"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/475 E., 2023/614 K.
DAVA TARİHİ : 21.09.2017-27.10.2017
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bodrum Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/820 E., 2020/1031 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı ... kadın vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; erkeğin kaba ve cimri biri olduğunu, erkeğin sürekli fiziksel ve sözel şiddet uyguladığını, kadını hizmetçi olarak gördüğünü, hakaret ve küfür ettiğini, 2014 yılında erkek tarafından açılan boşanma davasından sonra erkeğin barışmak istediğini, birlikte yaşamaya başlayınca da her şeyin daha kötüye gittiğini, hastalandığında ilgilenmediğini, evde başka kadınla erkeğin sarmaş dolaş fotoğraflarını bulduğunu, cebinden viagra reçetesi çıktığını, telefonuna ve bilgisayarına şifre koyduğunu, fiziksel şiddet uygulayarak evden kovduğunu, ablasının yanında yaşamaya başladığını belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakasına, karar kesinleştikten sonra da nafakanın enflasyon oranında artarak devamına, yasal faizi ile birlikte 150.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, tarafların 6-7 yıl önce Almanya'dan Türkiye'ye geldiğini, kadının ev işlerini yapmadığını, erkeğe küfür ve hakaret ettiğini, evden kovduğunu, erkeğin önceki evlilikten olan çocuklarına da hakaret ve küfür ettiğini, son 6-7 yıldır yatağını ayırdığını, uzun sürelerle evi terk ederek yakınlarında kaldığını, sonra eve gelerek evi pansiyon gibi kullandığını, yılda sadece 1-2 ay evde kaldığını, son 13 aydır ise eve hiç gelmediğini, kadının önceki evliliğinden olan çocuklarına ve ablasına erkeğin para göndermesi yönünde baskı yaptığını, bu yönde tartışmalar yaşandığını, "evlendiğimizde hastaydın, ölmedin ki bir rahat edeyim, kurtulayım senden" dediğini, daha önce erkeğin 2014 yılında boşanma davası açtığını, kadının af dilemesi üzerine barıştıklarını ancak kadının hal ve hareketlerine devam ettiğini belirterek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 2014 yılı öncesinde fiili bir ayrılık yaşayıp tekrar barıştıkları, bu nedenle birlikte yaşamaya başladıktan sonra gerçekleşen olayların kusur tespitinde dikkate alındığı, birlikte yaşam başladıktan sonra kadının ev işleriyle çok fazla ilgilenmediği, zaman zaman ablasında kalıp erkeği yalnız bıraktığı, "canın çıksın, geberemedin gitti, kurtulayım senden" dediği, erkeğin ilk evliliğinden olan çocuklarına küfür etttiği, onları ve erkeği evden kovduğu; erkeğin ise küçük düşürücü sözler söylediği, eline bıçak alıp kadının oğluna sinkaflı küfür ederek tehdit ettiği, kadının ilk evliliğinden olan çocuklarını istemediği, telefon kayıtlarına göre güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 450,00 TL tedbir ve 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakaya her yıl ÜFE oranında artırım uygulanmasına, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. ... kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarları ile reddedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakaları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin toplam aylık geliri ve mal varlığı kadının geliri ile karşılaştırıldığında, kadının boşandıktan sonra yoksulluğa düşeceği, İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
... kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin kusurlu olduğunu, hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının erkeğin gelirine ve malvarlığına göre çok düşük olduğunu, kadının geçimini zor sağladığını, maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarı, reddedilen tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkeğin karşı davasının kabulü ile tarafların eşit kusurlu olduğuna ilişkin tespitin ve kadının tazminat taleplerinin reddinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190, 194, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ... kadın vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) numaralı paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .
2.Somut uyuşmazlıkta, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olarak kabul edilmiş ise de kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı kusur belirlemesi ve değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları da dikkate alınarak ... kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına kusur belirlemesi ve maddî ve manevî tazminat yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve maddî ve manevî tazminat yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
İstek halinde temyiz peşin harcının ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.