"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/478 E., 2023/125 K.
KARAR : Karar verilmesine yer olmadığına
Taraflar arasındaki mal ortaklığı rejiminin tasfiyesi davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar Mustafa ve Lütfiye ekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin eşi ve davalıların babası ...ın 17.11.2006 tarihinde vefat ettiğini, müvekkili ile eşinin ...3. Noterliğinin 27.12.2002 tarih ve 41596 yevmiye nolu evrakı ile mal ortaklığı rejimini kabul ettiklerini, bu belge ile tarafların şahsi servetlerinin silindiğini ve ortak servet haline geldiğini, ölümle birlikte mal ortaklığı rejiminin sona erdiğini, iyi niyetli olarak ortaklık malların tasfiyesi için davalılara ihtar çekildiğini, bir kısım davalıların niza yolunu seçerek ...3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/48 Esas sayılı dosyasında malların bölüşülmesini talep ettiklerini belirterek; müvekkili ile muris eşi arasındaki mal ortaklığı rejiminin ölümle son bulması sebebiyle, muris adına kayıtlı malların kanun uyarınca tasfiyesiyle, 5022 parsel sayılı yazlık konut, 809 ada 1744 parsel 2 nolu bağımsız bölüm ile 1611 ada 534 parsel 22 nolu bağımsız bölümün müvekkilinin tasfiye payına mahsuben müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalılar ...ve...vekili cevap dilekçesinde; mal ortaklığı rejimi ile ilgili anlaşmaların alt soyun saklı paylarını ortadan kaldıracak şekilde yapılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalılar Mustafa ve ...vekili cevap dilekçesinde; murisin vefatı ile mal ortaklığı rejimi son bulduğundan açılan davayı kabul ettiklerini belirterek ortak malların tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 26.03.2009 tarih ve 2007/144 Esas, 2009/336 Karar sayılı kararı ile, davacının mal tasfiyesine ilişkin talebinin kesin hüküm sebebiyle reddine, davacının dava konusu taşınmazların miras hissesine karşılık tarafına özgülenmesine talebi yönünden Mahkemenin görevsizliğine, görevsizlik kararının kesinleşmesi halinde dosyanın talep halinde görevli ve yetkili ...Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar veilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılar...ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18.03.2010 tarih ve 2009/6186 Esas, 2010/1105 Karar sayılı kararı ile, talebin mal ortaklığı sözleşmesine dayalı tasfiye istemine ilişkin olduğu, ...3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 12.06.2008 tarih ve 2007/48 Esas, 2009/1022 Karar sayılı dava dosyasında, muris Orhan’ın terekesinin tespitine karar verildiği, hükmün 15.12.2008 tarihinde kesinleştiği, anılan bu hükmün terekeye ait malların tespitine ilişkin olup terekenin tasfiyesi yönünde bir karar verilmediği, önceki hüküm tespit niteliğinde olduğundan bu dava yönünden kesin hüküm oluşturmadığı, taraflarca mal ortaklığı rejimi benimsendiğine göre, Mahkemece mal ortaklığı sözleşmesi, 4722 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 202 nci maddesine göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek davacı vekili ile bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 30.12.2014 tarih ve 2010/706 Esas, 2014/1113 Karar sayılı kararı ile, davanın kısmen kabulüyle, tapuda tarafların murisi ...adına kayıtlı 1611 ada 534 parsel 22 nolı bağımsız bölümün tapusunun 1/2'sinin iptali ile davacı adına tapuya tesciline, kısa karar örneğinin suretinin 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 28 inci maddesi uyarınca ilgili tapu müdürlüğüne gönderilmesine, tarafların murisi ...adına Citibank ..... Şubesi'nde bulunan mevduat hesabındaki tutarın 1/2'sinin muris ...ile aralarında yapmış oldukları mal rejmi sözleşmesinin tasfiye payına yönelik olarak davacıya ait olduğuna, fazlaya ilişkin taleplerin reddine; davacının 809 ada 1744 parsel 2 bağımsız bölümün aile konutu olarak özgülenmesi talebinin reddine; davacının 1611 ada 534 parsel 22 bağımsız bölümün 1/2 payının, 5022 parsel sayılı taşınmazın, 809 ada 1744 parsel 2 bağımsız bölümün miras payından dolayı özgülenmesi talebi yönünden ise Mahkemenin görevsizliğine, talebe ilişkin olarak ...Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna, karar kesinleştiğinde taraflardan birinin iki hafta içerisinde müracaatı halinde dosyanın görevli ...Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair verilen karara karşı, süresi içinde davacı vekili ile davalılar...ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 04.04.2017 tarih ve 2015/11337 Esas, 2017/5037 Karar sayılı kararı ile, davacının, dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarından mal ortaklığı rejiminin tasfiyesi ile eşler arasında yapılan sözleşme hükümleri uyarınca üç adet taşınmazın davacıya verilmesini talep ettiği, davacının miras payından dolayı özgüleme talepleri olmadığı halde yazılı şekilde görevsizlik kararı vermesinin hatalı olduğu; eşlerin 01.01.2002 tarihinden itibaren bir yıllık süre içerisinde yapılmış bir mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin evlenme tarihinden itibaren geçerli olacağını kabul edebilecekleri, eşlerin geçmişe etkili olarak mal ortaklığı rejimini seçemeyecekleri, böyle bir seçim hükümsüz olup, kamu düzenine ilişkin bu yasal sınırlama sözleşme serbestisi kurallarına dayanılarak aşılamayacağı, edinilmiş mallara katılma rejimi dışındaki diğer mal rejimlerinin benimsenmesine ilişkin sonradan yapılan sözleşmelerin ancak ileriye etkili olarak geçerli olacağı ve yapıldığı tarihten sonraki dönem için sonuç doğuracağı; davacının mal ortaklığı sözleşmesine göre ortaklık mallarının tasfiye edilerek payına mahsuben muris adına kayıtlı 5022 parsel sayılı yazlık konut, 809 ada 1744 parsel 2 nolu bağımsız bölüm ile 1611 ada 534 parsel 22 nolu bağımsız bölüm yönünden ayın talep ettiği, Mahkemece muris adına kayıtlı mal varlıklarından sadece 1611 ada 534 parsel 22 nolu bağımsız bölüm ve Citibanktaki paranın ortaklık malı olduğunu kabul ederek bu malvarlıklarının yarısı yönünden davacıya ait olduğuna karar verildiği, eşler arasında sözleşme yapılmadan evvel ve mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen diğer taşınmazların tümünün mal ortaklığı rejimine dahil olmadığı sonucuna varıldığı; önceki bozma ilamında da belirtildiği üzere eşler arasındaki mal ortaklığı rejiminin yasal mevzuat ve noterde yapılan sözleşmeye göre tasfiyesi gerektiği; sözleşmenin 19 uncu maddesinde "ortaklık mallarına dahil olan birlikte yaşadığımız konutun ve ev eşyası birimizin ölümü halinde sağ kalan payına mahsuben bunların mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilecektir." hükmünün kararlaştırıldığı, eşlerin açık ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde birlikte yaşadıkları konutun ortaklık malı olduğunu ve bu taşınmaz yönünden ölüm halinde sağ eş tarafından tasfiye payına karşılık mülkiyetinin tamamının istenebileceği irade beyanında bulundukları, dosya kapsamından aile konutu olduğu ve eşlerin birlikte yaşadığı anlaşılan tasfiyeye konu 809 ada 1744 parsel 2 nolu bağımsız bölümün tarafların iradeleri dikkate alınarak ortaklık malı olduğunun kabulü gerekirken yazılı şekilde değerlendirme yapılmasının hatalı olduğu; Mahkemece, 809 ada 1744 parsel 2 nolu bağımsız bölüm ortaklık malı olduğu kabul edilerek öncelikle mal rejiminin sona erdiği tarihteki durumlarına göre 2 nolu mesken ve Citibanktaki paranın tasfiye tarihi (bozmadan sonra verilecek karara en yakın tarih) itibariyle evin sürüm (rayiç), paranın reel değerlerinin tespit edilerek, davacı sağ eşin bu değerler üzerinden tasfiye payı hesaplanıp, bu payın tasfiyeye konu 809 ada 1744 parsel 2 nolu bağımsız bölümün kural olarak mirasçılara kalan diğer 1/2 hisseyi karşılayıp karşılayamayacağı değerlendirilerek yasal mevzuat ve eşler arasında yapılan sözleşmenin 19 uncu maddesi gözetilerek sonucuna göre Citibanktaki para ve 809 ada 1744 parsel 2 nolu bağımsız bölüm yönünden bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek davacı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile hükmün bozulmasına; davalılar vekilinin tüm ve davacı vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, bozma sebebine göre davalılar vekilinin vekâlet ücreti ve yargılama masraflarına ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. Üçüncü Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 18.04.2019 tarih ve 2017/591 Esas, 2019/313 Karar sayılı kararı ile, davanın kısmen kabulü ile, tarafların murisi ...adına kayıtlı 1611 ada 534 parsel 22 nolu bağımsız bölümün tapusunun 1/2'sinin iptali ile davacı adına tapuya tesciline, kısa karar örneğinin suretinin 2004 sayılı Kanun'un 28 inci maddesi uyarınca ilgili tapu müdürlüğüne gönderilmesine; tarafların murisi ...adına kayıtlı 809 ada 1744 parsel 2 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacı adına davacı adına tapuya tesciline, kısa karar örneğinin suretinin 2004 sayılı Kanun'un 28 inci maddesi uyarınca ilgili tapu müdürlüğüne gönderilmesine; tarafların murisi ...adına Citybank ..... Şubesinde bulunan mevduat hesabında bulunan tutarın 274.915,25 TL'sinin davacı ile muris arasındaki geçerli olan mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı tasfiye alacağı ve davacının 809 ada 1744 parsel 2 nolu bağımsız bölüm sayılı taşınmazdan ve Citybank ..... Şubesindeki mevduat hesabındaki miras hissesine karşılık olmak üzere davacıya ödenmesine; davacının fazlaya ve diğer taşınmazlara ilişkin talebin reddine dair verilen karara karşı, süresi içinde davalılar...ve ...vekili, davalılar ... ve ... vekili ile katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 06.04.2021 