"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1087 E., 2023/1073 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sivas 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/265 E., 2023/218 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; evlilik süresince kadının rızası bulunmamasına rağmen erkeğin ailesiyle aynı evde yaşadıklarını, erkeğin ve ailesinin kadın üzerinde baskı kurup kadını hor gördüklerini, erkeğin psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, eve geç geldiğini, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını, erkeğin evliliğin başından beri hep soğuk ve mesafeli davrandığını, özellikle son zamanlarda kaba ve hoyrat davrandığını, kadının ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığını, kadının ailesi tarafından keyfi şekilde kapı dışarı edildiğini, darp edildiğini, köleymiş gibi davranıldığını, erkeğin babasının sürekli şekilde "senin artık bu evde yerin yok ailenin yanına git" dediğini, erkeğin de hakaretler ederek aynı sözleri söylediğini, kadının evden ayrılmak zorunda kaldığını, erkek ve ailesinin ortak çocukları kadına göstermediğini belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatıa karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, kadına bağımsız konut temin edemeyeceğini söylediğini ve kadının da kabul ettiğini, kadının annesinin evliliğe müdahale ile sorun yaşandığını, kadının her gün olan biteni annesine anlattığını, kadının da annesi ile birlikte hareket ederek erkeği yalnız bıraktığını, kadının halen yemek yapmayı bilmediğini, evde yemekleri erkeğin annesinin yaptığını, çocukların ihtiyaçları konusunda bir gayreti ya da kaygısının olmadığını, öfke kontrolü olmadığından çocuklara fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, ortak çocuk ...'in annesi hakkında karakola şikayetinin dahi bulunduğunu, kadının erkeği aşırı derecede kıskandığını, erkeğin ablasının hastalığı ile ilgilenmesini dahi kıskandığını, 2021 yılı Şubat ayında tarafların yaşadığı bir tartışma sonunda kadının annesinin kadını almak üzere kadının dayısını gönderdiğini ve dayısının kadını götürdüğünü, kadının kardeşi ...'in de erkeğe hakaret ve tehdit içeren mesaj attığını, araya büyüklerin girmesi ile kadının tekrar eve geldiğini, kadın eve geldikten sonra problemlerin bitmediğini, erkeğin babası ile arasını bozduğunu, bu nedenle erkeğin bir müddet ablasının evine gittiğini, kadının erkeğe "bundan sonra ablanla ya da eniştenle yatar kalkarsın" şeklinde mesaj gönderdiğini, bunun üzerine erkeğin çocukları alarak evden çıktığını, kadının da evden ayrıldığını, evden ayrıldıktan sonra ortak çocuk ... ile yaptığı telefon görüşmesinde erkeğin annesine hakaret ettiğini belirterek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, yasal faizi ile birlikte 100.000,00TL maddî ve 100.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına ilgisiz davrandığı, kendi kök ailesinin kadına kötü davranmasına, evliliğe müdahalesine engel olmayıp yine kendi kök ailesinin yönlendirmesiyle hareket ettiği, özellikle sorunların arttığı dönemde kadına onu sevmediği, kadın gibi görmediği şeklinde beyanlarda bulunduğu, kadına tartışma sırasında tehdit ve hakaret söylemlerinde bulunduğu, kadına sevgisini tam olarak göstermediği,kadını müşterek konutta istemediğini beyan edip "hangi yüzle duruyorsun" dediği, yine kadın tanığı ... ....'nın anlatımına göre yaklaşık 6 yıl önce bir kereye mahsus ve münferiden kadına müessir fiil uyguladığı, böylelikle kadına karşı duygusal, sözel, fiziksel ve psikolojik eylemlerinin bulunduğu; kadının ise aile mahremiyetini ve müşterek hayatın gizliliğini ihlal edecek kadar kendi annesine olan herşeyi anlattığı, annesinin evlilik birliğine müdahalesine zemin hazırlayıp bu yöndeki eylemlerine engel olmadığı, yine annesinin telkin ve yönlendirmeleriyle evlilik hayatını idame ettirdiği erkeğe ve kök ailesine hakaretlerde bulunduğu, ortak çocuklara da kızdığı veya sinirlendiği zaman hakaret ettiği, yaşadığı her sorunu kendi annesine ve dolayısıyla kök ailesine yansıttığı için erkeğin önceden işlettiği iş yerine akrabalarının gelerek kavga edip erkeğin bıçaklanmasına neden olduğu, hemen hemen her tartışmada müşterek konutu terk ettiği ve gitmek için hazır durumda bulunduğu, yine yaşanan her şeyi kendi ailesine aksettirmesi nedeniyle kardeşi ... .'nın erkeğe tehdit ve hakaret içerikli mesaj atacak kadar ortamın gerilmesine sebebiyet verdiği, kıskanç tavırlar sergilediği, çalıştığı dönemde kendi kazancını yine annesinin yönlendirmesiyle annesine gönderdiği ve ayrıca erkeğin markette çalıştığı zaman aralığında terfi alıp başka bir şehre taşınma durumu olmasına rağmen makul ve kabul edilebilir neden yokken bu duruma engel olduğu, ayrıca kürtaj yaptırma konusunu bile kendi annesiyle konuşup fikir teatisinde ve istişarede bulunduğu, böylelikle erkeğe karşı duygusal, sözel, sosyal, psikolojik ve dolaylı olarak fiziksel şiddet eylemlerinde bulunduğu, tarafların diğer kusurlarının ispatlanamadığını, tarafların eşit kusurlu olduğunu, ortak çocuk ...'in beyanı ve diğer tanık anlatımları, üstün yarar değerlendirilerek velâyetinin babaya verilmesi gerektiği, diğer çocuk ...'ın velâyetinin anneye verilmesi gerektiği, kadının çalışmaya başlaması ve erkeğin de işsiz hale dönmesi nedeniyle kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle asıl ve karşı davaların kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuk ...'in velâyetinin babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ...'