"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/687 E., 2023/551 K.
...
...
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/888 E., 2022/98 K.
Taraflar arasındaki tanıma ve tenfiz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de; tanıma kararına ilişkin verilen kararların Yargıtayda duruşmalı olarak inceleneceğine ilişkin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinde hüküm bulunmadığından duruşma isteğinin reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Erding Almanya Mahkemesi tarafından verilen müteveffa ...'ın davalı ...'in babası olmadığına dair kesinleşmiş kararın tanınmasına, müteveffa ...'a ait nüfus kaydının bu karar doğrultusunda düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu edilen yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfiz şartlarını taşımadığını, müteveffa ...'ın ilk evliliğinin... ile olduğunu, evliliğin yaklaşık 20 yıl sürdüğünü, bu evlilik birliği içinde 14.10.1959 tarihinde Türkiye'de ... 'ın dünyaya geldiğini, müteveffa tarafından kızı olarak kabul edildiğini, baba kız arasındaki soybağının Türk hukukuna ve Türk yasalarına uygun bir şekilde kurulduğunu, müvekkilin müteveffanın biyolojik olarak kızı olmasa da yasal olarak kızı olduğunu ve müteveffa tarafından 50 yıl boyunca bu durumun açıkça kabul edildiğini ve benimsendiği belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Erding Mahkemesinin 18.08.2009 kesinleşme tarihli ilamı ile ...'nin babası olmadığına dair karar verildiği, ...'nın müteveffanın biyolojik kızı olmadığına ilişkin DNA testi de yapıldığı, testin dosyaya sunulduğu, davalının da ...'nin biyolojik babası olmadığını kabul ettiği, davanın tanıma ve tenfiz davası olduğu, tanıma ve tenfiz şartlarına bakıldığı, bu nedenle 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 54 üncü ve 58 inci maddeleri arasında belirtilen tanıma ve tenfiz şartlarının gerçekleştiği, davalının diğer itirazlarının bu davada değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, müteveffa ...'ın ...'in babası olmadığına ilişkin Erding Mahkemesinin 18.08.2009 kesinleşme tarihli ilamının 5718 sayılı Kanun'un 50 nci ile 55 inci maddeleri gereğince tanınmasına ve tenfizine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı ile müteveffa arasındaki soybağının Türk Hukukuna uygun şekilde kurulduğunu, müteveffanın biyolojik kızı olmadığını bildiği halde davalıyı kızı olarak benimsediğini, tanık dinletme taleplerinin ve tüm taleplerinin reddedildiğini, dava konusunun Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girdiğini, bu nedenle tanınması ve tenfizinin mümkün olmadığını, 5718 sayılı Kanun'un “Soybağının Kurulması” başlığını taşıyan 16 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca soybağının iptalinin, soybağını kuran hukuk uyarınca gerçekleştirilmesi gerektiğini, müteveffa ile müvekkili arasındaki soybağının, müvekkilinin doğum anındaki milli hukuku olan Türk Hukukuna uygun olarak kurulduğunu ve 14.01.1959 tarihinden günümüze kadar devam ettiğini, Alman Hukukuna göre tesis edilen soybağının reddine ilişkin yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizinin mümkün olmadığını, Türk Medeni Kanunu'nda yer alan hükümler ve koşullar gözetildiğinde soy bağının reddinin mümkün olmadığını, zira, 4721 sayılı Kanun'un 286 ncı ve 289 uncu uyarınca müteveffanın hak düşürücü süre olan bir yıl içinde soybağının reddi davasını açmadığını, soybağının iptali, Türk Medeni Kanunu'nun emredici hükümleri uyarınca mümkün olmadığından, davalının doğumundan sonra elli yıl boyunca herhangi bir babalık itirazında bulunmayan müteveffanın bu durumu bertaraf edebilmek amacıyla tam elli yıl sonra yabancı bir hukuka göre soybağının reddini talep ettiğini, davacılar bakımından da 4721 sayılı Kanun'un 291 inci maddesi uyarınca bu davanın açılmasının mümkün olmadığını, çünkü dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmüş olması gerektiğini, davanın aynı zamanda dürüstlük ve iyi niyet kurallarına da aykırı olduğunu, kamu düzenine ilişkin bu kararın tanınması ve tenfzinin mümkün olmadığını, yabancı mahkeme tarafından yapılan yargılamada davalının savunma haklarının ihlal edildiğini, kendisini vekil aracılığıyla temsil ettirmediğini, bilgilendirilmediğini, savunma hakkının ihlal edildiğini, yargılama sürecinde delillerinin incelenmediğini, mahkemenin değerlendirmelerine ilişkin herhangi bir gerekçe ortaya koymadığını, hukuki dinlenme hakkının ihlal edildiğini belirterek davanın kabulü yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın soybağının reddine ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınmasına ilişkin olduğu, 5718 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda tanınması istenen karar içeriğinde Türk kamu düzenine açıkça aykırılık teşkil edecek bir düzenleme bulunmadığı, davacı tarafından yabancı mahkeme kararının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı ve onanmış tercümesi, ilâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı ile onanmış tercümesi ve apostilin dosyaya eklendiği, yabancı mahkeme ilamında verilen kararın dayanağı DNA incelemesinin sonucu olup, bu incelemede numune veren davalının yargısal sürece dahil olduğunun açık olduğu, davalı vekili, Türk hukukuna göre soybağının reddi davası açılması için gereken hak düşürücü sürenin dolduğunu savunmuş ise de, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 2010/1E., 2012/1K. sayılı ve 10.02.2012 tarihli kararında da belirtildiği üzere tenfiz hâkiminin yabancı mahkeme ilamının maddî hukuk bakımından doğruluğunu inceleme ve değerlendirme yetkisinin olmadığı, esasa girme yasağı olarak adlandırılan revizyon yasağı ilkesi gereği tenfiz hakiminin ilamda mevcut olan bir gerekçeyi inceleyip değerlendirmesinin söz konusu olmadığı, davanın mahiyeti gereği tanık dinlenmemiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla; davanın kabulü yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; soybağının reddine ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 5718 sayılı Kanun'un 5 inci, 16 ncı, 50 nci, 54 üncü, 58 inci ve 59 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...
...