"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1208 E., 2022/1560 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/153 E., 2022/339 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, davacı kadının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak istemine yönelik usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın tarafa vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak, gerekçedeki eksiklikler ikmal edilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, davacı kadının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak istemine yönelik usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak yeniden bu yönlerden hüküm kurulmasına, taraf vekillerinin diğer istinaf taleplerinin ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin gerek fiziksel gerekse manevî şiddet uyguladığını, ayrıca eski sekreteriyle dini nikahlı olarak yaşadığını, yatağını da ayırarak fiilen birlikte yaşamayı imkansız hale getirdiğini, erkeğin aile ortamında sürekli müvekkilini ... düşürücü söyler söylediğini, diğer eltileri ile kıyasladığını, ayrıca cimri davranarak müvekkilinin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığını, müvekkilinin tesettürlü olmasına rağmen giyim kuşamına laf ettiğini, müvekkilinin nafaka talep ederse, dini nikahlı eşi ile birlikte yaşamakla, kadını eve getirip müvekkilini hizmetçi yapmakla tehdit ettiğini, erkeğin Aysultan adlı kadınla birlikte yaşadığını, çocuğu olduğunu, erkeğin hakaret, şiddet ve tehditleri üzerine müvekkilinin koruma kararı aldırdığını belirterek; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, velâyetini talep ettikleri dört çocuk yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir nafakası ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata ve edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde erkek adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz mallar üzerindeki müvekkilinin 1/2 oranındaki katkısının tespiti ile adına tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmazlar ve araçların değer artış oranı da göz önüne alınarak değerinin tespiti ile müvekkilinin hissesi oranındaki alacağın erkekten alınarak müvekkiline dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili süresinde verdiği cevap dilekçelerinde özetle; açılan mal rejimi davasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, evlilik birliği içerisinde alınmış bir taşınmaz olmadığını, açılan davanın haksız olup dava dilekçesindeki beyanları kabul etmediğini, kadının psikolojik sorunlarının olduğunu, davanın tamamen yalan beyanlarla ... olduğunu, kusur tamamen kadın da ise de, kadını affettiğini, yuvasının yıkılmasını istemediğini, kadının uydurma beyanlarla uzaklaştırma kararı aldığını, evine giremediğini, kadının ... zamandır kendisini ihmal ettiğini ve yatağını da ayırdığını, kadının kendisi ve paradan başka bir şey düşünmediğinin dilekçe içeriğinden talep ettiği nafaka ve tazminat miktarlarından anlaşıldığını, kendisine "Gelirsen evi yakarım, çocukları yakarım" dediğini, erkeğe ve erkeğin yakınlarına kaba davrandığı, huzursuzluk çıkardığını, ... zaman çocukları da göstermediğini, eşinin kusurlu olup tazminat talep etme hakkının olmadığı gibi, bu miktarı ödemesinin imkansız olduğunu, ayrıca kendisinin bu konuda tanıklarının bulunduğunu, dinlenilmeleri halinde haklılığının kanıtlanacağını, Mahkeme tarafından istenilmesi halinde isimlerini bildireceğini, bu konuda mehil verilmesini istediğini, eşinin nafakaya ihtiyacının olmadığını, sonuç olarak kadının taleplerinin reddini istediğini, çünkü ortada bir sorunun olmadığını belirterek; boşanma talebinin reddi ile çocukların velâyetlerinin öncelikle tarafına verilmesine, mümkün değil ise kişisel ilişki tesisi ile tedbir nafakasının ve taşınmazlar üzerine konulan şerhlerin kaldırılmasını talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 25.09.2018 tarih ve 2017/747 Esas, 2018/743 Karar sayılı kararı ile; erkeğin sürekli kadın ve çocuklarına bağırdığı, kadına sık sık fiziksel şiddet uyuladığı, erkeğin yabancı uyruklu Aysultan isimli kadınla ilişkisinin bulunduğu, bu kadından çocuğunun olduğu, bir süre sakladığı, sonrasında Aysultan'ın kadını arayıp ilişkisini anlattığı, çocukları ile kadını tanıştırdığı, fotoğraf çektirdiği, kadının annesini arayıp hakaret ettiği, kadına ve çocuklara maddî desteğinin olmadığı, davacının çocukları ile birlikte yardımlarla geçinmeye çalıştığı, merdiven sildiği, erkeğin inşaat işlerinde taşeronluk yaptığı, ekonomik ve sosyal durum araştırmasında bayan arkadaşı ile yaşadığının ve