Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5820 E. 2024/2321 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik olup olmadığı, kusurun kimde olduğu, maddi ve manevi tazminat ile nafaka taleplerinin yerindeliği ve davalının kusurlarının affedilmiş sayılıp sayılmayacağı hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin güven sarsıcı davranışlarının süregelen nitelikte olduğu ve bu nedenle af kapsamında kalmadığı, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı ve yerel mahkeme kararının usul ve hukuka uygun olduğu gözetilerek davalı erkeğin temyiz talebi reddedilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. Davacı kadının ise ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeksizin kesinleşen hususlara yönelik temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/127 E., 2023/553 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/988 E., 2022/1506 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, kanuna uygun boşanma hükmü kurulmak üzere dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, kadın yararına aynı miktarda tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevî tazminata karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

6100 sayılı Kanun'un öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup, bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen ilk karara karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Gönderme kararı üzerine İlk Derece Mahkemesi'nce verilen son karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuş, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesinin göndermeden önceki ilk kararına karşı nafaka ve tazminat miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmayan davacı tarafın, kabul edilen tazminat ve nafaka miktarları yönünden erkek lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiğinden nafaka ve tazminat miktarları yönünden Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı kadın vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen tazminat ve nafaka miktarlarına ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı erkek vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin kadına şiddet uyguladığını, daha sonra kadının kalp rahatsızlığı geçirdiğini bu süreçte de erkeğin kadına destek olmadığını, kadını aldattığını, erkeğin telefonunda şifre olduğunu, A.U.isimli kadınla mesajlaşıp görüştüğünü, bu kadının davacıya mesaj yolladığını, erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, kadına psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, mecburen erkek ile aynı evde kaldıklarını iddia ederek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, çocuk için aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, erkeğin evlilik birliği içinde her türlü fedakarlığı yaptığını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin dolmuş olduğunu, kadının bahsi geçen mesajları 2018 yılında öğrendiğini beyan edip, davanın 2019'da açıldığını, sonrasında evlilik birliğinin devam ettiğini, affın gerçekleştiğini, kadının erkeğe sürekli ''köpek'' diye hitap ettiğini, hakaret ettiğini, erkeğin ailesinin gelmesini ve erkeğin ailesi ile görüşmesini istemediğini, ilgisiz olduğunu, halen kadın ile aynı çatı altında birlikte yaşadıklarını, sürekli kadının telefonda vakit geçirdiğini, erkeğin maaş ve emekli maaş banka kartının kadında olduğunu iddia ederek, açılan boşanma davası ve fer'îlerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 13.10.2020 tarih ve 2019/4 Esas, 2020/793 Karar sayılı kararı ile; dilekçe kapsamına ve dosyaya nazaran güven bozucu hareketler göz önünde tutularak evlilik birliğinin temelden sarsılması niteliğinin öne çıktığı, dosya kapsamına ve tüm beyanlara nazaran davalının kusurlu hareketleriyle güven bozucu eylemleriyle birliğin beklenilmeyecek şekilde temelden sarsılmasına neden olduğu, aile birliğinin emrettiği yükümlülüklerinin ihmal ve ihlali olduğu gerekçesi ile açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kararda belirtilen zamanlarda kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 550,00 TL tedbir iştirak nafakasına, kadın yararına 600,00 TL tedbir ve aylık 550,00 TL yoksulluk nafakasına, 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, kadın ve çocuk yararına kabul edilen nafakalar ve miktarları, kadın yararına kabul edilen tazminatlar ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 30.06.2022 tarih ve 2020/1250 Esas, 2022/1470 Karar sayılı kararı ile, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun (5490 sayılı Kanun'un) 27 inci maddesinde; boşanma veya evliliğin iptaline ilişkin kararlarda tarafların Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, baba ve ana adları ile kadının evlenmeden önceki soyadı ve aile kütüğünde kayıtlı olduğu yer bilgileri, evlilik içinde doğmuş çocuklar ve bunların kimlik bilgileri ile karara ait usul mevzuatının öngördüğü diğer esas ve usule ait hükümlerin bulunmasının zorunlu olduğunun düzenlendiği, İlk Derece Mahkemesince 5490 sayılı Kanun'un 27 inci maddesi hükmü gözetilmeden, infazda duraksamaya yol açacak şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği, kabule göre ise yoksulluk nafakasının kabulüne ilişkin gerekçeli karara gerekçe yazılmamış olmasının doğru olmadığı gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun kabulü ile esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesi kararının tamamen kaldırılmasına, kanuna uygun boşanma hükmü kurulmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 1992 yılında evlendikleri, bu evlilikten iki ortak çocuklarının bulunduğu, yargılama aşamasında küçük çocuğun da ergin olması ile her iki çocuğun da ergin olduğu, kural olarak tanıkların doğruyu söylediklerinin kabulünün gerektiği, dosya arasına giren tanık beyanları ve belgelere nazaran taraflar arasında sık sık kavgaların yaşandığı, kavgalardan birine davalı eşin güven bozucu hareketlerinin kaynaklık ettiği, yine evlilik birliğinin emrettiği yükümlülüklerin ihmal ve ihlal edildiği, evlilik birliğinin sürdürülmesinin taraflardan beklenilmeyecek biçimde temelden sarsıldığının kabulünün gerektiği, bunda davalının kusurunun daha fazla olduğu gerekçesi ile; açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuk reşit olduğundan velâyet ve iştirak nafakası yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, kadın yararına 600,00 TL tedbir ve aylık 550,00 TL yoksulluk nafakasına, 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin emekliliğinin yanında aynı zamanda başaşçılık yaptığını, hükmedilen tazminatlar ile nafakaların miktarının düşük olduğunu belirterek kadın yararına hükmedilen nafaka miktarları ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'uun 161 inci maddesinde düzenlenen 6 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğini, kadının yazılı ikrarından anlaşılacağı üzere kadının erkeği dava tarihinden önce affettiğini, affeden tarafın dava açma hakkının bulunmadığını, tarafların müşterek konutta ortak yaşamı sürdürmeye devam ettiklerini, davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, tanıkları M.G.'nin beyanlarının Mahkemece hükme esas alınmadığını, kabul edilen boşanma ve nafaka taleplerinin kabulü açısından gerekçe belirtilmediğini, asıl kusurlu olan tarafın davacı olduğunu ve tazminat hak kazanamayacağını, gerekçede erkeğin ne şekilde yükümlülüklerini ihlal ettiğinin belirtilmediğini, davacı tarafın yazılı ikrarlarının nazara alınmadığını belirterek kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, tedbir ve yoksulluk nafakası ile miktarları, kadın yararına kabul edilen tazminatlar ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle; davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın ile davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın temyiz dilekçesinde özetle; istinaf kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarı ile nafaka miktarları yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, tedbir ve yoksulluk nafakası ile miktarları, kadın yararına kabul edilen tazminatlar ve miktarları yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğe yüklenen kusurun gerçekleşip gerçekleşmediği, kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışın ispat edilip edilmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminata, tedbir ve yoksulluk nafakasına hak kazanıp kazanmayacağı, boşanma davasının kabulünün usul ve kanuna uygun olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının fazla olup olmadığı, erkeğe yüklenen kusurların kadın tarafından affedilmiş sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle erkeğin güven sarsıcı davranışının süregelen nitelikte olduğunun ve bu nedenle af kapsamında kalmadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyerek kesinleşen yönlere ilişkin olduğu gerekçesiyle REDDİNE,

2.Davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı karar harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin harcın istek halinde yatıran davacı kadına iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...