Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5859 E. 2024/5272 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur durumu, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının davacı erkeğin hastalığı sırasındaki ilgisizliği, çocuklarına karşı tutumu ve evin eşyalarını alarak evi terk etmesi gibi davranışlarının tam kusurlu olarak değerlendirilmesi, davacı erkeğin ise alkol ve kumar alışkanlığı gibi kusurlarının daha az kusurlu olarak değerlendirilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/219 E., 2023/572 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/521 E., 2020/622 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; bu evlilikten ortak çocuklarının olmadığını, davacı olarak kendisinin ilk evliliğinden üç çocuğu olduğunu, davalının ise iki çocuğunun olduğunu, davalı ile evlendiklerinde çocukları kabul etmesine rağmen çocuklara kötü davranması yüzünden 1-1,5 yıl sürede evden ayrılmak zorunda kaldıklarını, devam eden süreçte huzursuzluğun hiç durmadığını, davalının hem kendisinin hem de evin bakımını sürekli ihmal ettiğini, Balıkesir Adliyesinde tayinle görev yaptığını 2,5 yıllık sürede ısrarlarına rağmen davalının Balıkesir'e gelmediğini, orada emekli olup döndüğünü, 2018 yılı Ramazan Bayramından hemen sonra akciğerlerinden rahatsızlanıp iki ayrı dönemde otuz iki gün yattığını, iki kere ameliyat olduğunu, bu süre zarfında çevrenin zorlamasıyla sadece bir gece yanında refakatçi kaldığını, ameliyat olduğunda da yanına gelmediğini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, erkek yararına 30.000,00 TL manevî tazminatının yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili yasal süreden sonra sunduğu cevap dilekçesinde; davacının Balıkesir adliyesinde görev yaparken müvekkili yanında götürmek istemediğini, zaten kısa bir süre görev yapıp emekli olup döneceğini, bu sebeple düzenlerinin bozulmasını istemediğini, söylediğini, müvekkilinin her zaman iyi bir ev kadını olduğunu, evinin ve davacı eşinin bakımını büyük bir özenle yerine getirdiğini, davacının evliliği boyunca hep alkol aldığını, emekli olunca da kumar oynamaya başladığını, davacının tüm taleplerinin reddine, müvekkil lehine dava tarihinden itibaren aylık 750,00 TL tedbir nafakasına, taraflar boşandığı takdirde boşanma kararının kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacının Balıkesir'de görev yaptığı dönemde tek başına kalmak zorunda kaldığı, davacının hastalandığı dönemde hiçbir şekilde eşi olarak davacı ile ilgilenmediği, davalı kadının, davacı eşinin önceki evliliğinden olan çocuklarına karşı tepkili olduğu eve istemediği, bu nedenle yetiştirme yurdunda büyüdükleri; davacının ise alkol ve kumar oynadığı, parasını alkole yatırdığı,kadının ağır; erkeğin az kusurlu olduğu 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, şartları oluşmadığından davacının manevî tazminat talebinin reddine, evlilik birliğinin sarsılmasında davalının daha ağır kusurlu taraf olması nedeniyle davalının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının Balıkesir'e tayini çıktığında emekliliğine kısa bir süre kaldığı, İstanbul'daki evlerini bozup Balıkesir'e taşınmalarının masraflı olacağı gerekçesiyle davalıyı İstanbul'da bırakıp gittiğini, bir süre sonra emekli olup geri döndüğünü, davacının kusurlu hareketleri İlk Derece Mahkemesince de kabul edilip gerekçeli karara yazılmış iken davalının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalının boşanmayı istememekle birlikte boşanmaya karar verilmesi halinde yoksulluk nafakası talebinin bulunduğunu, İlk Derece Mahkemesince dilekçelerin, delillerin ve tanık beyanlarının tam olarak incelenmeden eksik ve hatalı karar verildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının aleyhlerine olan hükümlerinin bozulmasına karar verilmesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının manevî tazminat taleplerinin reddine dair kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının, davacının çocuklarını istemediğini, davacı ile ilgilenmediğini, hastalanıp yoğun bakımda uzun zaman yatmasına rağmen refakatçi olarak kalmadığını, davacının ölmesini istediğini, öldüğünde maaşını alacağını üçüncü kişilerin yanında söylediğini,ortak konuttaki tüm eşyalar davacı tarafından alınmasına rağmen evi terk ederken tüm eşyaları alıp götürdüğünü, davacıya boş bir ev bıraktığını, davalının davacıyı maddî ve manevî olarak mağdur ettiğini, davalının tedbir nafakası talebinin reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılması yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesince; davacının Balıkesir'de görev yaptığı dönemde tek başına kalmak zorunda kaldığı, davacının hastalandığı dönemde hiçbir şekilde eşi olarak davacı ile ilgilenmediği, davalı kadının davacı eşinin önceki evliliğinden olan çocuklarına karşı tepkili olduğu, eve istemediği, bu nedenle yetiştirme yurdunda büyüdükleri bu nedenlerle davalının kusurlu olduğu, davacının ise alkol ve kumar oynadığı, parasını alkole yatırdığı, bu nedenle kusurlu olduğu, evlilik birliğinin sarsılmasında iki tarafın da karşılıklı kusurlarının olduğu şeklinde kusur tespiti yapılarak davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmişse de, davalının, davacı ölürse emekli maaşını alacağı yönünde konuştuğu, davacının hastalığında bakımı ile yeterince ilgilenmediği, davacının ilk evliliğinden olan çocuklarını istemediği, evin tüm eşyalarını alarak evi terk ettiği, davacının ihtiyaçları ile ilgilenmediğinin kanıtlandığı, İlk Derece Mahkemesince davalı kadına, davacının Balıkesir'e tayinini çıktığında tek başına kalmak zorunda kaldığı yönünde kusur yüklenmiş ise de, SGK kayıtlarından anlaşılacağı üzere davacı erkek 15.03.2016 tarihi itibariyle emekli olmuş, bu tarihten sonra İstanbul'a dönmüş ve taraflar bunun üzerine evlilik birliğini devam ettirmiş olduklarından davalıya bu yönde kusur yüklenmesine imkan bulunmadığı, davalı kadın ise dava dilekçesinin tebliğine rağmen yasal sürede cevap dilekçesi sunmadığından davalı tanıklarının beyanlarına dayanarak davacıya kusur yüklenmesinin doğru olmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda, davacı ölürse emekli maaşını alacağı yönünde konuşan, davacının hastalığında bakımı ile yeterince ilgilenmeyen, davacının ilk evliliğinden olan çocuklarını istemeyen, evin tüm eşyalarını alarak evi terk eden davalı kadın tam kusurlu, davacı erkeğin kusursuz olduğu şeklinde düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği, davacının manevî tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilerek gereğince 8.000,00 TL manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşeceği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kadından alınarak davacı erkeğe verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerektiği,davalı kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinde yanlışlık bulunmadığı gibi miktarının da hakkaniyete uygun olduğu, davalı kadının dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmadığı, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasından sonra sunduğu 02.12.2019 tarihli dilekçesinde davalı kadın lehine iddianın ve savunmanın genişletilmesi mahiyetinde olmak üzere aylık 750,00 TL yoksulluk nafakası talebinde bulunduğundan yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, davalı kadının boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olduğundan bahisle bu talebin reddine karar verilmesi doğru olmadığından yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadın vekilinin sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmişir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin kusurlu olduğu, mahkemece dilekçelerin, delillerin ve tanık beyanlarının tam olarak incelenmeden eksik ve hatalı karar verildiğini belirterek kararın tümü yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; erkeğin boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur tespiti, tazminatlar ve nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.