış olup, davalı- davacı kadın yönünden 4721 sayılı kanunun 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası şartlarının oluşmadığı, kadının ziynet eşyası davasının, reddine bir usulsüzlük bulunmadığı, davalı - davacı kadının ziynet eşyalarını alındığını ve tekrar iade edilmediğini ispat edemediğinden reddine karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçesiyle davalı-davacı kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; boşanmaya sebebiyet tarafın ... erkek olduğunu, müvekkilini sürekli dövdüğünü, ekonomik şiddet uyguladığını, çocuğunu bile hastahaneye götürmeyerek yalnız bıraktığından bahisle kusur tespiti, tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının tazminat taleplerinin reddi kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.İlk Derece Mahkemesi'nce ... erkeğin davalı-davacı kadına şiddet uyguladığı, hastalanıp hastaneye yatan davalı-davacı kadınla ilgilenmediği, çocuğu hastalandığında çocuğun tedavisi ile ilgilenmediği, ortak çocuğu davalı-davacı kadının kendi babasının hastaneye götürdüğü, davalı- davacı kadının ise sık sık evi terk ettiği ve bu suretle birlikte yaşamaktan kaçındığı ve kadının kardeşinin davacı - davalı erkeği dövdüğü, davalı kadının bu duruma sessiz kaldığı , evlilik birlikteliğinin çekilmez hale gelmesinde tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile boşanmalarına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi hükmüne karşı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve Bölge Adliye Mahkemesi; kadının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Karar kadın tarafından temyiz edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen kusurlar erkek tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Davalı-davacı kadına kusur olarak yüklenen, kadının kardeşinin erkeği dövdüğü, kadının bu duruma sessiz kaldığı vakıası ise dinlenilen tanık beyanlarına göre ispatlanamadığından, İlk Derece Mahkemesince ispat edilemeyen bu vakıa kadına kusur olarak yüklenmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda, boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen vakıalarda erkek, kadına göre daha ağır kusurludur. Hükmün bu nedenlerle kusur belirlemesi yönünden bozulması gerekmiştir.

2.Gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları zarar gören, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen az kusurlu davalı-davacı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları gereğince hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesi sonucu bu taleplerin reddi doğru bulunmamış, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının, kusur belirlemesi ve kadının reddedilen tazminat talepleri yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.