Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5994 E. 2023/4419 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası kapsamında, edinilmiş mal niteliğindeki taşınmazın tasfiyesinde, davacı erkeğin kişisel malının satış bedelinin kullanılıp kullanılmadığı, değer artış payı alacağının miktarı ve taşınmazın satış bedelinin davacı erkeğin borçlarına ödenip ödenmediği hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı erkeğin, tasfiye konusu taşınmazın edinilmesinde satış bedeli olarak kullandığı diğer taşınmazı karşılıksız olarak edindiğinin kanıtlanması ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler değerlendirilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2015/352 E., 2018/702 K.

KARAR : Kabul-Karar verilmesine yer olmadığına

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil ile değer artış payı alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne ve karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı ...'ın 1985 yılında evlendiklerini, tarafların Antalya 1. Aile Mahkemesinde anlaşmalı olarak boşanmaya karar verdiklerini, anlaşmalı boşanma protokolünde tarafların 20136 ada 3 parsel 5 nolu bağımsız bölümün % 50 oranında paylaştıklarını, fakat daha sonra tarafların anlaşarak boşanmaktan vazgeçtiklerini, taşınmazın müvekkilinin babasından kalan mallarla alındığını, tarafların barışmalarından sonra davalı ...'ın tekrar evi terk ederek gittiğini ve taşınmazı tapuda kendi adına olmasını fırsat bilerek mal kaçırmak için üst komşusu olan ...'a bedelsiz olarak eşinin rızasını almadan evlilik birliği içinde devrettiğini, dava dışı ...'ın da bu taşınmazı ...'ın amcasının eski eşi diğer davalı ...'a hiçbir bedel almadan ve kötü niyetli olarak devrettiğini, davalıların taşınmazı almalarının ekonomik olarak mümkün olmadığını ve bu taşınmazı hiç bakmadan gezmeden aldıklarını belirterek; tasfiye konusu 20136 ada 3 parsel 5 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile müvekkili adına ya da davalı ... adına tescilini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı erkek vekili 10.10.2012 tarihli ıslah dilekçesinde; tasfiye konusu taşınmazın müvekkilinin babasından kalan taşınmazın satışından elde edilen para ile satın alındığını, taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğunu ve müvekkilinin rızası dışında davalı ...'ın taşınmazı muvazaalı olarak devrettiğini belirterek; davanın tamamen ıslahı ile davanın konusunun katkı payı alacağı ve buna bağlı değer artışı payı olarak devam edilmesini, 20136 ada 3 parsel 5 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali davalı ... adına tescilini ve aile birliğine aidiyetini, taşınmazın edinilmesinde müvekkilinin katkı payı alacağı olan 69.500,00 TL'nin davalıdan alınarak müvekkile verilmesini, taşınmazın bedelinin tamamının

müvekkili tarafından ödenmesinden dolayı taşınmazın satın alınma tarihi olan 02.09.2004 tarihinden günümüze taşınmazın rayiç piyasa değerine göre Mahkemece tespit ettirilecek değerindeki artışın da davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız olduğunu, davacının müvekkilini karalamaya çalıştığını, taraflar arasında Antalya 5. Aile Mahkemesinde boşanma davası açıldığını ve duruşma gününün beklendiğini, taraflar evlenmeden önce davacının kendisini öğretmen olarak tanıttığını fakat evlendikten sonra davacının hiçbir iş yapmadığını ve babasının yanında çalıştığını öğrendiğini, davacının müvekkiline evlilik birliği içinde şiddet uyguladığını ve müvekkilinin bu duruma dayanamayarak Antalya'ya annesinin yanına geldiğini, davalının hiçbir zaman düzenli bir işi ve gelirinin olmadığını, Antalya'da iş yerleri açarak müvekkilinin adına yaptığını, müvekkilinin bu iş yerleri sebebiyle çok borçlandığını ve bu borçları ödemek için belirtilen taşınmazı değerinin çok altında bir fiyata satmak zorunda kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı kadın vekili ıslah dilekçesine karşı cevap dilekçesinde; davacının tasfiye konusu taşınmazın mallarını satarak elde ettiği gelirle aldığı iddiasının haksız olduğunu, davacının mallarını satarak borçlarını dahi ödeyemediğini, müvekkilinin taşınmazı davacının borçlarını ödeyebilmek için 60.000,00 TL'ye sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

