Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5793 E. 2024/2230 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur durumu, tazminat taleplerinin reddi ve nafakaya hükmedilip hükmedilmeyeceği hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki tüm deliller ve tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları değerlendirilerek, davacı-davalı kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışı nedeniyle ağır kusurlu olduğunun tespit edilmesi ve diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/772 E., 2023/730 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Milas 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/31 E., 2020/164 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine, asıl ve karşı davanın kabulüne davacı-karşı davalı kadının sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesince verilen 04.01.2023 tarihli ek kararın davacı asıl tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava ve karşı dava cevap-cevaba cevap dilekçesinde özetle; tarafların 26.05.2016 tarihinde kaçarak evlendiklerini, evlilik birliği kurulduktan 2 ay sonra davalı erkeğin müvekkiline karşı değiştiğini, müvekkiline şiddet uyguladığını, ölümle tehdit ettiğini, davalının ailesinin de müvekkiline karşı oğlunu doldurup defalarca dayak yemesine sebep olduklarını, "bundan kadın olmaz, yarın öbür gün çocuk olsa çocuğuna da bakmaz" gibi onur ve gurur kırıcı kelimeler kullanarak müvekkilini manevi anlamda yıprattıklarını, davalının hiçbir zaman düzenli bir işe girmediğini, evinin ihtiyaçlarını karşılamadığını, ailesine bağlı yaşamını sürdürdüğünü, eşi ile ilgilenmediğini, müvekkilini yalnız bırakarak arkadaşları ile gece kulüplerine ve eğlence mekanlarına gittiğini, sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkiline hakaret ettiğini ve cinsel birliktelikleri sırasında şiddet uyguladığını, ailesini tehdit ettiğini, müvekkilini evi terketmek zorunda bıraktığını, müvekkilinin çalışmadığını, davalının maddi durumunun iyi olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını belirterek tarafların boşanmalarına, aylık 1.000,00 TL nafaka ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının evlendikten sonra evde ev işlerini yapmaması sebebiyle çıkan tartışmada ben buna katlanamam diyerek evlendiklerinin 10. gününde evi terkettiğini, uzunca bir süre baba evinde kalan davacı kadının eve döndükten sonra yine ev işlerini yapmadığını, tarafların evlilik birliğini sürdürdükleri 10 aylık süre içerisinde davacının sık sık baba evine giderek orada kalması sebebiyle evliliklerinin 1-2 ayını birlikte geçirdiklerini, davacının en son Şubat 2017 tarihinde bütün eşyalarını taşıyarak baba evine döndüğünü, tarafların dağ köyünde oturduklarını ve köyde eğlence yeri olmadığını, davacının müvekkilinin gece hayatı olduğu, sorumluluklarını yerine getirmediği, ailesini tehdit ettiğini, cinsel birliktelikleri sırasında şiddet uyguladığı iddialarının doğru olmadığını beyanla asıl davanın reddini istemiş, müvekkilinin davacı evi terkettikten bir süre sonra Mayıs ayında arı bakımı için Ankaraya giderek 2017 Ağustos ayına kadar kaldığını, 21 Temmuz 2017 tarihinde Milas İlçe Jandarma Komutanlığınca telefonla aranarak eşinin yanında olup olmadığının sorulması üzerine yaptığı araştırmada eşinin baba evinden ayrılarak Bodrum Yalı Çiftlik'te ... isimli şahısla birlikte yaşadığını öğrendiğini, davacının sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkilinin küçük düşmesine ve psikolojik olarak ağır üzüntü yaşamasına sebep olması nedeniyle ağır kusurlu olduğunu beyanla karşı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 01.06.2018 tarih ve 2017/1170 E, 2018/344 K. sayılı kararı ile; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda asıl dava davacısı kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak ağır kusurlu olduğu anlaşıldığından davalı- davacı kocanın az kusurlu olması sebebiyle tarafların mali durumları da dikkate alınarak asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, davalı-davacı erkeğin manevî tazminat talebinin kısmen kabulüne ile erkek lehine 5.000,00 TL manevî tazminata, davacı-karşı davalı kadının ağır kusur sebebiyle manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili; davalının müvekkile sürekli şiddet uygulaması, anne babası ile birlikte yaşamaya zorlaması, anne babasının yanında seks