Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5651 E. 2024/2121 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, kimin kusurlu olduğu, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme kararında taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin kusurlu olduğu, davacı kadının ise kusurunun ispatlanamadığı gerekçeleriyle boşanmaya, velayetin anneye verilmesine, nafaka ve tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya uygun bulunarak temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1902 E., 2023/541 K.

DAVA TARİHİ : 02.04.2021

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/238 E., 2022/328 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının sürekli etrafına borçlandığını, borcunu ödemediği için eşini zor durumda bıraktığını, kadından habersiz yaptığı borçlarını ödemek için kadının altınlarını sattığını, kadının ailesinden borç adı altında paralar isteyip ödemediğini, hatta son borç aldığında "eve haciz gelecek" diyerek kadının ailesinden borç istediğini, kadının bunu çok sonra öğrendiğini, erkeğin maaşında sürekli hacizler olduğunu, kadının evin ihtiyaçlarını bazen kendi ailesinden bazen de erkeğin ailesinden isteyerek sağladığını, hatta bir süre de çalışmak zorunda kaldığını, eve icra kağıtları geldiğini, son 4 aydır eve alkollü gelerek kadına ve ortak çocuğa karşı bağırıp çağırdığını, hakaretler ettiğini, kadının korkudan ailesinin yanına sığındığını, erkeğin sürekli barışma mesajları attığını iddia ederek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; davalı erkeğin boşanmayı istemediğinden haksız açılan davanın reddine karar verilmesini, yetki itirazında bulunduklarını, tarafların son 10 yıldır yerleşim yerlerinin Trabzon olduğunu, davacı kadının en son sohbetlerinde "ben Adana'ya 15 günlüğüne gideceğim" dediğini, erkeğin herhangi bir olumsuz yanıt vermediğini, konuşmalarının ertesi günü erkek işte iken kadının Adana'ya gittiğini anladığını, aradığında "ablamın yanındayım ve döneceğim" dediğini, erkeğe boşanma davası açacağını söylemediğini, en son yaptıkları telefon görüşmesinde ise davalı erkeğe boşanma davası açtığını söylediğini, kadının ortada hiçbir sebep yokken ortak çocuğu da alarak Adana'ya kendi tercihi ile gittiğini, kimsenin baskısı ve zorlamasının olmadığını, erkeğin aile birliğine karşı olan sorumluluklarını yerine getirdiğini, tüp bebek tedavilerinden doğan masrafı ödemek için kadının bilgisi ve rızası ile bankadan kredi çekildiğini, daha sonra bu krediden dolayı bankanın icra işlemi başlattığını, tarafların haczi engellemek için kadının bilgisi dahilinde, kadının ailesinden borç olarak istediğini, daha sonra da onlara ödediğini iddia ederek, açılan davanın reddine ve ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; tarafların ilk evlenmelerinden sonra Adana'nın Feke ilçesinde yaşamaya başladıkları, daha sonra Trabzon'a taşındıkları, davacının tüp bebek tedavisi olduğu, davalının, davacının ailesinden borç para istediği, davacının ailesinin de davalıya parayı verdikleri ve daha sonra bu parayı davacının ailesine ödemediği, davalının borçlandığı, hakkında icra takibi yapıldığı, davalının alkollü eve geldiği, ortak çocuğun yanında davacıya bağırdığı, davacının ortak çocukla birlikte Adana'ya ailesinin yanına geldiği, evine geri dönmediği, tarafların bir araya gelmedikleri, davacı, davalının kendisine ve çocuğuna zarar vereceğini düşünerek 155 ve 183 aradığını beyan etmiş ise de, Trabzon Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığından gelen 112 acil çağrı merkezi arama kayıtlarının incelenmesinde davacının Kades uygulaması telefonuna indirmek konusunda yardım almak ve evdeki eşyalarını alıp alamayacağı konusunu danışmak için aramada bulunduğu, eşi hakkında şikayette bulunmadığı, evlilik birliğinin devamında tarafların bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, boşanmaya neden olan olaylarda davalının borçlanması, eve alkollü gelerek bağırması nedeniyle tamamen kusurlu olduğu, davacının kusurunun ispat edilemediği gerekçesi ile açılan davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk ... için dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 350,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile aylık 500,00 TL'ye çıkartılarak karar kesinleşinceye kadar devamına, nafakanın karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı için aylık 400,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile aylık 600,00 TL'ye çıkartılarak karar kesinleşinceye kadar devamına, nafakanın karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, davacı kadın yararına 20.000,00 TL maddî tazminata, yasal koşulları oluşmadığından manevî tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; başka borçlar sebebi ile davalı erkek hakkındaki icra takiplerinden davacı kadının da haberinin olduğunu, Yargıtay kararları ile de sabit olduğu üzere aşırı borçlanmanın boşanma sebebi oluşturması için bu aşırı borçlanmanın eşten habersiz olması ve bundan dolayı ortak eve haciz gelmesi gerekmekte olup dosya kapsamından evde uygulanan bir menkul haciz bulunmadığını, annenin etkisi altında kalan ortak çocuğun beyanlarının hükme esas alınmaması gerektiğini, ortak hayatın yeniden kurulma ihtimalinin bulunduğunu beyan ederek, kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, kabul edilen maddî tazminat ile miktarı, kabul edilen nafakalar ve miktarları, velâyet yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğincee esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek,kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, kabul edilen maddî tazminat ile miktarı, kabul edilen nafakalar ve miktarları, velâyet yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğe yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, davanın kabulünün usul ve yasaya uygun olup olmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî tazminata ve nafakalara hak kazanıp kazanamayacağı, tazminat ve nafaka miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, ortak çocuğun velâyet düzenlemesi ile ortak çocuk yararına hükmedilen nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci fıkrası; 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu, 335 inci ve 336 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.