Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5746 E. 2023/3866 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, erkeğin boşanma talebinin reddine, kadının boşanma talebinin kabulüne ve fer'i taleplerinin kabulüne ilişkin kararın temyizi üzerine, maddi ve manevi tazminat miktarının düşük olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve ihlal edilen menfaatler gözetilerek, kadına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının az olduğu ve hakkaniyet ilkesi gereği daha yüksek bir miktar belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminat miktarı bakımından bozulmasına, diğer hususlarda ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1094 E., 2022/1366 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Rize Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/567 E., 2021/588 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı-karşı davalı erkeğin davasının reddine, davalı-karşı davacı kadının davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadın vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, erkek vekilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; daha önce boşanma davası açtığını, davanın reddine karar verildiğini, boşanma davasının reddine karar verildikten sonraki dönemde davalı kadın ile ilgili gerçekleri öğrendiğini, kadının başka bir kişi ile ilişkisi olduğunu ve evlilik hayatı boyunca haysiyetsiz bir hayat sürdüğünü belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 163 üncü maddesi gereğince boşanmalarına, 1.000,00 TL maddî, 300.00,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, açmış olduğu ilk boşanma davasında tam kusurlu olması nedeni ile reddedildiğini, iftira attığını, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini belirterek, erkeğin haksız ve mesnetsiz davasının reddine, karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına, 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminatın işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine,ortak çocuklar için ayrı ayrı 3.000,00'er TL tedbir ve iştirak, kadın için 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ziynet eşyalarının erkekten alınarak kadına aynen yada bedelinin verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların reddine karar verilen ilk boşanma davası açıldıktan sonra biraraya gelmedikleri, ayrı yaşadıkları süreçte davalı kadına kusur atfedilebilecek davranışın gerçekleşmediği, davacı erkek tarafından isnad edilen eylemlerin ispatlanamadığı, bu hali ile başka bir kadın ile ilişki yaşamaya başlayarak müşterek konutu terk eden, davalı eşine hakaret eden, davalı eşini tehdit eden ve davalı eşini darp eden davacı erkeğin evliliğin sona ermesine neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu, ayrıca davacının Rize ilinde faaliyet gösteren... ve...isimli babasına ait kuyumcu dükkanında sigortalı ve asgari ücretli olarak çalıştığını beyan etmiş ise de; davacı erkeğin bu beyanına itibar edilemediği ve davacı asilin gelir durumunun daha yüksek olduğu anlaşıldığı, ailesine ait evde kira ödemeden kaldığı, adına kayıtlı 1 adet aracının bulunduğu, davalı kadının ise çalışmadığı, davacının ailesine ait taşınmazda kaldığı, ailesinin ve davacının yardımı ile geçimini sağladığı anlaşılmakla; tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve hakkaniyet ilkesi, gelir düzeyleri dikkate alınarak yoksulluk nafakası talebinin kabulüne, davacı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına kusurlu davranışlarıyla evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet vererek davalı kadının mevcut ve beklenen menfaatleri zedelendiği, davacı eşin maddî imkanlarından faydalanamayacağı dikkate alınarak, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve davalının kusurunun ağırlığı dikkate alınarak davalı kadının maddî ve manevî tazminat talebinin kabulüne, ziynet eşyalarıyla ilgili olarak davalının ziynet eşyalarının davacı erkeğin babası adına kayıtlı tarafların aile konutu olarak kullandıkları taşınmazın satın alınması sırasında davalı kadına iade edilmek üzere davalı kadından alınarak bozdurulduğu ve bir daha iade edilmediği anlaşıldığı, ziynetlerin, kadının isteği ve onayı ile iade edilmemek üzere kendisine verildiğini ispat edemediği, davalı kadının ziynet eşyalarıyla ilgili talebini ispat ettiği gerekçesi ile asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ... için aylık 1500,00 TL tedbir, aylık 2.000,00 TL iştirak nafakası, kadın için aylık 2.000,00 TL tedbir, aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakası,100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın kararın kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine,kadının ziynet eşyasına yönelik talebinin kabulü ile , 9 adet 22 ayar 20'şar gram bilezik (52.200,00TL), 5 adet 22 ayar 15'er gram bilezik (26.100,00 TL), 6 adet 22 ayar 10'ar gram bilezik (17.400,00 TL) aynen, olmadığı taktirde ise tespit edilen 95.700,00 TL olan ziynet eşyası bedelinin 20,000,00 TL'sine karşı dava tarihi olan 12.02.2020 tarihinden, 75.700,00 TL sine ıslah tarihi olan 06.12.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; eşinin bir takım kötü huylarının evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğini, özellikle davalı eşin muska, büyü tarzı hayali nitelikteki olgulara olan itibarı, bunu bir adetten öte görüp adeta bir yaşam tarzı haline getirmesi, sadakatsiz davranışları, kasten yaralama suçundan ceza yargılamasında suçlu bulunması erkeğin davasının reddinin hatalı olduğunu gösterdiği, kadın yararına yoksulluk nafakası ve tazminatlara karar verilmesinin hatalı olduğu, iştirak nafakası miktarının fazla olduğu gerekçeleri ile kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar, yoksulluk nafakası, iştirak nafakasının miktarı, ziynet eşyası davasının kabulü yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin ekonomik durumunun son derece iyi olduğu,...ve... isimli iki tane kuyumcu dükkanı olduğu, kadının ise herhangi bir işte çalışmadığı gibi kendisine ait hiçbir gelirinin de bulunmadığı, hükmedilen yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarlarının son derece düşük olduğu gerekçeleri ile yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarları yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar, erkek evlilik birliğinin sona ermesinde kadının aykırı dinsel davranışlara girmesinin kusur değerlendirmesinde ele alınmasını talep etmişse de, taraflar arasında görülen ve istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiş olan Rize Aile Mahkemesinin 2017/465 Esas 2018/167 Karar sayılı dosyasında, erkeğin istinaf kanun yolu aşamasında boşanma davasından feragat ettiği, yukarıda esas ve karar numarası belirtili boşanma dava dosyası incelendiğinde ise erkeğin kadının aykırı dinsel davranışlarda bulunması iddiasına, feragat ettiği dava dosyasında dayandığı, bu durumda feragatle birlikte davalının artık davaya konu kusurlu eylemleri affettiği varsayılacağından, davacının aynı sebebe tekrar dayanamayacağı gözetilerek erkeğin bu talebi reddedilmiş, kadına bu hususta kusur atfı yapılmamasının yerinde olduğu, erkek, kadının... isimli bir kişiyle birlikteliğini, bu birlikteliği davalıyla ortak arkadaşları olan Z.A'nın kadına olan instagram yazışmalarının ekran görüntülerini ve kadınla arasında geçen konuşmanın, kadının haberi olmaksızın kaydedilmesi suretiyle elde edilen ses kaydının kendisine gönderilmesiyle öğrendiği iddiasıyla, haysiyetsiz hayat sürme hukuki sebebine eldeki boşanma davasını açmışsa da, erkeğin bu iddiasını ispatlayamadığı, erkek vekiline instagram yazışmalarının kayıtlığı olduğu telefonun bilirkişi incelemesi için mahkemeye ibraz edilmesi konusunda iki haftalık kesin süre verildiği, kesin sürede ilgili telefonu ibraz etmemesi halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtar edildiği, erkek vekilininse telefonun dava dışı üçüncüye kişiye ait olduğu gerekçesiyle verilen kesin süre içerisinde telefonu mahkemeye ibraz etmediği, bu halde delile dayanmaktan vazgeçtiği, sunulan ses kayıtlarınınsa hukuka aykırı delil niteliği taşıdığı, asıl davanın reddi kararının yerinde olduğu, "Rize 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/378-2021/380 Esas-Karar sayılı dosyasıyla davacı erkek hakkında Basit Yaralama, Tehdit ve Hakaret eylemi sebebiyle Mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmıştır.Her ne kadar davalı kadının da davacı erkeğe yönelik darp eylemi sebebiyle Mahkumiyetine karar verilmiş ise de; davacı vekilince bu iddiaya dayanılmadığından davalı yönünden kusur sebebi yapılmamıştır." denilerek erkeğin feragat nedeniyle reddedilen ilk dava sonrası müşterek konuta dönmeyerek tarafların ayrı yaşamaya devam ettikleri, ayrı yaşadıkları