Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5924 E. 2024/4126 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında kusur belirleme, maddi-manevi tazminat ve iştirak nafakası miktarına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi’nin, erkeğin düzenli çalışmaması, alkol kullanımı, eve geç gelmesi, eşini aşağılaması gibi davranışları ile kadının eşine hakaret etmesi eylemlerini değerlendirerek kusur oranını belirlemesi, maddi-manevi tazminata hükmetmesi ve çocuğun reşit olması nedeniyle nafakaya ilişkin karar vermemesi usul ve yasaya uygun bulunarak temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/451 E., 2023/738 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkından hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/535 E., 2019/883 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin öğrenim derecesini ve mesleğini bilmesine rağmen bu durum her zaman sorun yapıp eğitim durumu nedeniyle müvekkilini aşağıladığını, ortak kararlarda hiçbir zaman müvekkilinin fikrini almadığını, müvekkilinin eşyalarını poşete koyarak evden kovduğunu ve ağır hakaretlerde bulunduğunu, davalının tüm kazancını kendisi için harcayıp müvekkilinin babasından kalan mirasa da el koyduğunu, son iki yıldır tarafların aynı evde ayrı odalarda kaldıklarını, bundan sonra evlilik birliğini devam ettirmelerinin mümkün olmadığını iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ve müvekkili için 50.000,00 TL manevî tazminata hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın karşı dava dilekçesinde özetle ; davacının iddialarının hiçbirinin doğru olmadığını, evlilik birliğinin devamı sırasında davacının düzenli bir işinin olmadığını ve iş bulmak için çaba göstermediğini ve kendisine destek olmadığını özellikle son 2,5 yıldır davacının davranışlarının değiştiğini alkol kullanıp eve geç gelmeye başladığını ve kavga çıkarıp küfür edip eşyalara zarar verdiğini, iddia ederek; erkeğin davasının reddine karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinde sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini ve ortak çocuğun velâyet hakkının kendisine verilerek aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına artış oranı ile birlikte hükmedilmesini ve 30.000,00 TL maddî, 30.000TL manevi tazminata karar verilmesi talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda düzenli çalışmayarak ailenin ekonomik sorumluluğunu üstlenmeyen ve eşine hakaret içeren sözler söyleyen erkek ile birlikte ortak evin ve ailenin ekonomik sorunlarını üstlendiğini bahanede ederek eşine hakaret edip onu aşağılayan kadının eşit oranda kusurlu olduğu, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesiyle; her iki davanın kabulü ile; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine çocuk için aylık 300,00 TL tedbir ve 400,00 iştirak nafakasına, nafakanın ÜFE oranında arttırılmasına, erkeğin manevî, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle;kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü ve reddedilen manevî tazminat talebi yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, ikinci tanık listesindeki tanıkların dinlenemeyeceği, kabul edilen iştirak nafakası miktarının az olduğu ve delil olarak bildirdikleri banka kayıtlarının getirilmediği, eksik inceleme yapıldığını beyan ederek; kusur belirlemesi, iştirak nafakasının miktarı, reddedilen tazminat talepleri ve erkeğin davasının kabulü yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece erkek eşe "...düzenli çalışmayarak ailenin ekonomik sorumluluğunu üstlenmeme-hakaretli sözler söyleme" kadına ise "...hakaret edip aşağılama" maddî vakıalarının kusur olarak yüklendiği, tarafların eşit kusurlu olduğundan bahisle hüküm tesis edildiği, erkek eşin dilekçeler teatisi aşamasındaki dilekçesinde bir tane tanık ismi bildirdiği ve tanıklarının isim ve adreslerini de bildirecekleri ve bu konudaki haklarını saklı tutarak ön inceleme duruşmasından 2 gün önce tekrar tanık ismi bildirmesinin ikinci tanık listesi olduğundan bahsedilemeyeceği, mahkemece getirtilecek evrakların getirtildiği gerekli, inceleme ve araştırmaların yapıldığı kaldı ki tarafların son celsede ki beyanların da toplanmasını istedikleri delillerin kalmadığını beyan ettikleri, erkek eşe "Allah cezanı versin, ben artık yoruldum, bıktım, seni Allaha havale ediyorum" şeklindeki sözler hakaret kusuru olarak yüklenmiş ise de bu sözlerin hakaret niteliğinde olmayıp beddua niteliğinde olduğu, tarafların kabul edilen boşanmaya sebebiyet veren vakıaları arasında erkeğin son zamanlarda alkol kullanımını artırdığı ve eve geç gelmeye başladığı belirtilmiş ise de kusur oranı bölümünde eve geç gelme ve alkol kullanımından bahsedilmemiş, kusur oranı yukarıda açıklandığı şekilde belirlenmiş olduğu, tanık ... ve ... ile diğer bir kısım tanık beyanlarına göre kusur oranları belirlenirken erkeğin alkol kullanımının son zamanlarda artması ve buna bağlı olarak kavga ve huzursuzluk çıkarması ve eve geç gelmesinin "...çocuklarla olması gereken yeterlilikte ilgilenmemesi" ve tanık ...'ın beyanına göre"üniversite okudun da bir şey mi oldun"şeklinde söz sarfederek eşini aşağıladığı kusurunun da yüklenmesi gerektiği, gerçekleşen ve kabul edilen kusur durumuna göre evlilik birliğinin sona ermesinde; erkek eşin "düzenli çalışmayarak ailenin ekonomik sorumluluğunu yeterince üstlenmeme-eşine beddua etmesi-alkol kullanımını son zamanlarda artırarak bunun da etkisi ile kavga ve huzursuzluk çıkarma-çocuklarla olması gereken yeterlilikte ilgilenmeme-üniversite okudunda bir şey mi oldun şeklinde sözler sarfederek eşini aşağılama" kadının ise"...eşine hakaret edip aşağılama" kusurlarının gerçekleştiği; taraflar arasında evlilik birliğinin sona ermesinde erkek eşin ağır kadının az kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, ortak çocuğun boşanma ve velâyet kesinleşmeden önce istinaf başvurusundan sonra reşit olduğu, erkek eşin velayet ve kişisel ilişkiye yönelik istinaf itirazlarının konusuz kaldığı ve istinafa konu sair yönlerden kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile; tarafların kusur belirlemesine, kadının reddedilen tazminatlar ile iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurularının kabulü ile kadının az erkek eşin ise ağır kusurlu olduğu yönünde gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, 10.01.2005 doğumlu ... için ilk dava tarihi olan 19.07.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak reşit olduğu tarihe kadar devam etmek ve 21.02.2019 tarihli duruşmadaki ara karar ile belirlenen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrüre esas alınmamak üzere aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, velâyet, kişisel ilişki ve iştirak nafakası yönünden çocuk reşit olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, sair yönlere ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- davacı kadın vekilinin katılma talepli temyiz dilekçesinde özetle; İstinaf kanun yolu itirazları tekrar ederek, erkeğin ikinci tanık listesi verdiğini, mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ve iştirak nafakasının miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve çocuk lehine hükmedilen nafakaların miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 182 nci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.