"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2711 E., 2023/700 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Edirne 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/98 E., 2020/254 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; 2010 yılında kadının tavırlarının değiştiğini, erkeğin kadının sadakatsizlik yaptığından şüphelendiğini, kadına sorduğunda kadının alay eder şekilde cevap verdiğini, hakaret eder şekilde konuştuğunu, kadının evde yemek yapmadığını, ortak çocuğu babasına karşı doldurduğunu, gizli gizli telefonla konuştuğunu, kiminle konuştuğunu sorunca "sen bana karışamazsın" dediğini, kardeşinin üzerine erkeğe haber vermeden ev aldığını, sorunca "sana hesap mı vereceğim" dediğini, erkek boşanalım dediğinde vurdu ve küfür etti diyerek polise şikayet etmekle tehdit ettiğini, kadının kazandığı parayı ev için harcamadığını, maddî açıdan sıkışıp kadından para isteyince kadının parayı borç olarak verdiğini belirttiğini, tarafların son 1 yıldır karı koca hayatının olmadığını, belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; kadını sürekli aldatmakla itham ettiğini, eve harçlık bırakmadığını, kadının bu nedenle 2009 yılında çalışmaya başladığını, daha sonra mobilya mağazasında çalışmaya başladığını, erkeğin kadının aldığı ücrete karışmamakla birlikte evin hiç bir giderini karşılamadığını, ortak çocuğun kendisinden olmadığını söylediğini, kadına bir gün "sen ne zaman bu evden gideceksin" diye sorduğunda ortak çocuğun karşı çıkmasıyla çocuğu dövdüğünü, kadına "yeter düş yakamdan, evlenip çoluk çocuğa karışmak istiyorum" dediğini, öldürmekle tehdit ettiğini, 2016 yılı Aralık ayında erkeğin gelip birlikte olmak istediğini, kadının da hatasını anladığını düşündüğünü, Nisan ayına kadar birlikte yemek yeyip aynı odada kaldıklarını acak erkeğin akrabasına barışmadıklarını, kadının herkese barıştıklarını söylediğini, kadına da "15 gün sonra senden boşanıyorum" dediğini, kadının tepki vermesi ile erkeğin "senden boşanıp yuva kuracağım" dediğini, tarafların 2016 yılı Nisan ayından beri bir araya gelmediklerini, konuşmadıklarını ve ayrı odalarda kaldıklarını, evlilik süresince kadının sürekli şiddet ve hakarete maruz kaldığını, erkeğin alkol aldığını, değişken ruh hali gösterdiğini belirterek karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına, 20.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevi tazminata, ortak konutun kadına tahsisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 2016 yılı Aralık ayı öncesindeki vakıaların af kapsamında kaldığını, bu tarihten sonra gerçekleşen olaylara göre kadının erkeğe hakaret ettiği, erkeğin ise kadına fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, yuva kuracağını söyleyerek duygusal şiddet uyguladığı, erkeğin ağır kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuk yararına yargılama sırasında ergin olduğundan velâyeti ve iştirak nafakası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk babası ile birlikte yaşadığından 28.03.2017 tarihine kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir nafakasına, asgari ücret seviyesinde geliri olan ve yoksulluktan kurtulamayacağı anlaşılan kadın yararına aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevi tazminata, ortak konutun dava süresince kadına tahsisine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının tam kusurlu olduğunu, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasının kaldırılması gerektiğini, kadının çalışıyor olduğunu, tarafların yargılama boyunca aynı evde olduğunu ve ortak konutun giderlerinin erkek tarafından karşılandığını, kadının sadakatsiz davranışlarının bulunduğunu, karı koca ilişkisinden kaçındığını, kadının kardeşine ev alınması için kredi çektiğini, bu kusurların kadına yüklenmesi gerektiğini, erkeğin kadına şiddet uyguladığını belirten ortak çocuğun anne tarafından yönlendirildiğini, bu nedenle beyanının hükme esas alınmaması gerektiğini, erkeğin kusurunun bulunmadığını, ortak konutun kadına tahsis edilmesinin hatalı olduğunu belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakaları ile ortak konutun kadına tahsis edilmesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, kadının kusurunun bulunmadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının ergin olmadan kaldırıldığını, hükmedilen tazminatların miktarlarının düşük olduğunu belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tazminatların ve tedbir nafakasının miktarı, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılması yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu tespit edildiği, kusur oranının doğru olduğu ancak taraflara yüklenen kusurların eksik olduğu, kadının yemek, çamaşır, ütü gibi ev işlerini yapmadığı, eve yeterince maddî katkı sağlamadığı, ortak evin maddî ihtiyaçları için erkeğe verdiği parayı borç olarak verip geri istediği, erkeğe "sen bana karışamazsın" diyerek konuştuğu, ortak çocuğu erkeğe karşı kışkırttığı, erkeğe hakaret ettiği, nereye gittiğini söylemediği, bu konuda erkeğin ona karışamayacağı yönünde konuştuğu, odasını ayırdığı; erkeğin ise kadına küfür ve hakaret ettiği, fiziksel şiddet uyguladığı, "evden gideceksin" diyerek konuştuğu, alkol aldığı, ortak çocuğa hakaret ettiği, psikolojik şiddet uyguladığı, eve yeterince maddî katkı sağlamadığı, kıskançlık yaptığı, çocuğun kendisinden olmadığı yönünde konuştuğu, kadını sadakatsizlikle suçladığı, başkalarının yanında da kadını sadakatsizlikle itham ettiği, mevcut kusur durumuna göre yine erkeğin ağır kadının ise az kusurlu olduğu, yargılama sürecinde tarafların evlilik birliğini yeniden tesis etme arzu ve iradesi olmaksızın aynı çatı altında yaşadıkları, kadının da çalıştığı, gelirinin bulunduğu, evin bir kısım masraflarının erkek tarafından karşılandığı anlaşıldığından kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru olmadığı, asgari ücret seviyesinde geliri bulunan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde ve miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevi tazminatların miktarının az olduğu gerekçesiyle tarafların kusur tespitine yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüyle tarafların kusur oranları değişmemekle birlikte gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden ilk karar gerekçesinin düzeltilmesine, erkeğin kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasına ilişkin istinaf talebinin kabulüne, kadının maddî tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin tamamen, manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüyle kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, kadının tedbir nafakası talebinin reddine, kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevi tazminata, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarına ek olarak kadının emekli olduğunu ve çalışmaya devam ettiğini, bu konuda yeterli araştırma yapılmadığını belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile ortak konutun kadına tahsis edilmesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak 500.000,00 TL maddî tazminat ile aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi yönünde ıslah talebinde bulunduklarını belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tazminatların miktarı, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılması, tedbir nafakasının reddi ve yoksulluk nafakasının miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl ve karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar ile bunların miktarları, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının sonlanma tarihi, kadının tedbir nafakası talebinin reddi, ortak konutun kadına tahsis edilmesi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle tahkikat aşamasının sona ermesinden sonra yoksulluk nafakası ve maddî tazminat yönünden ıslah yoluna başvurulamayacağının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.