yapması, ceza dosyası ile mahkumiyet almasına rağmen kusur değerlendirmesi, tazminatlar ve nafakalar yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2019 tarih ve 2018/1569 E., 2021/1337 K. sayılı kararı ile; davalı-karşı davacı erkek lehine hükmedilen tazminata, boşanmanın fer'îsi niteliğinde olması karşısında boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren yasal faize hükmedilebileceği dikkate alınmaksızın dava tarihinden itibaren hükmedilmesi ve davalı-davacı erkeğin eşini kasten yaralama suçundan cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Milas 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/168 E., 2018/121 K. sayılı dosyasının getirtilmesi, verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi, kesinleşme şerhli ilamın dosyaya konması, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı her ne kadar mahkumiyet kararı değil ise de maddî vakıanın gerçekleştiği yönünde ispat aracı olduğu gözetilerek ceza davasına konu olayın öncesi, sırası ve sonrasındaki davranışlar da dikkate alınmak sureti ile tarafların kusur durumlarının net bir şekilde belirlenmesi gerekirken sadece verilen kararın kesinleşmediğinden bahsedilerek kusur durumuna ve oranına esas alınıp alınmadığı tam belirtilmeksizin belirtilen şekilde gerekçelendirme yapılması nedeniyle hükmün kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamı ve tanık beyanları birlikte dikkate alındığında, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda asıl dava davacısı kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak ağır kusurlu olduğu anlaşıldığından davalı- davacı erkeğin basit yaralama nedeniyle az kusurlu olması sebebiyle tarafların mali durumları da dikkate alınarak asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, davalı-karşı davacı erkeğin manevî tazminat talebinin kısmen kabulüne ile erkek lehine 5.000,00 TL manevî tazminata, davacı-karşı davalı kadının ağır kusur sebebiyle manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın kabul edilmesine, müvekkil lehine dava tarihinden itibaren öncelikle tedbir nafakasına hükmedilmesine, ayrıca maddî-manevî tazminatın da karar altına alınarak müvekkil lehine tazminata hükmedilmesine, karşı tarafın davasının reddine karar verilmesini talep ederek her iki dava ve fer'îleri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı-davacı erkek az kusurlu olduğu ve boşanmaya karşı çıkmadığı halde davacı-davalı kadının açtığı asıl boşanma davasının kabul edilmesi gerekir iken reddine karar verilmesi doğru bulunmadığından davacı-davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, hükmün düzeltilerek ve kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine, asıl ve karşı davanın kabulüne, kadının fiilen başka bir erkekle birlikte olması nedeniyle tedbir nafakasına hükmedilemeyeceği, yoksulluk nafakası ve tazminat koşulları da oluşmadığı belirtilerek davacı-davalı kadının tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat isteminin reddine, davalı-davacı erkeğin manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 5.000,00 TL manevî tazminatın boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren yasal fazi ile davacı- karşı davalı kadından alınarak davalı-davacı erkeğe verilmesine, kadın vekilinin sair yönlere ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; davanın kabul edilmesine, müvekkil lehine dava tarihinden itibaren öncelikle tedbir nafakasına hükmedilmesine, ayrıca maddî ve manevî tazminatın da karar altına alınarak müvekkil lehine tazminata hükmedilmesine, karşı tarafın davasının reddine karar verilmesini talep ederek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tarafların açtığı evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasında; taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkân vermeyecek derecede geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik varsa kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak erkeğin davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, maddî ve manevî tazminat ile tedbir, yoksulluk nafakaları talep edebilme şartlarının mevcut olup olmadığı, erkek yararına hükmedilen tazminatların miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un 369 uncu maddesi, 370 inci maddesi, 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının...'ye yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...