3. Davalı ... cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 17.04.2013 tarih ve 2009/403 Esas ve 2013/367 Karar sayılı kararı ile, edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin birbirinden sadece alacak hakları söz konusu olduğu, alacak hakkı yerine ayni hak talep etmeleri mümkün olmadığından, davacının tapu iptali ve tescil davasının yerinde olmadığı, taraflar arasındaki evliliğin boşanma ile son bulduğundan aile konutundan ve konuta ilişkin tapunun iptali ile malik olan davalı eşe dönmesinden söz edilemeyeceği, bu konuda davacının hukuki bir yararının kalmadığı; taşınmazın evlilik birliği içerisinde alınması sebebiyle edinilmiş mal olduğu, tarafların gelirleri incelendiğinde gelirlerin eşit olduğu, tarafların 05.03.2006 yılında yapmış oldukları protokol incelendiğinde dava konusu taşınmaz hakkında tarafların karşılıklı iradeleriyle verilmiş ortak karar gereğince (%50-%50) ortak paylaşılacaktır hükmü yer aldığı, davacının katkısının daha fazla olduğunu ileri sürmesine rağmen yapılan protokolde iradesini yarı yarıya paylaşma şeklinde ifade edildiği, taşınmazın evlilik birliği içinde edinilmesi sebebiyle edinilmiş mal olduğu karinesinin, protokolde yer alan bu bu irade beyanı sebebiyle de çürütülemediği, bu sebeple davacının taşınmazın edinilmesine katkısının 1/2 oranında olduğu; 27.11.2012 tarihli bilirkişi raporlarına göre taşınmazın değerinin 225.000,00 TL olduğu, boşanma davasından kısa bir süre önceki devrin eşi ...'ın evlilik içinde edinilen mallarla ilgili talebi karşısında mal kaçırma olarak değerlendirildiği gerekçesiyle; davalılar ..., ... ile ...'a karşı açılan tapu iptali ve tescil davasının tamamen ıslah edilmesinden sonra ...'a karşı mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olarak yapılan ıslah istemine göre; davalılar ... ve ...'a yönelik açılan tapu iptali ve tescil davası hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı ... adına tescil isteminin reddine; davalı ...'a yönelik mal rejiminin tasfiyesinden doğan alacak davası yönünden 112.500,00 TL'nin davalı ...'dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili ve davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 23.01.2015 tarih ve 2014/26066 Esas, 2015/1503 Karar sayılı kararı ile, iddianın ileri sürülüş şekline göre davanın, değer artış payı alacağı istemine ilişkin olduğu, davacı vekilinin davacının babasından intikal eden kişisel mal niteliğindeki 21.07.2004 tarihinde satılan dava dışı 5462 ada 1 parsel 22 nolu bağımsız bölümün satışından elde edilen gelirle tasfiye konusu 20136 ada 3 parsel 5 nolu bağımsız bölümün satın alındığını ileri sürdüğü halde, bu hususun gereği gibi araştırılmadığı; Mahkemece davacıya babasından intikal ettiği iddia olunan taşınmazın davacının babasına ait tapu ile birlikte tapu tarihinden sonraki intikal tarihlerini de gösterir tüm tapu kayıtları bulunduğu yerden istenip dosya arasına konulması, bundan sonra söz konusu dava dışı taşınmazın satış tarihindeki sürüm değeri ile tasfiye konusu taşınmazın davalı ... tarafından 07.09.2004 alım tarihindeki sürüm değeri uzman bilirkişice saptanması gerektiği; davacının dava dışı taşınmazın satışından elde ettiği geliri başka bir yere harcadığı ileri sürülüp kanıtlanmadığına göre, tasfiye konusu taşınmazın alımında kullanıldığının kabulü gerektiği, bu yöndeki eksiklikler tamamlandıktan sonra davacının değer artış payı alacağı talebi hakkında karar verilmesi gerektiği; kabule göre de, davanın 46.500,00 TL