Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5880 E. 2024/5701 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur dağılımı, velayet, nafaka, tazminat ve mal rejiminin tasfiyesi taleplerinin nasıl sonuçlandırılacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, velayetin anneye verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu, eşit kusur nedeniyle erkeğin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği ve mal rejiminin tasfiyesi talebi için gerekli harçların tamamlanması gerektiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/36 E., 2023/505 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ: Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/127 E., 2022/52 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince Mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1999 yılında evlendiklerini, ortak beş çocuklarının bulunduğunu, davacı ve çocukların ortak konutu terk ederek başka bir eve yerleştiklerini, küçük çocuk ...'ın annesinin yanında kaldığını, belirterek tarafların boşanmaları ile küçüklerin velâyetinin davacı babaya verilmesi, davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazda davalının katkısı bulunmadığını, davacının birikimleri ile alındığını bu nedenle taşınmaz üzerine tedbir konularak taşınmazın davacı adına tescilini yada bedelinin davacıya verilmesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına davacının davalı eşte altın olarak bulunan yirmibeş bin lira birikiminin davalıdan tahsilini, 50.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili, cevap-birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların son 12 yıldır aynı evde iki yabancı gibi yaşadıklarını, davacı kocanın evlilik birliğinin yüklediği yükümlülükleri yerine getirmemesi, müvekkilimi hakaret, ölümle tehdit etmesi, müvekkile karşı şiddet uygulaması ve davacının konutu terk etmesi nedeniyle tarafların iki yıldan beri ayrı yaşadıklarını,davacı erkeğin kusurlu davranışları nedeni ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, davacının ortak konutu terk ettiğini, tarafların iki yıldır ayrı yaşadıklarını 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun)166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuklar ... ve ...'ın velâyetinin anneye verilmesine, dava süresince ortak çocuklar için aylık 1.500'er TL tedbir nafakası ödenmesine, her yıl TEFE-TÜFE ortalaması oranında arttırılarak iştirak nafakası olarak devamına, davalı-davacı için aylık 2.000,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, yıllık TEFE-TÜFE ortalaması oranında arttırılarak yoksulluk nafakası olarak devamına, 250.000,00 TL maddî tazminat ve 500.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 08.05.2018 tarih, 2016/986 Esas ve 2018/368 Karar sayılı kararı ile; asıl ve birleşen boşanma davasının kabulü ve fer’îlerine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri boşanma ve fer’îleri yönünden istinaf ettiklerini beyanla, İlk Derece Mahkemesinin yanılgılı değerlendirmede bulunduğunu, İlk Derece Mahkemesinin kararının talepleri doğrultusunda kaldırılması talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Bölge Adiye Mahkemesinin 05.04.2021 tarih ve 2020-516 esas 2021-457 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesi tarafından davalı taraf usulüne uygun şekilde ön inceleme ve tahkikat duruşmasına davet edilmeden ve yine bu duruşmalar usulüne uygun şekilde yapılmadan karar verilmesi hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğu, asıl dava zina nedeniyle boşanma konusunda olup, mahkemece hükümde tarafların boşanma davalarının kabulüne karar verilmiş, hangi maddeye dayalı boşanma kararı verildiğinin belirtilmediği, gerekçede de davalı kadının arkadaşlığı bulunduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ağır kusurlu olduğu belirtilmiş ise de zina nedeniyle boşanma koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda bir değerlendirme yapılmadığı, bu haliyle kararın gerekçesiz olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulü ile HMK'nın 353/1-a maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yargılamanın yeniden yapılarak karar verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla,davalının başka bir erkekle birlikteliğinin bulunduğunun anlaşıldığı, davacı erkeğin ise eşine şiddet uyguladığı, eve kamera yerleştirdiği, kaydettiği görüntüleri davalı kadının yakınlarına gönderdiği ve davalının annesinin intihar etmesine sebebiyet verdiği, eşi ve çocuğu ile ilgilenmediği, davacının başka bir kadınla görüştüğü, aldatma olayı nedeniyle evi terk ettiği asıl dava ve birleşen davanın kabulüne karar verildiği,kadının ağır;erkeğin az kusurlu olduğu 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun)166 ncı maddesinin birinci fıkrası ve 161 zina maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve zina nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuk 02.09.2005 doğumlu ...'