tarih ve 2020/1144 Esas, 2021/3189 Karar sayılı kararı ile, davalılar...ve ...vekili ile davalılar ... ve ...vekilinin harç, yargılama gideri ve vekâlet ücretlerine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; davalılar ... ve ...'nın davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri ve yargılamanın ilk duruşmasında davayı kabul ettikleri sabit olup, haklarında harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilirken bu hususun gözetilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu; davalılar...ve ...yönünden ise, davanın mirasçılar arasında görüldüğü gözetilmeksizin harç, yargılama gideri ve vekâlet ücretinden davalıların miras payları oranında sorumlu tutulması gerekirken ortakve müteselsilen sorumlu tutulmasının doğru olmadığı, ayrıca davanın reddedilen (278.920,00 TL) miktarına göre 2019 yılında yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 22.685,20 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde davalılar lehine 15.583,50 TL vekâlet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğu; açıklanan şekilde harç, yargılama gideri, vekâlet ücretlerinde hata ve eksiklikler giderilip karar verilmesi gerektiği belirtilerek davalılar...ve ...vekilinin ve davalılar ... ve ...vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile hükmün harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden bozulmasına; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davalılar...ve ...vekilinin esasa yönelik temyiz itirazlarının reddine; davacı vekilinin süresinde yapılmayan katılma yoluyla temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
3. Mahkemece 03.06.2022 tarihli kesinleşme şerhi ile, hükmün harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti dışında kalanlar yönünden 30.03.2022 tarihinde kesinleştiği tasdik edilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dosya kapsamında yapılan masrafların bozma ilamı dikkate alınarak harçlara ilişkin olarak, davalılar ... ve ...'nın davayı ilk celsede kabul ettiklerinden yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacakları, yine bahsi geçen davalıların karar ve ilam harçlarına ilişkin olarak 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun (492 sayılı Kanun) 22 nci maddesi uyarınca sadece karar ve ilam harcının 1/3'ü oranında diğer davalılar ile birlikte sorumlu olacakları kalan bakiye kısımdan ise diğer davalılar ... ve...Balkan'ın sorumlu tutulması gerektiği; yapılan yargılama giderlerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 312 nci maddesi uyarınca davayı kabul eden davalılara yükletilemeyeceği gözetilerek kabul red oranında göre davalılar ...ve...aleyhine hükmedilen kısımdan geriye kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılması gerektiği; yine bozma ilamında belirtilen davalılar lehine hükmedilmesi gerektiği belirtilen 22.685,00 TL tek vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile müştereken ve müteselsilen davalılara ödenmesi gerektiği; son karar tarihi olan 18.04.2019 tarihinden sonra davalı ... tarafından yapılan 147,00 TL yargılama giderinin ve temyiz başvuru ve karar harçlarının esasa yönelik temyiz talepleri reddedildiğinden...üzerinde bırakılması gerektiği, davalılar ...ve ... tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve harçların davanın açılmasına sebebiyet vermediklerinden ve temyiz talepleri esastan kabul gördüğünden davacı üzerinde bırakılması gerektiği, davacı tarafça 18.04.2019 tarihinden sonra davacı tarafından yapılan temyiz ve karar düzeltme harçlarının davacının esasa yönelik temyiz talebi ve karar düzeltme talebi reddedildiğinden davacı üzerinde bırakılması gerektiği gerekçesiyle; Mahkemenin 18.04.2019 tarih ve 2017/591 Esas, 2019/313 Karar sayılı hükmünün (1) nolu maddesinin (a), (b), (c) ve (d) bentleri yönünden karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına; 13.028,45 TL (13,10 TL başvuru harcı, 15,60 TL bozma ilamı öncesi alınan maktu karar ve ilam harcı, bozma sonrası karşılanmış olan 12.999,75 TL peşin harç olmak üzere toplam 13.028,45-TL) harcın 4.342,82 TL'sinin tüm davalılardan miras payları oranında, bakiye 8.685,63 TL'sinin davalılar ...ve Gül Şefika'dan miras hisseleri oranında yarı yarıya alınarak davacıya ödenmesine; 7.891,20 TL ( bozma ilamından önce karşılanan 240,00 TL keşif harcı, 27,00 TL posta gideri, 5.319,60 TL bilirkişi ücreti ve talimat ücreti ve bozma sonrası karşılanana 204,60 TL posta gideri, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinden 6.178,40 TL'sinin davalılar ...ve Gül Şefika'dan miras hisseleri oranında yarı yarıya alınarak davacıya ödenmesine, bakiye kısmının davacı üzerinde bırakılmasına; Mahkemenin 18.04.2019 tarihli hükmünün (3) ve (4) nolu maddelerininde geçen hususların bozma konusu yapılmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına; davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden 22.685,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak müştereken ve müteselsilen davalılara ödenmesine; karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre belirlenen 40.712,54 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 13.015,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 27.697,19 TL harçtan 9.232,40 TL'sinin tüm davalılardan miras payları oranında, bakiye 18.464,79 TL'sinin davalılar ...ve Gül Şefika'dan miras hisseleri oranında yarı yarıya alınarak Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından 18.04.2019 tarihinden sonra yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına; davalı ... tarafından 18.04.2019 tarihinden sonra yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına; davalı ... tarafından 18.04.2019 tarihi sonrası yapılan 44,40 TL temyiz karar harcının davacıdan alınarak davalı ...'ya ödenmesine; davalı ... tarafından 18.04.2019 tarihinden sonra yapılan 218,50 TL temyiz yoluna başvurma harcı ve 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ...'ye ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ...ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar ...ve ... vekili temyiz dilekçesinde; sadece müvekkilleri aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden temyiz ettiklerini, Mahkemenin 18.04.2019 tarihli kararının (4) nolu maddesinde davacı yararına hükmedilen vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, son bozma ilamında müvekkillerinin davayı kabul ettiklerinden aleyhlerine yargılama giderleri ve vekâlet ücreti hükmedilirken bu hususun gözetilmemesinin hatalı olduğununu belirtilerek hükmün bozulduğunu, vekâlet ücreti yönünden de müvekkillerinin sorumlu olmayacağını belirterek hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmalık, bozma gereğinin tam olarak yerine getirip getirmediği ve davanın açılmasına sebebiyet vermeyen ve ilk celsede davayı kabul eden davalılar aleyhine vekâlet ücreti hükmedilip hükmedilemeyeceği ve usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, mal ortaklığı rejimine dayalı mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesi, 312 nci maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 6 ncı maddesi, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, bozma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye usuli müktesep hak veya usule ilişkin kazanılmış hak denir. Usuli müktesep hak, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan Mahkeme, bununla bağlıdır.
3. Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak), Dr....e ..., ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, No 351, 1974, s. 395 vd.).
4. Ayrıca, 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrasında, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir.
5. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; öncelikle, ne var ki, Mahkemece, bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, bozma ilamında açıkça davalılar ... ve ...'nın davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri ve yargılamanın ilk duruşmasında davayı kabul ettiklerinden haklarında harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilirken bu hususun gözetilmemesi gerektiği belirtilmesine rağmen, Mahkemece, bu husus göz ardı edilerek Mahkemenin 18.04.2019 tarihli kararında davalılar ... ve ...yönünden de verilen yargılama giderleri ve vekâlet ücretine ilişkin (3) ve (4) nolu bentler yönünden bozma konusu yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hatalı olmuştur. O halde, Mahkemece, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 06.04.2021 tarihli bozma ilamında belirtildiği şekilde davalılar ... ve ...yönünden ilk duruşmada davayı kabul ettikleri gözetilerek haklarında vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
6. Ayrıca, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 06.04.2021 tarihli kararında hükmün harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderleri yönünden bozulmasına karar verildiği, bozma kapsamı dışındaki davalılar...ve ...vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, davacı vekilinin süresinde yapılmayan katılma yoluyla temyiz dilekçesinin reddine karar verildiği, bozma kapsamı dışındaki talepler yönünden açıkça onama kararı bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, bozma ilamına uyulduğuna göre, infazda tereddüt oluşmaması ve bozma kapsamı dışında kalması yolu ile taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış haklar da gözetilerek davacının talepleri yönünden ayrı ayrı yeniden hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde sadece bozma kapsamındaki yönlerden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.