asgari ücret aldığının belirtildiği, ancak mal varlığı ve ikinci ev açıp geçindirmesi göz önüne alındığında gelirinin asgari ücret olamayacağı anlaşılmakla erkeğin bu kusurlu davranışları nedeniyle tam kusurlu olduğu gerekçesiyle, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, tarafların ortak çocukları ..., Emrullah, Sümeyra ve İbrahim'in velâyetinin annelerine verilmesine, velâyeti annesine verilen ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, velâyeti anneye verilen ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 150,00 TL tedbir ve 250,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata, davacı kadının mal rejiminin tasfiyesine yönelik usulüne uygun açılmış bir davası bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde kadın vekili boşanma ve fer'îlerine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına, mal rejiminin tasfiyesine yönelik ret kararının bozulmasına karar verilmesini talep ederek mal rejimi tasfiyesi davası yönünden, erkek vekili ise kusur belirlemesi, davanın kabulü, tazminatlar, iştirak ve yoksulluk nafakaları, müvekkilinin aksi yöndeki beyan ve delillerine rağmen sadece davacının beyan ve delilleri esas alınmak sureti ile karar verilmesi yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 19.01.2021 tarih ve 2018/3214 Esas, 2021/102 Karar sayılı kararı ile dava dilekçesinin davalı erkeğe tebliğine ilişkin mazbatada, bilgi veren ve haber bırakılan komşunun isminin tespit edilmediği, bu haliyle yapılan tebligatın, usulsüz olduğu tahkikat ve sözlü yargılama duruşma günü bildiren davetiyelerin ise bila tebliğ iade edildiği, bu nedenle davalının 31.01.2018 tarihli dilekçesinin cevap dilekçesi olarak kabul edilmeyerek, davalı tarafın dilekçesinde tanıklarının bulunduğunu beyan etmesine rağmen, tanıklarının isimlerinin bildirilmesi için süre verilmeden, delilleri toplanmadan, tanıkları dinlenmeden yargılamaya devamla, karar verilerek davalının hukuki dinlenilme hakkı ihlal edildiği, İlk Derece Mahkemesince, davacının cevaba cevap dilekçesininde davalıya tebliğ edilmediği, davacının cevaba cevap dilekçesinin davalıya tebliği yapılarak dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasının tamamlanması, ön inceleme ve tahkikat aşamaları tamamlanarak gösterdikleri takdirde tarafların delilleri de toplanarak hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, bu işlem ve aşamalar tamamlanmadan eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan esasa yönelik inceleme yapılmaksızın taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, açıklandığı şekilde yargılama yapılıp belirtilen eksikliklerin giderilerek yeniden karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin sürekli kadın ve çocuklarına bağırdığı, kadına sık sık fiziksel şiddet uyguladığı, erkeğin yabancı uyruklu Aysultan isimli kadınla ilişkisinin bulunduğu ve bu kadından çocuğunun olduğu, bir süre sakladığı, sonrasında Aysultan'ın kadını arayıp ilişkisini anlattığı, çocukları ile kadını tanıştırdığı, fotoğraf çektirdiği, kadının annesini arayıp hakaret ettiği, kadına ve çocuklara maddî desteğinin olmadığı, kadının çocukları ile birlikte yardımlarla geçinmeye çalıştığı, merdiven sildiği, erkeğin inşaat işlerinde taşeronluk yaptığı, ekonomik ve sosyal durum araştırmasında bayan arkadaşı ile yaşadığının ve asgari ücret aldığının belirtildiği, ancak mal varlığı ve ikinci ev açıp geçindirmesi göz önüne alındığında gelirinin asgari ücret olamayacağı, nüfus kayıtlarından da davalının dava dışı Aysultan isimli kadından Asmina adında çocuğunun olduğu, kadının istememesine rağmen erkeğin kendi iki kardeşi ile yaşamaya zorladığı, erkeğin dinlenen tanıklarında belirtilen kadının hareketlerinin tepki niteliğinde olduğu ve bu tepki niteliğindeki hareketlerine erkeğin neden olduğundan kadının bu hareketlerinin, kadına kusur olarak yüklenmediği, erkeğin tam kusurlu davranışları nedeniyle taraflar arasındaki evlilik birliği temelinden sarsılıp çekilmez hale geldiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, tarafların ortak çocukları Emrullah, Sümeyra ve İbrahim'in velâyetinin anneye verilmesine, velâyeti annesine verilen ortak çocukların her ayın birinci ve üçüncü haftası Cumartesi saat 10.00 Pazar saat 18.00 arası, dini bayramların ikinci günleri aynı saatler arası, okulların yarı yıl tatilinin ilk haftası Pazar saat 10.00 takip eden pazar saat 18.00 arası ve her yıl 1 Temmuz saat 10.00 ile 15 Temmuz saat 18.00 arası babasının yanında kalması suretiyle kişisel ilişki kurulmasına, velâyeti davacıya verilen ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL tedbir nafakası ve aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, mal rejiminin tasfiyesine yönelik usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı, genel ifadelerle tescil veya alacak talep edildiği, verilen süreye rağmen açıklama sunulmadığı gerekçesiyle de davacının mal rejiminin tasfiyesine yönelik usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; boşanma ve fer'îlerine ilişkin kararın onanmasına, mal rejiminin tasfiyesine yönelik ret kararının bozulmasına karar verilmesini talep ederek mal rejimi tasfiyesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının kusur tespitinin ... tayin edilmemesi sebebiyle hukuka aykırı olduğunu, müvekkili aleyhine verilen haksız kararın kaldırılarak davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, iddiaların asılsız olduğunu belirterek; kusur belirlemesi, davanın kabulü, tazminat takdiri ve miktarı, iştirak ve yoksulluk nafakası takdiri ve miktarı yönlerinden istinaf yoluna başvurulmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince verilen ilk karara karşı karşı boşanma ve fer'îlerine ilişkin sadece erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğundan, kusur tespitinde esas alınan vakıalar, hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarı yönünden erkek lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, İlk Derece Mahkemesinin ilk kararı ile erkeğe kusur olarak yüklenen vakıalara ilaveten İlk Derece Mahkemesinin ikinci kararında erkeğe istememesine rağmen kadını kendi iki kardeşi ile yaşamaya zorlaması vakıasının usuli kazanılmış hak olması nedeniyle erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğe yüklenen diğer vakıaların ise sabit olduğu, kadının da erkeğe ve ailesine kaba davrandığı vakıasının sabit olduğu, erkeğin kadına yönelik diğer iddialarını ispat edemediği, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, boşanmaya yol açan olaylarda kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu, İlk Derece Mahkemesinin ilk kararında hüküm altına alınan nafaka ve tazminatlar davacı kadın tarafından istinaf edilmemesi nedeniyle, miktarlar yönünden davalı erkek yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu gerekçesiyle velâyeti anneye verilen ortak çocukların her biri yararına aylık 150,00 TL tedbir ve aylık 250,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakası ile yararına 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilerek, erkeğin kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden istinaf talebini kabulüne, erkeğin diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiş, davacı kadının istinaf incelemesine gelince de; İlk Derece Mahkemesince davacı vekiline mal rejimini tasviyesi kapsamında açıklamasını sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine dair ara karar oluşturulduğu ancak kesin sürenin hukuki sonuçlarının ihtar edilmediği, kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının davacı tarafa ihtar edilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken kadına verilen kesin süre ve ihtarat geçerli kabul edilerek yazılı şekilde davacının mal rejiminin tasfiyesine yönelik usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ... olmadığından kadının istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının 7 numaralı maddesinin kaldırılmasına, açıklanan hususlara riayet edilerek karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; ilk kararı istinaf ettiğinden erkek yönünden kusur belirlemesi ve miktarlar yönünden usuli kazanılmış hak oluşmayacağını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, kusursuz kadına, kadının husumetli olduğu erkeğin tanığının beyan ile kusur yüklenmesinin hatalı olduğunu, nafaka miktarları ile manevî tazminatın miktarının azaltılması ve kadının maddî tazminatının kaldırılmasının isabetli olmadığını belirterek; kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî tazminat, manevî tazminat, tedbir nafakası ile yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarların dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, usuli kazanılmış hakka uygun karar verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 ... maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle İlk Derece Mahkemesince davacı kadın yararına hükmedilen 50.000,00 TL maddî tazminat yönünden davalı erkeğin istinaf talebinin Bölge Adliye Mahkemesince reddine karar verildiğinin anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davacıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.