"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/218 E., 2023/865 K.
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kütahya 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/727 E., 2022/973 K.
Taraflar arasındaki çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması olmadığı takdirde yada sınırlanması talepli açılan davalardan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı asıl dava dilekçesinde özetle; tarafların 2019 yılında boşandığını, ortak çocuğun velâyetinin anneye verildiğini, 02.10.2021 günü ortak çocuğu babasına verdiğini, çocuk döndüğünde banyo yaptırdığında kulağında morluk gördüğünü, çocuğuna sorduğunda "babamla sevişirken oldu" dediğini, tekrar sorduğunda babasının kulağını emerek böyle yaptığını, kendisinin acıyor dediğinde ise babasının bıraktığını söylediğini, davalı hakkında şikayetçi olduğunu belirterek ortak çocuk ile davalı babası arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davalı babanın ortak çocuğun yanında sigara içtiğini, çocuğu erkekler havuzuna götürdüğünü, çocuğun babasının kendisini poposundan öptüğünü söylediğini, çocuğa baba ile beraber geçirdikleri zamanda yaşananlarla ilgili annesine anlatmamasını söylediğini belirterek davalı ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması aksi halde kişisel ilişkinin yatılı olmayan şekilde tekrar düzenlenmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili her iki dava dosyasına verdiği cevap dilekçelerinde özetle; ortak çocuk ile babası arasında mahkemece kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması veya yeniden düzenlenmesini gerektirecek bir durumun bulunmadığını belirterek davaların reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının, davalının ortak çocuğa karşı gerçekleştirdiğini iddia ettiği eylemi sebebiyle yapmış olduğu şikayet üzerine yapılan soruşturmada Kütahya Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/9595 soruşturma 2021/6216 sayılı dosyasında Çocuğun Cinsel İstismarı suçu nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, alınan sosyal inceleme raporlarında ortak çocuk ve davalı baba arasında kişisel ilişkinin kaldırılması ya da sınırlandırılmasının ortak çocuğun menfaatine olmayacağının rapor edildiği, tarafların boşanmalarından sonra ortak çocuğun anne tarafından bakım ve sorumluluğunun üstlenildiği, davalı babanın ise ortak çocuk ile düzenli olarak kişisel ilişki kurmaya devam ettiği, ortak çocuğun alınan sosyal inceleme raporlarındaki beyanlarında davalı babası aleyhinde tutarsız beyanlarda bulunduğu, 03.11.2022 tarihli ilk raporda ''babası ile görüşmeyi sevdiğini ve görüşmeye devam etmek istediğini'' beyan ettiği, bu dosya ile birleştirilen dosyadaki sosyal inceleme raporunda ise ortak çocuğun görüşme esnasında oldukça hızlı ve gergin konuştuğunun, babanla aran nasıl sorusuna ise annesinin anlattığı şekilde beyanlar vererek konuştuğunun, küçüğün ''yetişkin etkisinde'' beyanda bulunduğunun tespit edildiği yine aldırılan 3 kişilik heyette oluşan bilirkişi raporunda ise ortak çocuğun önce babası ile görüşmek istemediğini beyan etmesine rağmen sonra babasının eve dönmesini istediğini beyan ederek tutarsız beyanlarda bulunduğu, bu hali ile küçüğün bir yetişkin etkisinde kalarak beyanlarda bulunduğuna ilişkin uzman raporlarına itibar edildiği, küçüğün yaşı itibariyle babası hakkındaki iddialarla ilgili soruşturma açılması ve sonrasında yaşanan olaylardan psikolojik olarak yıprandığının alınan sosyal inceleme raporları ile sabit olduğu, davacı tarafın ortak çocuğun beyanlarının Mahkeme huzurunda tekrar alınmasını talep ettiği, ancak küçüğün babası ile ilgili iddiadan sonra açılan soruşturma ve açılan eldeki davadan sonra psikolojik olarak yıprandığı ve beyanlarının sosyal inceleme raporunda alındığı, Yargıtay uygulaması açısından bu hususun yeterli olduğu ayrıca yeniden beyanının alınmasının neticeye etki etmeyeceği dikkate alındığında davacı tarafın bu talebinin Mahkemece yerinde görülmediği, ortak çocuğun sağlıklı bir şekilde gelişimini sürdürebilmesi için “baba” profilinin çok önemli olduğu, dolayısıyla davalı babası ile kişisel ilişkisinin kaldırılması ya da sınırlandırılması halinde adı geçen ortak çocuğun bundan olumsuz yönde etkileneceği, nitekim sosyal inceleme raporu hazırlanırken yapılan görüşmelerde elde edilen bilgiler ve gözlemler doğrultusunda davalının ortak çocuk ile kişisel ilişkinin kaldırılmasını ya da sınırlandırılmasını gerektirecek bir durumun tespit edilemediği, her iki ebeveyni ile sağlıklı ilişki kurabilmesinin çocuğun gelişimine olumlu yönde katkı sağlayacağı, bu hali ile ortak çocuk ve davalı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması ya da sınırlandırılmasının küçüğün yüksek menfaatine uygun olmayacağı
gerekçesi ile her iki davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece tanık beyanına neden itibar edilmediğinin açıklanmadığı, sosyal inceleme raporuna itibar edilerek hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu, çocuğun hakim tarafından dinlenmemesinin çocuk hakkı sözleşmesine aykırı olduğu, davalı babanın sabıka kaydı olduğu, yetersiz gerekçe ile hüküm kurulmasının yanlış olduğu gerekçeleri ile davaların reddi yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re'sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, yaşı küçük ortak çocuk ile davalı baba arasında önceden kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasını ya da azaltılmasını gerektirecek şartların oluşmadığı, asıl ve birleşen davanın birbirlerinden bağımsız olarak açılması nedeni ile de her iki davada davalı baba lehine vekâlet ücreti verilmesinde yasaya aykırı yön bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; çocuğun babanın gayri meşru ilişkilerine şahit olduğunu, eksik rapora göre hüküm kurulduğunu, rapora yapılan itirazların dikkate alınmadığını, çocuğun mahkemece dinlenmediğini belirterek davaların reddinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; tüm yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ortak çocuk ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması yada sınırlandırılmasını gerektiren sebeplerin olup olmadığı, eksik inceleme bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 323 üncü, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 3 üncü, 9 uncu ve 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü, 6 ncı ve 4 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.