"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/310 E., 2023/170 K.
DAVA TARİHİ : 02.01.2014
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı adına evlilik birliği içinde müvekkilinin katkısı ile 36892 ada 8 parsel 16 nolu bağımsız bölümün satın alındığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taşınmazın kaydının iptali ile % 50 oranında müvekkili adına tescilini, mümkün olmaması halinde hesaplanacak alacağın şimdilik 1.000,00 TL'sinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili 27.02.2023 tarihli dilekçesinde; talep miktarını artırarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 486.185,00 TL katılma alacağının faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kişisel malı niteliğindeki taşınmazını 2008 yılında 55.000,00 TL'ye sattığını, bu bedel karşılığında inşaat hâlindeki bir yapıdan iki daire alınması yönünde anlaşma yaptıklarını, ancak müteahhit tarafından dolandırıldıklarını, nihayet 28.000,00 TL nakit ve 47.000,00 TL kambiyo senediyle ödenme yapmak üzere toplamda 75.000,00 TL’nin iadesi konusunda inşaat sahibiyle anlaştıklarını, 28.000,00 TL nakit bedelin müvekkili tarafından tasfiye konusu taşınmazın alımında kullanıldığını, tasfiye konusu taşınmazın 50.000,00 TL peşin 35.000,00 TL taksitli olmak üzere 85.000,00 TL'ye alındığını, 47.000,00 TL değerindeki senetlerin de davacıda kaldığını, davacının bu bedelleri icra yoluyla tahsil ettiğini, davacı tarafından tahsil edilen bu senetler gözetildiğinde davacının müvekkilinden katılma alacağı bulunmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı erkek vekili 01.03.2023 tarihli dilekçesinde; davacının 23.02.2023 tarihli ıslah dilekçesindeki talep miktarı yönünden on yıllık zamanaşımın dolduğunu, davanın kısmi dava olduğunu belirterek, ıslaha ve faiz istemine karşı zamanaşımı def'inde bulunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 22.01.2015 tarih ve 2014/5 Esas, 2015/14386 Karar sayılı kararı ile, tarafların boşanma davasının açılmasından hemen önce davalının kişisel malı niteliğindeki dairenin satılmasından elde edilen paranın iki ayrı daire almak için bir müteahhide ödendiği, dolandırıldıklarının anlaşılması üzerine müteahhidin taraflara 75.000,00 TL ödemesi konusunda anlaştıkları ve 28.000,00 TL nakit paranın 75.000,00 TL'den mahsup edilmek üzere nakten davalıya verildiği, geri kalan 47.000,00 TL için de davacıya senet verildiğini ve davacı tarafından bu paranın tahsil edildiği, tarafların daha mal rejimi sona ermeden aralarındaki edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi konusunda anlaşmış ve bu şekilde tasfiyeyi gerçekleştirmiş oldukları gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 15.12.2016 tarih ve 2015/8701 Esas, 2016/16995 Karar sayılı kararı ile, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 2000 yılında satın alınarak davalı eş adına tescil edilen dava dışı meskenin satışından elde edilen 55.000,00 TL ile yine dava dışı iki adet meskenin satın alınmak istenildiği ancak satıcı ile anlaşılamaması üzerine verilen bedelin 75.000,00 TL olarak iadesi hususunda anlaşıldığı, bu miktarın 28.000,00 TL'sinin davalı eşe elden verildiği, kalanın davacı eşin payına düştüğü, tasfiye konusu taşınmazın alımında davalı eşe düşen 28.000,00 TL olan kişisel mal niteliğindeki paranın da kullanıldığı; buna göre Mahkemece tasfiye konusu taşınmazın satın alım tarihindeki sürüm değeri konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla belirlendikten sonra, bu miktarın kişisel ve edinilmiş mallarla karşılanan miktarları oranlanarak, bulunacak bu oranların tasfiye tarihi olan sonra verilecek karar tarihindeki sürüm değeri yine konusunda uzman bilirkişi tarafından belirlendikten sonra, bu miktarla çarpılıp davalının kişisel malı çıktıktan sonra kalan miktarın edinilmiş mal olduğunun kabulü ile davacı eşin artık değere katılma alacak miktarının belirlenerek hüküm kurulması gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin 24.05.2017 tarih ve 2017/161 Esas, 2017/901 Karar sayılı kararı ile, bozma kararında belirtilen hususların dosya içeriğine uygun düşmediği ve Mahkemece daha önce verilen kararın dosya kapsamına uygun karar olduğu gerekçesiyle; direnme karar verilmiştir.
C. Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. Mahkemenin direnme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan incelemede, Daire kararının yerinde olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.02.2022 tarih ve 2019/8-301 Esas, 2022/79 Karar sayılı kararı ile, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 16.11.2000 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilen dava dışı taşınmazın 16.11.2006 tarihinde satışından elde edilen 55.000,00 TL para ile, tarafların iki konut satın almak istedikleri, bu amaçla elde edilen bedelin inşaat sahibine ödendiği, ancak inşaat sahibiyle yaşanılan sorun üzerine ödenen bedelin 75.000,00 TL olarak iadesi hususunda anlaşmaya vardıkları, eşler iade alınan bu miktarı, evlilik birliği devam ederken kendi serbest iradeleriyle 28.000,00 TL nakit bedelin erkek eşe, kalan 47.000,00 TL değerindeki kambiyo senetlerinin ise kadın eşe verilmesi şeklinde paylaştıkları, hâl böyle olunca, eşlerin birlik devam ederken serbest iradeleriyle gerçekleştirdikleri bu paylaşımla, her bir payın o eşin kişisel mal grubuna terk edildiğinin kabul edildiği, hayatın olağan akışına göre bunun aksini iddia eden eşin iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğu; dosya kapsamı itibariyle, davalı erkek eşin kişisel malı niteliğindeki 28.000,00 TL'yi tasfiye konusu taşınmazın alımında kullandığının anlaşıldığı, tasfiye konusu taşınmazın satın alınma tarihindeki değerinin, kişisel ve edinilmiş mallarla karşılanma oranı tespit edilerek, Özel Dairenin bozma ilamında gösterilen ilke ve esaslar doğrultusunda işin esasına yönelik bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu ve önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek; davacının temyiz itirazının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Mahkemece uygun görülen 03.02.2023 tarihli hesap bilirkişisi raporunda, tanık beyanlarına göre tasfiyeye konu taşınmazın 85.000,00.TL'ye satın alındığı, müteahhitten alına 28.000,00 TL'nin nakit olarak kullanılarak tasfiye konusu taşınmazın alımında kullanıldığı, davalının akrabalarından borç alarak peşin olarak verilen 50.000,00,00 TL parayı tamamladığı, davacının da taşınmazın 85.000,00 TL alındığı yönünde itirazının olmadığı; davacının 23.02.2023 tarihinde yapmış olduğu ıslah ile de bilirkişinin 85.000,00 TL üzerinden yaptığı hesaplamayı esas alarak talebini 486.185,00 TL'ye yükselterek taşınmazın 85.000,00 TL'ye edinildiğini kabul ettiği, her ne kadar gayrimenkul değerlendirme uzmanı tarafından edinim tarihindeki değerin 213.714,00.TL olduğu tespit edilmiş ise 85.000,00 TL'ye edinildiğinin kabulü ile yapılan hesaplama neticesinde davacı kadının 486.185,00 TL artık değere katılma alacağının olduğu; eldeki davanın kısmi dava değil, belirsiz alacak davası olduğu, boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 2 yıl sonra eldeki davanın açıldığı, 10 yıllık zamanaşımı süresini kestiği ve zamanaşımı def’inin reddi gerektiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile 486.185,00 TL alacağın 1.000,00 TL'sinin dava tarihinden itibaren, kalan 485.185,00 TL'sinin ise ıslah tarihi olan 23.02.2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığını, davanın kısmi dava olduğunu, ıslah ile artırılan miktara zamanaşımının dolduğunu, 23.02.2023 tarihli dilekçe ile davacının katılma alacağını ıslah ettiğini, alacağın fahiş hesaplandığını, taşınmazın değerinin yüksek belirlendiğini, bilirkişinin edinme değerini de fahiş belirlediğini, taşınmazın bir üst katında bulunan başka bir taşınmazın Haziran/2022 de 900.000,00 TL'ye satıldığını, taşınmazın peşinat dışı 35.000,00 TL edinme bedeli için senetler düzenlendiğini, senet borçlarının da müvekkilinin akrabalarından aldığı borçlarla ödediğini, boşanma dava tarihinden sonra ödenen borçların dikkate alınmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın niteliği, zamanaşımının dolup dolmadığı, kişisel mal savunması ve ispatı, usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ıncı maddesi, 33 üncü maddesi, 107 nci maddesi, 109 uncu maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'un (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı ve devamı maddeleri; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı, özellikle davanın terditli olarak açıldığı, asıl talep olan iptal tescil talebi yönünden karar verilmeden terditli talep olan alacak yönünden karar verilemeyeceği, 6100 sayılı Kanun'un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrasının dava açıldıktan sonra iptal edilmiş olduğu, davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu, katılma alacağına karar tarihinden itibaren faiz hükmedilmesinin hatalı olmasına rağmen faiz yönünden kararın temyiz edilmemiş olduğu anlaşılmakla; davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.