"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/573 E., 2022/1199 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/158 E., 2022/64 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından davanın kabulü, kusur belirlemesi, davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevÎ tazminat yönlerinden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre, İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle, istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı, sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup, bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı erkek tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı erkeğin istinaf başvurusu da esastan reddedilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davacı kadının, davalı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı kadın vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
2.Davalı erkek vekili tarafından, İlk Derece Mahkemesi kararı, ortak çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarları yönünden istinaf edilmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı bu yönden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı erkek vekilinin ortak çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarları yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davalı erkek vekilinin diğer yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların ortak üç çocuklarının bulunduğunu, davalının, müvekkiline fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddet uyguladığını, tehdit ve hakaret ettiğini, fiziği ile alay ettiğini, ailesinin ortak konuta gelmesini engellediğini, başka kadınlarla aldattığını, davalının borçları nedeniyle müvekkilinin halk eğitimden aldığı kursiyerlik maaşına haciz geldiğini, evi otel gibi kullandığını, evin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığını, evlilik birliğinden kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmediği gibi çocuklara da fiziki şiddet uyguladığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla, terditli olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci, 162nci, 163 üncü maddeleri ve 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevÎ tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; eşinin tüm iddiaların asılsız olduğunu, eşinin psikolojik sorunları olduğunu ve anlayışla karşıladığını, eşini aldatmadığını, eşini ve çocuklarını çok sevdiğini, eşinin daha öncede aynı gerekçeler ile 2015 yılında boşanma davası açtığını, sonra ise evliliklerinin devam etiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadının dayandığı özel boşanma sebepleri yönünden toplanan deliller, tanık beyanları ve hastane kayıtları neticesinde dayanılan özel boşanma sebeplerinin şartlarının gerçekleşmediğinin tespit edildiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma sebebinin incelenmesinde, davalı erkeğin evine, eşine ve çocuklarına karşı sorumluluklarını tam manasıyla yerine getirmediği, ilgisiz davrandığı, davacı kadının ev sahibi ile ilişkisi olduğuna dair söylemlerde bulunduğu, bir dönem davacı kadının üzerine açtığı iş yerinin borçlarını ödemediği için davacı kadının halk eğitim kursundan aldığı maaşına haciz konulduğu, davalı erkeğin ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığı, bu durumun müşterek çocukların 28.04.2021 tarihli kolluk ifadelerinde babalarının kendilerine ..., şarj kablosu ve elektrikli süpürge sapı benzeri cisimlerle şiddet uyguladığına dair ifadeleri ile CD çözüm raporundaki fotoğraflar ile sabit olduğu, davalı erkeğin bu kusurlu davranışlarının, evlilik birliğini ve ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarstığı, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, ortak çocukların yaşı, zihinsel durumları, anneye olan ihtiyaçları, velâyet hususundaki görüş ve düşünceleri ile sosyal inceleme raporlarındaki tespitler gözetilerek velâyetlerinin davacı anneye verilmesi ve davalı baba ile aralarında kişisel ilişki tesisinin uygun olduğu, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, çocukların yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarına göre hakkaniyete uygun bir miktar nafakaya hükmedilmesi gerektiği, boşanmaya sabep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadının düzenli bir işi ve sabit bir gelirinin bulunmadığı, ailesinin desteği ve sosyal yardımlaşma vakfından aldığı yardımlarla geçimini sağladığı, ortak çocuklarla birlikte kirada oturduğu, boşanma ile birlikte yoksulluğa düşeceğinin anlaşıldığı, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumları, evli kaldıkları süre, ihtiyaçları ve boşanma ile birlikte davacı kadının yoksulluğa düşeceği hususu nazara alınarak davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği,mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen ve boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan davacı kadın yararına, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumları, tespit edilen kusurlu davranışların ağırlığı ve çeşitliliği, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak uygun bir miktarda maddî ve manevÎ tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, velâyeti anneye verilen çocuklar Ahmet Jiyan, Musab ve Muhammed ... yararına aylık ayrı ayrı 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 450,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevÎ tazminata, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili, tanıkların kolluk tarafından zorla getirilmesi gerekir iken getirilmediği halde, muvafakatları da olmadan