ın velâyetinin tedbiren ve hükmün kesinleşmesi ile davalı ... ...'a verilmesine, ortak çocuk ... ile babası arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ...'ın aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi ile aylık 600,00 TL'ye çıkartılarak nafakanın kararın kesinleşmesine kadar tedbir, kesinleşmeden itibaren iştirak nafakası olarak davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, küçük ... için tensiple belirlenen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının 15.11.2016 dava tarihinden reşit olduğu 21.02.2000 tarihine kadar aylık 300,00 TL tedbir nafakasının davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, küçük ...'ın reşit olması nedeni ile velâyeti ve kişisel ilişki düzenlenmesi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... ...'ın nafaka, maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, davacı ...'ın maddî tazminat talebinin reddine, davacı ... için 12.000,00 TL manevî tazminatın davalı ... ...'dan tahsili ile davacı ...'a ödenmesine, davacının mal rejimi tasfiye alacağı davasının açılmamış sayılmasına, davacının altın alacağı davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1-Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; davacının zina nedeniyle boşanma talebinin kabulüne ilişkin kararın doğru olduğunu, davalının tam kusurlu olmasına rağmen karşı davasının kabulünün hatalı olduğunu, talep ettikleri maddî tazminata hükmedilmemesinin yanlış olduğunu ve manevî tazminatın miktarının düşük olduğunu, ortak çocuğun velâyetinin davalıya verilmesi, nafakaya hükmedilmesi ve dava dilekçesi içerisindeki bir takım genel beyanların yanlış değerlendirme sonucu farklı davalar gibi değerlendirilip, bu davaların açılmamış sayılması ile davalı tarafa 3 ayrı maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, video kayıtları ve tanık beyanlarından davalının davacıyı aldattığının sabit olduğunu, davalı iddialarının ispat edilemediğini, dava dilekçesindeki davalıda bir takım altınlar kaldığı ve davacının satın aldığı evin tapusunun davalı adına olduğuna ilişkin beyanların ayrı birer dava olmayıp, boşanma davası içerisinde ileri sürülmüş bir takım genel beyanlar olduğunu, hukuken ve usulen açılmış ayrı birer dava olmadığı ortada iken bu beyan ve talepler ayrı davalar gibi değerlendirilerek davaların da açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve her biri içinde davalı lehine ayrı ayrı maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirtmiş, İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf yolu ile incelenip kaldırılarak/düzeltilerek, haklı davanın ve tüm taleplerinin kabulüne, davalının ispatlanamamış mesnetsiz karşı davasının ise reddine karar verilmesini talep etmiş, kararı; kusur tespiti, birleşen davanın kabulü kararı, velâyet, tedbir ve iştirak nafakası, davacının maddî tazminat talebinin reddi, manevî tazminatın miktarı ile davalı lehine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2-Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; davacının, davalının ikamet ettiği evine yasalara aykırı olarak gizlice kamera koymak suretiyle elde ettiği kamera kayıtlarına itibar edilerek boşanmaya karara verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı hakkında Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/1396 Esas sayılı dosyası ile açılan kamu davasında, sanık ...'ın 11.02.2019 tarih ve 2019/266 sayılı kararı ile, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, özel hayata ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa etme suçundan ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verildiğini, davacının ağır kusurlu olduğunu, manevî tazminat talebinin reddi gerektiğini, miktarının da yüksek olduğunu, davalının nafaka ve maddî, manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiş, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını, talebi gibi karar verilmesini talep etmiş, kararı; kusur tespiti, asıl davanın kabulü kararı, davacı lehine hükmedilen manevî tazminat, davalının tedbir, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talebinin reddi kararı, davacı tanığının dinlenilmemesi ve davalı tanıklarının usule aykırı dinlenilmesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava ve birleşen davanın kabulüne karar verildiği, her ne kadar İlk Derece Mahkemesince hükümde ve kısa kararda asıl dava, karşı dava ve birleşen davanın kabulüne yazılmış ise de, davalının usulünce açılmış bir karşı davası bulunmadığı anlaşılmakla sehven yazıldığı anlaşılan "karşı davanın" ibaresinin İlk Derece Mahkemesi kararından kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesinin 14.11.2017 tarihli duruşmasında davalı ve vekili tanık ...'