ın velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ... yararına ara karar ile hükmedilen 300,00 TL tedbir nafakasının ara kararla ara karar tarihinden itibaren kaldırılmasına ve iştirak nafakası talebinin reddine, ortak çocuk ... yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına ara karar ile hükmedilen 600,00 TL tedbir nafakasının ara karar ile ara karar tarihinden itibaren kaldırılmasına, yoksulluk nafakası talebinin reddine, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; eşit kusur tespitinin yerinde olmadığını, erkeğin ağır kusurlu olduğunu, lehe tazminata hükmedilmesi gerektiğini, kadının asgari ücret seviyesindeki gelirinin onu yoksulluktan kurtarmayacağını, bu nedenle tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin kabulü gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; dinlenen tanık beyanların ile kadının kusurunun ispatlandığını, kadının tanıklarının beyanlarının duyum üzerine olduğunu, kadının davasının reddi gerektiğini, erkeğin kusurunun bulunmadığını, lehe tazminatlara hükmedilmesi gerektiğini, ortak çocuk ... velâyetinin de babaya verilmesi ve ... yararına hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılması gerektiğini belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk ...'ın velâyeti ve ... yararına hükmedilen iştirak nafakası, reddedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kusur derecesinin yerinde olduğu fakat kusurlu vakıa belirlenmesinde hata edildiği, dosya kapsamına göre erkeğin ailesinin evliliğe sürekli ve aşırı müdahalesine ve kadına aşağılayıcı sözler söylemesine sessiz kaldığı, kadına karşı ilgisiz davrandığı kadına hakaret ettiği, kadının müşterek konutta yaşamasını istemeyerek "hangi yüzle duruyorsun "diye söz söylediği; kadının ise çocuklara ve erkeğe hakaret ettiği, annesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığı, mahremiyeti ihlal edecek şekilde müşterek konutta olan olayları annesine anlattığı,erkeğin annesi hakkında hakaret içerikli sözler söylediği, erkeğe "bundan sonra ablanla yatarsın ,eniştenle yatarsın "diyerek söz söylediği, aşırı kıskanç davrandığı, mevcut kusur durumuna göre tarafların yine eşit kusurlu olduğu, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasının doğru olmadığı, velâyete ilişkin hüküm yerinde ise de çocukların birbirlerini görecek şekilde kişisel ilişki düzenlemesi yapılmamasının hatalı olduğu gerekçesiyle erkeğin kusur belirlemesi, kadının ise kusur belirlemesi ve tedbir nafakasına yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, kararın gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, velâyetleri anne ve babaya verilen ortak çocukların birbirlerini de görebilecek şekilde çapraz kişisel ilişki kurulmasına, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; tedbir nafakası haricindeki istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ile tazminat talepleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının haksız olduğunu belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk ...'ın velâyeti ve ... yararın hükmedilen iştirak nafakası, reddedilen tazminatlar, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, asıl davanın kabulü ile kadın yararına tedbir nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tarafların tazminat talepleri ile kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, ortak çocuk ...'ın velâyetinin anneye verilmesi kararının dosya kapsamına ve ortak çocukların üstün yararına uygun olup olmadığı, ortak çocuk ... yararına hükmedilen iştirak nafakası, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi,174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalanı temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Somut uyuşmazlıkta, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olarak kabul edilmiş ise de, tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarının yanında erkeğin evlilik süresince bağımsız konut temin etmemesinin yaşanan sorunların ana kaynağını oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu halde, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı kusur belirlemesi ve değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3.Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. Kadın yararına tazminata hükmedilme koşulları oluşmuştur. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları da dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4.Velâyet, kamu düzenine ilişkin olup kendiliğinden araştırma ilkesi geçerlidir. Bu sebeple hâkim çocuğun üstün yararını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetmek zorundadır. Velâyet düzenlenirken analık babalık duygularından önce çocuğun geleceği, ihtiyaçları, bedensel, zihinsel, ruhsal ve ahlaki gelişimi öncelikle dikkate alınmalıdır. Somut olayda, Mahkemece ortak çocuklardan ...'ın velâyeti anneye, ...'in velâyeti ise babaya verilmiştir. Her ne kadar, velâyet konusunda uzman raporu alınmış ise de, raporun görüş kısmının yeterli olmadığı anlaşılmakla, ortak çocukların beyanları, yaşam koşulları, eğitim, sağlık, sosyal gelişimleri de değerlendirilmek suretiyle pedagog, psikolog ve sosyal çalışmacıdan oluşan üç kişilik heyetten sosyal inceleme raporu alınması ve sonrasında bütün delillerin birlikte değerlendirilerek ve de kardeşlik duygularının gelişmesi için kardeşlerin birbirlerinden ayrılmaması ilkesi de dikkate alınarak ortak çocukların velâyetlerinin kime verileceği konusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadının reddedilen tazminat talepleri ve velâyet düzenlemesi yönünden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere taraf vekillerinin diğer temyiz tirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere adesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.