"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/769 E., 2023/1194 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ordu 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/698 E., 2022/401 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün istinaf konusu edilmeyerek kesinleşen kısımlar haricinde kaldırılarak yeniden karar verilmesi için İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma kararı kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı erkeğin alkol kullandığını, kadına şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiğini, sadakatsiz olduğunu belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, 1.000,00 TL iştirak, 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, faizi ile 250.000,00 TL manevî tazminatın davacı karşı davalı erkekten alınarak kadına verilmesine, ziynetlerin aynen olmadığı takdirde bedelinin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesi ile 4721 sayılı Kanun`un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında faizi ile 150.000,00 TL maddî tazminat talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 26.03.2019 tarih ve 2017/845 Esas 2019/243 Karar sayılı kararı ile, davacı-karşı davalı erkeğin ve hatta kadının tanıklarının beyanları içeriğine göre tarafların uzun süredir fiilen ayrı yaşadıkları ve daha önce red ile sonuçlanan dava dosyasının kesinleştiği tarih olan 09.04.2014 tarihinden sonra eldeki davanın açıldığı tarih olan 09.10.2017 tarihine kadar bir araya gelmedikleri ve yasanın aradığı üç yıllık sürenin dava tarihi itibariyle dolmuş olduğu, davacı-karşı davalı erkeğin evlilik birliğinin devamı sırasında ... isimli dava dışı bir kadınla birlikte yaşadığı ve bu kişiden çocuk sahibi olduğu, bu haliyle davacı-karşı davalı erkeğin sadakat yükümlülüğü ihlal ettiği ve tanık anlatımlarına göre evlilik birliğinin giderlerine katılmaktan da kaçındığı, sabit görülen bu olgular itibariyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğu ve bu duruma karşı davacı-karşı davalı erkeğin kusurlu davranışları sonucunda gelindiği, davacı-karşı davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin son fıkrası, karşı davanın 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasının davacı-karşı davalı erkekten alınarak davalı-karşı davacı kadına verilmesine, ev hanımı olduğu anlaşılan ve sabit bir gelirinin bulunmadığı görülen kadın bakımından "yoksulluk" koşulunun oluştuğu gerekçesi ile 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının davacı-karşı davalı erkekten alınarak davalı karşı davacı kadına verilmesine, davacı-karşı davalı erkeğin sabit görülen sadakat yükümlülüğüne aykırı tutumu nazara alınarak davalı-karşı davacı kadının manevî yönden kişilik hakkının zedelenmiş olduğu gerekçesi ile 50.000,00 TL. manevî tazminatın kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalı erkekten alınarak davalı-karşı davacı kadına verilmesine, ispatlanamayan ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili; kusur belirlemesi, manevî tazminatın miktarı, nafaka miktarları, ziynet alacağı davasının reddi ve vekâlet ücreti yönünden, davacı-karşı davalı erkek vekili; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, nafakalar, manevî tazminat ve vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 21.10.2020 tarih ve 2019/2462 Esas 2020/2442 Karar sayılı kararı ile, İlk Derece Mahkemesince ziynet eşyalarının varlığı bilirkişi raporuna esas ve bu anlamda hüküm kurmaya elverişli olabilecek şekilde kanıtlanamadığı, ziynetlerin tespitine ilişkin olarak dayanılan fotoğraf delilinin süresinde sunulmadığı, tanık tarafından bahsedilen ziynetler hususunda tarif yolu ile rapor aldırılamayacağı gerekçesi ile ziynet davasının reddine karar verilmiş ise de davacı tarafın ziynet talebi ile tanık beyanlarının uyumlu olduğu en azından karşı davacının ziynet talebinin belirlenmesi açısından karşı davacı ve tanık beyanları değerlendirilerek bilirkişi raporunun aldırılması gerektiği, bilirkişi raporu alındıktan sonra ziynet talebinin değerlendirilmesi gerektiği, ancak davalı-karşı davacı ve tanık beyanları dikkate alınarak ziynet eşyaları miktarına yönelik rapor alınmadan karar verildiği gerekçesi ile tarafların istinaf isteminin kabulü ile kararın istinaf konusu edilmeyerek kesinleşen kısımlar haricinde kaldırılmasına, dosyanın gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılması ve kaldırılmasına karar verilen tüm yönlerle ilgili yeniden karar verilmesi için mahkemesine gönderilmesine, şimdilik diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların daha önce reddine karar verilen boşanma davasından sonra fiilen bir araya gelmedikleri, davacı-karşı davalı erkeğin başka bir kadına birliktelik yaşadığı, bu birliktelikten iki çocuğunun olduğu, tarafların evlilik birliğinin davacı erkeğin tam kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığı, tarafların 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına ilişkin Ordu Aile Mahkemesinin 2017/845 Esas 2019/243 Karar sayılı kararı istinaf incelemesi neticesinde kesinleşmiş olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ilişkin karar istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, karşı dava yönünden tarafların boşanmalarına ilişkin karar kesinleşmiş olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasının davacı-karşı davalı erkekten alınarak davalı-karşı davacı kadına verilmesine, davalı-karşı davacı kadın için hükmedilen 1.000,00 TL tedbir nafakasının hüküm tarihi itibariyle aylık 1.500,00 TL'ye yükseltilmesine, davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine, belirlenen nafakanın kararın kesinleşmesi ile birlikte aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakası olarak devamına, 50.000,00 TL manevî tazminatın boşanma kararının kesinleştiği tarihten işleyen yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak, davalı-karşı davacıya verilmesine, birleşen davanın kısmen kabulüne, 50.000,00 TL maddî tazminatın boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, ziynet alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili; kusur belirlemesi, velâyet, tazminatlar ve nafakalar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı -arşı davacı kadın vekili; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesince davalı erkeğe "başka bir kadınla birliktelik yaşadığı, bu kadından iki çocuğu olduğu" şeklinde kusur yüklenmiş ise de taraflar arasında daha önce görülen Ordu Aile Mahkemesinin 2012/163 Esas 2014/31 Karar sayılı dosyasında kocaya sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlar sergilediği, eşine ve ailesine hakaretlerde bulunduğu, birlik görevlerini yerine getirmemek amacıyla ortak konuttan ayrıldığı, eşinin ve çocuklarının ihtiyaçları ile ilgilenmediği şeklinde kusurlar yüklendiği anlaşıldığından bu kusurlu davranışların da kocaya yüklenmesi gerektiği bu kusurlu davranışlar sebebiyle boşanmanın meydana gelmesindeki olaylarda erkeğin yine de tam kusurlu olduğu, maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile davacı karşı davalı erkeğin tüm, davalı karşı davacı kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine, kesinleşen ve istinaf konusu edilmekle birlikte reddedilen konularla ilgili yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı karşı davacı kadının istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, kararın kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin yukarıda belirtildiği şekilde düzeltilmesine, kararın bunlara ilişkin fıkralarının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile 150.000,00 TL manevî, 150.000,00 TL maddî tazminatın davacı-karşı davalı erkekten alınarak davalı-karşı davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili; kusur belirlemesi, velâyet, tazminatlar ve nafakalar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı kadın vekili katılma yoluyla; manevî tazminat ve nafaka miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kusurun ağırlığının kimde olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ve yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin doğru olup olmadığı, nafakalar ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu`nun 50 ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle ortak çocuk Zümra Naz`ın 01.03.2006 doğumlu olup inceleme sırasında ergin olduğunun anlaşılmasına göre davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın yararına hükmolunan manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı-karşı davacı kadın lehine hükmedilen manevî tazminatın miktarı yönlerinden BOZULMASINA,
2.Davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'ye geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.