ı dinletmekten vazgeçtiklerini belirttikleri, İlk Derece Mahkemesince davacı tarafa tanığın dinlenilmesinden vazgeçme beyanına bir diyeceği olup olmadığının sorulmaması hatalı ise de bu konuda davacı tarafın istinaf talebinin bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararında belirtildiği üzere davacı erkeğin eşine şiddet uyguladığı, eve kamera yerleştirdiği, kaydettiği görüntüleri davalı kadının yakınlarına gönderdiği ve davalının annesinin intihar etmesine sebebiyet verdiği, eşi ve çocuğu ile ilgilenmediği tanık beyanlarından ve dosya kapsamından anlaşıldığı, buna karşın davacının başka bir kadınla görüştüğü kabul edilmiş ise de, bu hususta görgüye dayalı tanık beyanı veya başkaca delil bulunmadığı, yine davacının aldatma olayı nedeniyle evden ayrılmış olması karşısında evi terk ettiği hususunun kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğu, davacının delil olarak sunduğu CD hukuka aykırı delil mahiyetinde olup, hükme esas alınması olanağının bulunmadığı, ancak davacı tanıklarının ve davalının beyanlarından davalının başka bir erkekle birlikteliğinin bulunduğunun anlaşıldığı, Zina nedeniyle boşanma talebi ile açılan asıl davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu oldukları,bu nedenle tarafların kusur tespitine ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, ortak çocuk ...'ın velâyetinin anneye verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının hakkaniyet ilkesine uygun olduğu, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu olması nedeniyle kadının buna ilişkin istinaf talebinin kabulü ile erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, davacı erkeğin, dava dilekçesinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince gerekli harçlar tamamlanmadığından altın alacağı ve mal rejiminin tasfiyesi talebi yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek davalı lehine ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmiş ise de, dosya kapsamından davacı tarafa dava değerinin belirtilmesi ve eksik harcın tamamlanması konusunda usulüne uygun ihtarat içerir kesin süre verilmediğinin anlaşıldığı, bu bakımdan davacı erkeğin, açılmamış sayılma kararı konusundaki istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönden esası incelenmeksizin kaldırılmasına, dosyanın gerekli eksiklikler tamamlanarak değerlendirme yapılması için İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1-Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; davacının zina nedeniyle boşanma talebinin kabulüne ilişkin kararın doğru olduğunu, davalının tam kusurlu olmasına rağmen karşı davasının kabulünün hatalı olduğunu, video kayıtları ve tanık beyanlarından davalının davacıyı aldattığının sabit olduğunu, kararı; kusur tespiti, birleşen davanın kabulü kararı, velâyet, tedbir ve iştirak nafakası, davacının maddî ve manevî tazminat talebinin reddi, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

2-Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; davacının, davalının ikamet ettiği evine yasalara aykırı olarak gizlice kamera koymak suretiyle elde ettiği kamera kayıtlarına itibar edilerek boşanmaya karara verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı hakkında Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/1396 Esas sayılı dosyası ile açılan kamu davasında, sanık ...'ın 11.02.2019 tarih ve 2019/266 sayılı kararı ile, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, özel hayata ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa etme suçundan ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verildiğini, davacının ağır kusurlu olduğunu belirterek kararı; kusur tespiti, davalının tedbir, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talebinin reddi kararı yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; birleşen davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur tespiti, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, tazminatlar, nafakalar, velâyet ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 161 inci, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci, 182 nci, 330 uncu ve 336 ncı

maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.