dava değeri üzerinden harç yatırılarak açıldığı, davacı vekilinin 16.10.2012 tarihinde harcını yatırdığı dilekçe ile alacak miktarını 69.500,00 TL olarak ıslah ettiği, daha sonra Mahkemece 08.03.2013 tarihli celsede bilirkişi raporunda belirtilen hesaplamalara göre davanın müddeabihinin harçlandırılması ve buna göre hisbi harcın tamamlanması konusunda davacı vekiline süre verildiği ve davacı vekili tarafından bilirkişi raporunda belirtilen ve hüküm altına alınan 112.500,00 TLL üzerinden harcın tamamlandığı, aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurulabileceğinden, Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda davacı vekiline eksik harcı ikmal etmesi için süre verilerek eksik harcın tamamlattırılmış olmasının, usulüne uygun yapılmış bir ıslah olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu, Mahkemece ıslah edilen dava değerinin 69.500,00 TL olduğu dikkate alınması gerekirken, yazılı şekilde talepten fazlaya hükmedilmiş olmasının da doğru olmadığı belirtilerek davacı erkek vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan ayrı ayrı kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, bozma kararına göre davanın değer artış payı alacağı istemine ilişkin olduğu, Mahkememce bozma gerekçesine göre eksiklik tamamlanarak davacının değer artış payı alacağı istemi hakkında karar verildiği, davacının davalıya ait 20316 ada 3 parsel 5 nolu bağımsız bölümün edinilmesinde kişisel mal varlığından % 70,26 oranında katkısı karşılığı değer artış payına ilişkin alacak hakkı olduğu, bilirkişi tarafından bunun miktarının 122.955,00 TL olarak hesaplanmış ise de, bozma kararında belirtilen ikinci kez ıslah işlemi yapılamayacağına ilişkin usul kuralı ve taleple bağlılık ilkesi uyarınca karar verildiği gerekçesiyle değer artış payı alacağı davası yönünden taleple bağlılık ilkesi uyarınca 69.500,00 TL'nin davalı ...'dan alınarak davacıya verilmesine; davalılar ... ve ihbar olunan ...'a yönelik tapu tescil davası yönünden davanın ıslah işleminden sonra "değer artış payı alacağı" olarak nitelendirildiğinden, "tapu iptali ve tescil davası"'na ilişkin hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; davacının adına kayıtlı olup devredilen 5462 ada 1 parsel 22 nolu bağımsız bölümünün kişisel mal olmadığını, taşınmazın devredildiği tarihte taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğunu, tasfiye konusu taşınmazın değerinin fahiş belirlendiğini, taşınmazın konumu, nitelikleri vs. özelliklerinin üstünkörü incelendiğini, somut emsal araştırması yapılmadan değerin belirlendiğini, değer artış payı alacağının 122.855,00 TL tespit edildiğini, taleple bağlı kalınarak karar verildiğini, müvekkilinin taşınmazın neden satmak zorunda kaldığının göz ardı edildiğini, taşınmazın satışından elde edilen para ile davacının borçlarının ödendiğini, ortak çocukların ihtiyaçlarının karşılandığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tasfiye konusu taşınmazın edinilmesinde davacının kişisel malının satışından elde edilen paranın kullanılıp kullanılmadığı, değer artış payı alacağının miktarı, taşınmazın değeri, tasfiye konusu taşınmazın satışından elde edilen paranın davacının borçlarının ödenip ödenmediği ve bu hususun tasfiyede dikkate alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır. Dava, tapu iptal ve tescil ile değer artış payı alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle tasfiye konusu taşınmazın edinilmesinde satış parası olarak kullanılan dava dışı 5462 ada 1 parsel 22 nolu bağımsız bölüm her ne kadar 01.01.2002 tarihinden sonra davacı erkek adına tescil edildiğinden kanuni karine gereğince edinilmiş mal statüsünde ise de, tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davacının dava dışı taşınmazı karşılıksız edindiğinin ispatlandığı anlaşılmasına göre, usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.