tanık dinletmekten vazgeçmiş sayılmalarına karar verildiğini, tanıkları dinlenilmeden, sadece davacı tarafın tanıkları dinlenilmek suretiyle eksik inceleme ile hatalı karar verildiğini, sonradan sundukları delillerin ise değerlendirilmediğini, sunulan fotoğraflarda ise ortak çocukların şiddete uğradığı görülse de bunun müvekkili tarafından yapıldığının belli olmadığını, ortak çocukların, müvekkilinin kendilerine şiddet uyguladığı beyanlarının davacının yönlendirmesine dayandığını, davacının kusurlu olduğunu, kusurlu taraf lehine yoksulluk nafakası ile maddî ve manevÎ tazminata karar verilmeyeceğini, kararın bu yönü ile de isabetsiz olduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevÎ tazminat yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince hukuki nitelendirmenin davada ki ileri sürülüş ve dosya kapsamına uygun olarak belirlendiği, delillerin toplandığı, delillerin değerlendirilmesinin dosya kapsamına uygun bulunduğu, taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmaların tartışılarak gerekçeli kararın oluşturulduğu, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edildiği, karar gerekçesinin yerinde olduğu, Mahkemenin karar gerekçesiyle hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu olduğu ve Mahkeme hükmünün yasal unsurları taşıdığı, davalının 15.06.2021 tarihinde dava dilekçesi ve tensip zaptını Mahkeme kaleminde elden tebliğ aldığı, 23.06.2021 tarihli cevap dilekçesini dosyaya sunduğu, dilekçe içeriğinde tanık isimlerini belirttiği, daha sonra dosyaya sunmuş olduğu dilekçenin ikinci tanık listesi kapsamında olduğu, kararın usul ve kanuna uygun bulunduğu gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı erkek vekili, tanıkların kolluk tarafından zorla getirilmesi gerekir iken getirilmediği halde, muvafakatları da olmadan tanık dinletmekten vazgeçmiş sayılmalarına karar verildiğini, tanıkları dinlenilmeden, sadece davacı tarafın tanıkları dinlenilmek suretiyle eksik inceleme ile hatalı karar verildiğini, sonradan sundukları delillerin ise değerlendirilmediğini, sunulan fotoğraflarda ise ortak çocukların şiddete uğradığı görülse de bunun müvekkili tarafından yapıldığının belli olmadığını, ortak çocukların, müvekkilinin kendilerine şiddet uyguladığı beyanlarının davacının yönlendirmesine dayandığını, davacının kusurlu olduğunu, kusurlu taraf lehine yoksulluk nafakası ile maddî ve manevÎ tazminata karar verilmeyeceğini, kararın bu yönü ile de isabetsiz, miktarlarının ise yüksek olduğunu, çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarının da yüksek olduğunu ve müvekkilinin gelir durumuna göre indirilmesi gerektiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası, maddî, manevî tazminat ile iştirak nafakasının miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı kadın vekili tazminatların ve yoksulluk nafakasının miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında davalı erkek tanıklarının dinlenilmemesinin usule uygun olup olmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davanın ispatlanıp ispatlanmadığı ve kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevÎ tazminat verilmesi şartlarını oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 129 uncu maddesi, 145 inci maddesi, 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 240 ıncı, 243 üncü ve 245 inci maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu' nun 50 nci, 51 inci, 52 nci ve 58 inci maddeleri
3. Değerlendirme
6100 sayılı Kanun'un 243 üncü ve 244 üncü maddelerinde tanıkların dinlenilmek üzere nasıl davet edilecekleri, 245 inci maddesinde ise, usulüne uygun olarak çağrıldığı hâlde mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanıkların zorla getirtileceği ve uygulanacak yaptırımlar düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta Mahkemece, davalı tanıkları Muhsin ve Gül'e çıkarılan davetin tebliğine rağmen duruşmaya gelmemeleri üzerine zorla getirilmelerine karar verildiği, ancak adli kolluk tarafından tanıkların zorla getirilmediği halde tanıkların dinlenmelerinden vazgeçilmiş sayılmasına karar verildiği, tanık Sinem'e dinlenilmek üzere davetiye çıkarılmadığı, tanık Tahir'e dinlenilmek üzere çıkarılan davetin yapılamaması üzerine davalı tarafa adresinin bildirilmesi için süre verildiği, davalı vekili tarafından tanıkları Sinem ve Tahir'in soyadlarının "Tuş" iken hatalı olarak "Sivri" şeklinde bildirildiğinin beyan edildiği ve adreslerini sunduğu, tanık Tahir' e yeniden hatalı bildirilen soyadı ile çıkarılan davetin yapılamaması üzerine dinlenilmesinden vazgeçilmesine karar verildiği, bu şekilde davalı tanıkları dinlenilmeden yapılan yargılama ile hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Usulüne uygun bildirilen davalı tanıkları dinlenilmeden yapılan yargılama ile hüküm kurulması, iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkının ihlali niteliğindedir. Ayrıca Mahkemece, tanıkların duruşmada hazır edilmeleri taraflara yüklenemeyeceği gibi, adli kolluğun zorla getirme kararını yerine getirmemesinin sonuçları da taraflara yüklenemez. Buna göre, davalı tanıklarının önce usulüne uygun davet edilip, gelmedikleri takdirde zorla getirtilerek dinlenmeleri gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davalı erkek vekilinin, ortak çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarları yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,
3.Davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
b.İlk Derece Mahkemesi kararının davalı erkek yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.