süreçte davalı kadına kusur atfedilebilecek davranışın gerçekleşmediği, erkek tarafından isnad edilen eylemlerin ispatlanamadığı, bu hali ile başka bir kadın ile ilişki yaşamaya başlayarak müşterek konutu terk eden, davalı eşine hakaret eden, davalı eşini tehdit eden ve davalı eşini darp eden davacı erkeğin evliliğin sona ermesine neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu sonucuna varılmışsa da, erkek vekilinin uyap sisteminden yapılan kontrolle 28.02.2020 tarihinde, süresi içerisinde sunduğu cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde; "...Bu konuyla ilgili satırlarca açıklama yapmak yerine ceza dosyasına bakmak yeterli olacaktır. Zaten orada her şey yazılıdır. Mesela davacının iddiasının aksine davalı aleyhine müvekkilimi silahtan sayılabilecek bir cisimle yüzüne vurarak darp etmesi nedeniyle açılan dava olması gibi." demek suretiyle kadın hakkında verilen mahkumiyet kararına dayandığı ancak İlk Derece Mahkemesi tarafından Rize 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet kararına dayanılmadığı gerekçesiyle kadına kusur atfı yapılmadığı anlaşıldığından, Rize 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/378 Esas, 2021/380 Karar sayılı 28.10.2021 tarihinde kesinleşen bu karara göre; kadının erkeğe karşı gerçekleştirdiği kasten yaralama fiiliyle hakkında mahkumiyet hükmü bulunan kadına hafif kusur atfedilmesine, bu husus dışındaki kusur değerlendirmeleri yerinde görülerek erkeğin kusurunun ağır kusurlu olarak değiştirilmesi gerektiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak tazminatların miktarının çok olduğu ve daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerektiği, kadının ziynet eşyasının iadesi davasının kabulüne dair karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gerekçesi ile erkeğin kusur, maddî ve manevî tazminat hükümleri yönünden istinaf başvurusunun kabulüyle, İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılmasına, kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, 90.000,00 TL maddî, 90.000,00 TL manevî tazminatın kararın kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine, kadının tüm, erkeğin ise sair istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili; Mahkemece her ne kadar davaya konu kusurlu eylemleri affettiği varsayılsa da kadın kesinleşen davadan sonra da söz konusu eylemlerine devam ettiği, kadının sadakatsiz olduğu, asıl davanın reddine karar verilmesi, kusur belirlemesi, tazminatlar, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasının miktarı ve ziynet alacağı davasının kabulü usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; asıl davanın reddi, kusur belirlemesi,tazminatlar, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasının miktarı, ziynet alacağı davasının kabulü yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili; kadının kusurlu bulunmasının hatalı olduğu, kadının haysiyetsiz bir yaşam sürdüğü yönündeki iddiaların hiçbirini ispatlanamadığı, müvekkil aleyhinde ileri sürülen iddia ve isnatların bütünüyle asılsız olduğu, tazminatların, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakalarının miktarının, ziynet alacağı davası yönünden verilen kararın kesin olmasına rağmen bu hususun kararda belirtilmemiş olmasının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, tazminatların, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakalarının miktarı, ziynet alacağı davası yönünden verilen kararın kesin olmasına rağmen bu hususun kararda belirtilmemiş olması yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davalarda, davacı-karşı davalı erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesine dayalı açılan davasının ispatlanıp ispatlanmadığı, kadının davasında yapılan kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, iştirak nafakası miktarı, kadının ziynet alacağı davasının kabulünün yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı- karşı davacı kadının yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatlar azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda (2) numaralı parağraflarda belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın miktarı yönlerinden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden...'a yükletilmesine,

Peşin harcın istek halinde yatıran Hülya'ya iadesine,

Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.