"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1615 E., 2023/487 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/204 E., 2022/181 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların karşılıklı olarak boşanma kararı aldıklarını, boşanma protokolünü daha sonra dosyaya sunacaklarını, her ne suretle olursa olsun kadının bu davayı ikame ettikten sonra kararından vazgeçmesi ihtimali karşısında davalarını çekişmeli davaya çevirmek ve boşanmanın fer'îleri niteliğindeki tüm talep haklarını saklı tuttuklarını, buna göre tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiş, cevaba cevap dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, erkek lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının altı aylık civarı hamile olduğunu, kadının abisine ait olan evin kira almadan çiftlere tahsis edildiğini, kadının amcasının erkeğe güzel bir iş bulduğunu, evlenmeden önce iki aile arasında ev eşyaları ile ilgili sorun yaşandığını, kadının ailesi bu konuda çok sorun yapmasa da erkeğin ailesinin bu konuda sorun çıkardığını ve ailelerin birbirine karşı soğuduklarını, erkeğin iddia denilen kumar oynaması sebebiyle 25.000,00 - 30.000,00 TL para kaybetmesi sebebiyle evini borca soktuğunu ve ailesinin dengesini bozduğunu, önce iddia oynadığını inkar ettiğini, ailesine altın borcu olduğunu beyan ettiğini, ardından ise tekrar aile büyükleri devreye girdiğinde gerçekten iddia oynadığını beyan ettiğini, kumar borcu için kredi kartından para çektiğini, bu parayı da evdeki düğün altınlarından yatırttığını, bu sürece devam ettiğini öğrendiğini, bu konular açıldığında erkeğin şiddet eğilimi göstererek kendine ait olan telefonunu şiddetli şekilde duvara fılrlatıp parçaladığını, kadının kendisine de zarar vermesinden endişe ettiğini, bu olaylardan sonra erkeğin 2020 yılının 2 veya 3. ayı gibi evi terk edip işi bırakıp Çanakkale'ye yerleşeceğini beyan ettiğini ve ayrıldığını, bundan sonra önce iş bulduğunu beyan ettiğini, sonra kadına haber gönderdiğini, Çanakkale ilinde iş makinesi kullanırken kaza yaptığını beyan edip fotoğraflar gönderdiğini, bu olaya inanmayan kadın ve ailesinin yaptığı araştırmada kazanın iki sene önce başka bir yerde olduğunu kendisi ile ilgisi olmadığını ve hatta Çanakkale'ye bile gitmediğini öğrendiklerini ve bir kez daha yıkım yaşadıklarını, ardından bu olaylar akabinde erkeğin yine para isteyip barışmak için yeni kepçe aldığını beyan ettiğini, bu olayın doğru olmadığını öğrendiğini, bu süreçte tarafların telefonda kavgaları olduğunu ve bazı yazışmalar telefonla mesajlara da yansıdığını, son olarak erkeğin aile büyüklerinin samimi olmayan ifadeler ile kadına "Gel Gölbaşına bizim eve yerleş biz sanada çocuğuna da bakarız demişler " ancak artık arada güvensizlik olduğu için bunu kabul etmediğini, erkeğin kumar oynaması ve devamlı para istemesi, evi terk etmesi ve kavgaları ile evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, bebek doğduktan sonra velâyetinin anneye verilmesine ve çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin dava dilekçesinde çekişmeli boşanmaya ilişkin haklarını saklı tutarak anlaşmalı boşanma talebinde bulunduğu, buna karşılık dosyaya anlaşmaya ilişkin herhangi bir belge veya protokol sunulmadığı, uyuşmazlıkla ilgili somut herhangi bir vakıaya dayanılmadığı, kadının da iş bu davaya süresinde cevap vermediği, asıl dava yönünden dilekçeler aşamasının tamamlandığı, erkeğin usulüne uygun ıslah dilekçesi de sunmadığı, sonrasında kadının 02.06.2021 tarihli karşı dava dilekçesi sunduğu, erkeğin iş bu dilekçeye karşı cevaba cevap dilekçesi sunduğu, erkeğin cevaba cevap dilekçesindeki iddialarının iş bu dava yönünden dinlenemeyeceği, asıl dava dilekçesinde erkeğin hiçbir vakıaya dayanmadığı, usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve dayanılmayan bir vakıa esas alınarak kadına kusur yüklenemeyeceği, dilekçelerin teatisi aşamasında dayanılmayan vakıaya ilişkin delil bildirilmesinin de sonuç doğurmayacağı anlaşılmakla erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadının kusurlu olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, fiili birliktelik devam ederken erkeğin bahis sitesinde iddia oynadığı, bu şekilde eşinden habersiz borçlandığı, bu borçları ödeyebilmek için düğün borçları olduğu şeklinde eşine yalan söyleyerek sürekli olarak düğünde eşine takılan ziynetleri talep ettiği, ziynetlerin bir kısmının erkeğin borçları için kullanıldığı, kadının sonrasında erkeğin iddia oynaması nedeni ile borcu olduğunu öğrendiği, evlilik birliğinin devamı için bu durumu sineye çektiği, ancak bu süreçten sonra erkeğin iddia oynamaya devam ettiği, borçlarının devam ettiğini