Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5680 E. 2024/2414 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında erkeğin, kadına yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat ödenmesi gerektiğine ilişkin hükümlere itirazı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararında, dosyadaki deliller, taraf beyanları ve tanık ifadeleriyle davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren tam kusurlu taraf olduğunun, kadının ise yoksulluk nafakasına, maddi ve manevi tazminata hak kazandığının tespit edilmiş olması gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/234 E., 2023/1281 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/31 E., 2021/765 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davacı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı davalı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davacı ile davalı arasında Batman Aile Mahkemesi 2015/361 Esas ve 2016/133 Karar sayılı boşanma davası görüldüğünü, davacının davasının reddedildiğini, bu davanın 12.07.2016 tarihinde kesinleştiğini, tarafların gerek söz konusu dava tarihinden ve gerekse davanın kesinleşme tarihinden itibaren bir araya gelmediklerini ve müşterek yaşamı tesis etmediklerini, her birisi ayrı ayrı şehirlerde yaşadıklarını, kadının talep ettiği tazminat ve nafaka miktarlarının fahiş olduğunu, kadının çalıştığını, dava açıldıktan sonra SGK kayıtlarını sildirdiğini, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarını, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesini, karşı davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; Batman Aile Mahkemelerinin yetikili olduğunu, davacının Batman Aile Mahkemesinin 2015/361 Esas, 2016/133 Karar sayılı ilamı ile tam kusurlu olması sebebi ile açmış olduğu davasının reddine karar verildiği, davalı ve ailesini maddî manevî olarak yalnız bıraktığı, sadakat yükümlülüğünü ihlal ederek gayrı resmî birliktelik yaşadığı, bu birliktelikten çocuğunun olduğu, davacı davalı erkeğin tefecilere olan borçlarından dolayı üzerine olan müşterek konutu sattığı, hakaret ettiği, erkeğin kardeşinde emanet olarak duran 10 adet bileziği kadından habersiz olarak alıp bozdurduğu, evde bulunan bir takım ziynet eşyaları kadından habersiz olarak alıp bozdurduğu, ortak çocuk ...'ye kredi çektirdiği ve bedelini alıp Antalya'ya yerleştiğini savunarak ve iddia ederek asıl davanın reddine, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesini, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini kararın kesinleşmesi halinde nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini, lehine aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini, kararın kesinleşmesi halinde nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini, 75.000,00 TL maddî tazminat ve 75.000,00 TL manevî tazminatın davacı davalıdan alınarak davalı ... tarafa verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, reddedilen davanın kesinleşme tarihi 12.07.2016 olup 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasına dayalı huzurdaki davanın açılış tarihinin 13.01.2020 olduğu, 3 yıllık süre dolduktan sonra açıldığından yasal şartları taşıdığı, dosya içeriğine ve tanık anlatımlarına göre tarafların bu süre içerisinde bir araya gelemedikleri ve ortak hayatın yeniden kurulamadığı, bu bağlamda taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğu, kadının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca açtığı karşı dava yönünden; tarafların 12.10.1987 tarihinde evlendikleri, ikisi reşit ortak üç çocuklarının bulunduğu, aralarındaki geçimsizlik nedeniyle çok uzun zamandır ayrı yaşadıkları, Batman Aile Mahkemesi'nin 2015/361 Esas, 2016/133 Karar sayılı reddedilen ve taraflarca temyiz edilmeden 12.07.2016 tarihinde kesinleşen boşanma davasında; "davacı erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ederek başka bir kadınla birliktelik yaşadığı, daha öncesinde bunun tekrarlanmayacağına dair söz verilmiş ise de tekrar tekrar bu yükümlülüğün ihlal edildiği, bu süreçte davacının kusurlu davranışları nedeniyle davalı kadının içinde bulunduğu psikolojik bunalım nedeniyle Batman Bölge Devlet Hastanesi psikiyatri bölümüne buşvurmuş olduğu, buna ek olarak davacı kocanın Ağustos 2015'te haklı gerekçe göstermeden müşterek konutu terk edip Antalya'ya yerleştiği, iş kuracağını söylemesine rağmen bunun yapılmadığı evin geçimini, çocukların ihyiyaçlarını karşılamadığı davalı kadına atfı kabil bir kusur bulunmadığı" gerekçesi ile davanın reddine karar verilerek kusurlu olan tarafın davacı ... olduğu, bu karar dolayısıyla Mahkemece yapılan kusur tespiti kesinleşmiş olduğundan ve ayrıca huzurdaki dava ile yapılan yargılamada dinlenen tanık beyanları ile de davacı erkeğin, birlikte yaşadıkları dönemde davalı kadına hakaret ettiği, evlilik dışı ilişkisi sebebiyle evi terk ettiği ve evden ayrıldıktan sonra ailesinin geçimine destek vermediği, başka bir kadınla yaşadığı ilişkiden çocuk sahibi olduğu hususları sabit görüldüğünden evlilik birliğinin sona ermesinde davacı erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının davasının kabulü gerektiği yapılan ilk kolluk araştırmasında davalı kadının çalışmadığı tespit edilmiş ise de sonraki taraf ve tanık beyanları ile asgari ücret düzeyinde gelir getiren bir işte çalıştığı anlaşılmış fakat yerleşik yüksek mahkeme kararları da dikkate alınarak asgari ücret seviyesindeki gelirin davalı kadını yoksulluktan kurtarmayacağına kanaat getirildiği, maddî tazminat isteminde bulunan kadının mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelendiği, erkeğin eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesi ile asıl davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için 500,00 TL tedbir nafakasına, kararın kesinleşmesi ile birlikte iştirak nafakası olarak devamına, davalı ... lehine 500,00 TL tedbir nafakasına, kararın kesinleşmesi ile birlikte nafakasının yoksulluk nafakası olarak devamına, 40.000,00 TL maddî tazminat ile 35.000,00 TL manevî tazminatın davacı davalıdan alınarak davalı davacıya verilmesine karar vermiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, hükmün usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı davalı erkek temyiz idelkeçesinde özetle; maddî tazminat, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası miktarlarına itiraz ettiğini sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma ve fer'îleri davasında kusurun kimden kaynaklandığı, maddî tazminat, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarının dosya kapsamı ile uyumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı davalı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...