Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5718 E. 2024/2132 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı erkeğe yapılan dava dilekçesi tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı, davalının savunma hakkının ihlal edilip edilmediği, davalıya yüklenen kusurlu davranışların af kapsamında kalıp kalmadığı ve boşanma, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuki dayanaklarının bulunup bulunmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki tüm deliller ve toplanan bilgiler değerlendirilerek, davalıya yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu, davalının savunma hakkının ihlal edilmediği, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının kusurlu olduğu, velayet, nafaka ve tazminat hükümlerinin yerinde olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2129 E., 2023/955 K.

DAVA TARİHİ : 13.07.2020

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Afyonkarahisar 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/378 E., 2021/383 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından daha önceden açılan boşanma dvasından, davalının söz vermesi ve özür dilemesi üzerine müvekkilinin davadan feragat ettiğini, ancak kısa bir süre sonra davalının eski yaşantısına devam ettiğini, çocukları ile evi ile ilgilenmediğini, evin ve çocukların ihtiyaçlarını müvekkilinin ailesinin karşıladığını, davalının sürekli eve geç ve alkollü geldiğini, tartışmalarda müvekkiline küfür ve hakaretler ettiğini, davalının başka bir kadınla birliktelik yaşadığını, müvekkilini aldattığını, aldattığı kadının müvekkiline eşinden hamile olduğuna ilişkin mesaj attığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 1.000.000,00 TL maddî ve 1.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek, davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; daha önce feragatle sonuçlanan Mahkemenin 2019/377 Esas sayılı davasından sonra tarafların bir araya gelip evlilik birliğini sürdürmeye çalıştıkları, ancak davalının, bir araya yeniden geldikten sonra davacı eşine karşı sadakatsizce davrandığı, eşine karşı hakaret ve küfür ettiği, feragatten sonraki dönemde evinin, eşinin ve ortak çocukların ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği ve birlik görevini yerine getirmediğinin dinlenen tanık beyanlarıyla sabit olduğu, davacıya atfedilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının anlaşıldığı, sosyal inceleme raporu, çocuların yaşı, anneye olan bağımlılık durumları dikkate alınarak ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, velâyeti kendisine bırakılmayan eşin gücü oranında çocukların giderlerinden sorumlu olduğundan çocuklar lehine iştirak nafakasına, ev hanımı olan ve ailesinin yanına sığınan, mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen ve boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan davacı lehine, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumları, evlilik süresi, paranın satın alma gücü, hakkaniyet kuralları dikkate alınarak yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuklar ile davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar lehine takdir olunan ayrı ayrı aylık 100,00 TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla karar tarihinden itibaren geçerli olmak kaydıyla ayrı ayrı aylık 400,00 TL ye çıkarılmasına, kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası olarak devamına, davacı lehine takdir olunan aylık 200,00 TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla karar tarihinden itibaren geçerli olmak kaydıyla aylık 1.200,00 TL ye çıkarılmasına ve kararın kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına, davacı lehine 75.000,00 TL maddî ve 60.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili, müvekkiline yapılan dava dilekçesi tebliğinin usulsüz olduğunu ve savunma hakkının kısıtlandığını, davacı tarafından daha önce aynı gerekçeler ile açılan davadan sonra tarafların barıştığını ve müvekkiline atfedilen kusurlu davranışların affedilmiş olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden, davalıya dava dilekçesi tebliğinin usulüne uygun olduğu, aynı adrese ön inceleme duruşma gününün ve sözlü yargılama duruşma günün tebliğe çıkarıldığı ve bizzat davalı asile tebligatın yapıldığı, davalıya yüklenen kusurların gerçekleştiği, davalının süresinde cevap dilekçesi vermediği ve aleyhine ileri sürülen vakıaları inkar ettiğinin kabul edilmesi gerektiği, süresinde cevap dilekçesi vermeyen davalının, davacı aleyhine vakıa ileri süremeyeceği, bu nedenle davacıya kusur yüklenmemesinde isabetsizlik olmadığı, gerçekleşen olaylarda davalının tam kusurlu olduğu, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına dair verilen kararının isabetli olduğu, tedbir nafakasının niteliği nazara alındığında davacı ve ortak çocuklar lehine tedbir nafakası takdirinin doğru, miktarlarının ise makul olduğu, kusursuz bulunan, boşanmayla yoksulluğa düşeceği anlaşılan davacı lehine yoksulluk nafakası takdirinin yerinde, miktarının ise makul olduğu, çocukların üstün menfaatini tespit eden sosyal inceleme raporuna uygun biçimde verilen velâyet kararının isabetli, iştirak nafakası takdirinin yerinde, miktarının makul olduğu, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı lehine maddî ve manevî tazminat takdirinin doğru, tarafların evlilikte geçen süreleri, tespit edilen kusurları ile ekonomik sosyal durumlarına göre tazminat miktarlarının makul olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekil, müvekkiline yapılan dava dilekçesi tebliğinin usulsüz olduğunu ve savunma hakkının kısıtlandığını, davacı tarafında daha önce aynı gerekçeler ile açılan davadan sonra tarafların barıştığını ve müvekkiline atfedilen kusurlu davranışların affedilmiş olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında davalıya yapılan dava dilekçesi tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı, davalının savunma hakkının ihlal edilip edilmediği, davalıya yüklenen kusurlu davranışların af kapsamında kalıp kalmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin yerinde olup olmadığı, ortak çocuklar lehine tedbir ve iştirak nafakası ile davacı kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21 inci maddesi; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddesi, 182 nci, 323 üncü, 327 nci, 328 inci, 330 uncu ve 336 ncı madddesi; 6100 sayılı Kanun'un 127 nci ve 128 inci maddesi, 140 ıncı ve 147 nci maddesi, 184 üncü ve 186 ncı maddesi, 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.