söyleyerek geriye kalan ziynetleri de talep ettiği, bu şekilde kadının güven duygusunu ve aile huzurunu bozduğu, daha sonra erkeğin çalışmak için Çanakkale'ye gideceğini beyan ettiği, eşinin muvafakatini almadan Çanakkale'ye çalışmaya gittiği, bu süreçte de ziynetleri talep ettiği, Çanakkale'de kaza yaptığını beyan edip kadına resimler gönderdiği, bu kazanın ise iki sene önce gerçekleşen bir kaza olduğunun kadın tarafından anlaşıldığı, bu şekilde erkeğin yalan söyleyerek kadının güven duygusuna zarar verdiği, erkeğin Çanakkale'deki çalışması bittiği halde evine dönmediği, sonrasında boşanma davası açarak fiili ayrılık iradesini ortaya koyduğu, erkeğin bu şekilde birlik görevinden kaçındığı ve birlik görevini yerine getirmediği, erkek her ne kadar kısa süreliğine iş için Çanakkale'ye gittiğini iddia etmiş olsa da, çalıştığı yerin şantiye işi ve kısa süreli bir iş olduğu, oradaki işi bittikten sonra da çalışmadığı, bu durumun erkeğe ilişkin 27.01.2021 tarihli kollukça düzenlenmiş olan sosyal ve mali durum tespit tutanağı ile sabit olduğu, sonrasında ortak konuta dönmediği, erkeğin sabit bir işi ve geliri varken istifa ederek başka şehirde olan geçici bir işi için çalışmaya gitmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, erkeğin bu şekilde birlik görevinden kaçındığı, her ne kadar erkek karşı davaya cevap dilekçesinde kadın ve ailesinin yaptıkları iyilikleri başına kaktıklarını iddia etmiş olsa da buna ilişkin somut bir delil ve tanık beyanının olmadığı, erkeğin fiili ayrılık döneminde eşinin ve ortak çocuğun maddî ve manevî ihtiyaçlarını karşılamadığı, erkeğin tüm bu davranışlarıyla evlilik birliğinin kendisine yüklediği sevgi, saygı, anlayış ve ekonomik yükümlülüklerini ağır derecede ihlal ederek, iddia oynayıp borçlanarak, sürekli kadına ait olan ziynetleri isteyerek bu şekilde aile içi huzuru bozarak, ziynetleri alma hususunda eşine yalan söyleyip güven duygusunu zedeleyerek, eşinin muvafakatini almadan başka bir ile yerleşip birlik görevinden kaçınarak, eşinin ve ortak çocuğun maddî ve manevî ihtiyaçlarını karşılamayarak, geçimsizliğin meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, kadına atfı kabil bir kusurun tespit edilemediği gerekçesiyle erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, kadın lehine aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, kararın kesinleşmesinden itibaren bir defaya mahsus olmak üzere defaten 10.800,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir nafakasına ve aylık 600,00 TL iştirak nafakasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine 12.000,00 TL maddî tazminata, kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; nafakalar ve tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar erkek anlaşmalı boşanma davası olarak davayı açmış ise de tarafların 01.11.2019 tarihinde evlendikleri, iş bu boşanma davasının 27.03.2020 tarihinde açıldığı, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereği evlilik birliğinde geçen süre dikkate alındığında anlaşmalı boşanma şartlarının mümkün olmadığı, kaldı ki; erkeğin cevaba cevap dilekçesi ile davasını, dilekçenin dava başlığı ile çekişmeli boşanma davasına dönüştürdüğü, dosyada toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; erkeğin İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının ispatlanmış bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle erkeğin asıl davanın reddi ve karşı davanın kabulüne ve fer'ilere yönelik istinaf isteminin esastan reddine, erkeğe yüklenen kusurların gerçekleştiği, erkeğin, eşine yalan söylediğinin sabit olduğu, bu eylemin kadının kişilik haklarına da saldırı niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle kadın yararına manevî tazminat takdir edilmesi gerekirken manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumu, evlilik süresi, paranın alım gücü ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat,nafakanın niteliği dikkate alındığında, kadın eş yararına takdir edilen maddî tazminat ve yoksulluk nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının maddî tazminat ve yoksulluk nafakası miktarlarına ve manevî tazminat talebinin reddine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ilgili hükümlerin kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, kararın kesinleşmesinden itibaren bir defaya mahsus olmak üzere defaten 15.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadının sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla; her iki dava ve fer'ileri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının reddi, kadının boşanma davasının kabulü, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.