Logo

2. Hukuk Dairesi2023/608 E. 2023/4344 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Fiili ayrılığa dayalı boşanma davasında, tarafların kusur durumu, kadının maddi tazminat hakkı ve yargılama giderlerinin paylaşımı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dayandıkları belgeler ve uygulanması gereken hukuk kuralları değerlendirilerek, davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemesi nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1016 E., 2022/1656 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 10. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/32 E., 2022/265 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı kadının istinaf başvurusunun kabulüyle kararın kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması için İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kesinleşen yönlerden karar verilmesine yer olmadığına, boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2003 yılında evlendiklerini, aralarındaki geçimsizlik nedeniyle ... 3. Aile Mahkemesinin 2011/1176 Esas, 2014/50 Karar sayılı kararı ile açılan boşanma davasının reddedildiğini, ret kararının 05.02.2015 tarihinde kesinleştiğini, o tarihten sonra tarafların evlilik birliğini yeniden tesis amacıyla bir araya gelmediklerini, 3 yıllık fiili ayrılık süresinin dolduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; reddedilen ve kesinleşen boşanma davasından sonra ortak çocuğu ile birlikte İstanbul'da yaşadığını, davacı erkek ile bir daha bir araya gelmediklerini, çocuğunun anne yanında mutlu olduğunu, çocuğunun bazı rahatsızlıkları bulunduğunu, bu rahatsızlıkları ile de annenin yakından ilgilendiğini, daha önce ... 2. Aile Mahkemesinin 2015/178 Esas sayılı dosyası ile açılan velâyet davasında da gerekli araştırmalar yapılarak ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakıldığını, evlilik birliği temelinden sarsıldığından tarafların boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakılmasını, ortak çocuk yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 11.12.2018 tarih ve 2018/267 Esas, 2018/1159 Karar sayılı kararı ile; ... 3. Aile Mahkemesinin 2011/1776 Esas, 2014/50 Karar sayılı kararı ile taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasının tarafların birbirlerini affetmeleri ve af tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar da boşanmayı gerektirecek nitelikte bir olayın yaşanmadığı gerekçesiyle davalarının reddine karar verildiği, kararın 05.02.2015 tarihinde kesinleştiği, tarafların reddedilen ve kesinleşen boşanma davasından sonra bir araya gelmedikleri ve dava tarihi itibariyle de fiili ayrılık nedenine dayalı olarak boşanma davası açılabilmesi için gereken sürenin geçtiği, eldeki dava açılmadan önce ... 2. Aile Mahkemesinin 2015/178 Esas, 2016/661 Karar sayılı kararı ile kadın tarafından velâyet talebi ile dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve ortak çocuk yönünden yapılan araştırma ve rapor içerikleri dikkate alınarak çocuğun üstün yararı gereğince velâyetinin babaya verilmesine karar verildiği, çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulduğu, kararın 11.04.2018 tarihinde kesinleştiği, kesinleşen mahkeme kararının velâyet yönünden mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olduğu, o tarihten beri ortak çocuğun baba ile birlikte yaşadığı, velâyetin değiştirilmesi şartlarının da oluşmadığından velâyet ve kişisel ilişki yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği, kadının daha önceden açılan ve reddedilen boşanma davası gereğince eşinin maddî desteğini yitireceği, manevî tazminatı gerektirecek bir koşulun oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyeti ve kişisel ilişki konusunda kesinleşmiş mahkeme kararı olduğundan bu konularda karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk yararına velâyeti kendisinde bulunan babaya verilmek üzere aylık 400,00 TL iştirak nafakası ödenmesine, yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle kadına 20.000,00 TL maddî tazminat ödenmesine, kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen maddî tazminat ile iştirak nafakasının miktarı yönünden, davalı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, maddî tazminatın miktarı, reddedilen manevî tazminat talebi, velâyet, iştirak nafakası ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 09.12.2021 tarih ve 2019/1591 Esas, 2021/2195 Karar sayılı kararı ile; annenin 18.05.2018 tarihinde velâyetin tedbiren kendisine verilmesi talebiyle dava açtığı, bu dava sonucunda velâyetin tedbiren babaya verildiği, verilen bu kararın kanun yoluna başvurulmaksızın 11.04.2018 tarihinde kesinleştiği, eldeki boşanma davasının 15.03.2018 tarihinde erkek tarafından açıldığı, eldeki davada her iki tarafın da velâyet talebinin olduğu, İlk Derece Mahkemesince velâyet kararının bağlayıcı nitelikte olduğu, gerekçesiyle hiç bir araştırma ve inceleme yapılmadan, idrak yaşındaki çocuğun görüşüne başvurulmadan karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu, mahkemece idrak çağındaki ortak çocuğu iradesi sorulmak ve 3 kişilik uzman bilirkişi heyetince rapor alınarak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının istinaf kapsamı dışında bırakılarak kesinleşmiş olması ve tarafların usuli kazanılmış hallarına da riayet edilmesi suretiyle yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiğinden bahisle davalı kadının istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının boşanma hükmü hariç olmak üzere kaldırılmasına, belirtilen eksikliklerin giderilerek yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; verilen boşanma kararının istinaf kapsamı dışında kalarak kesinleştiği, kadının daha önceden açılıp reddedilen boşanma davası nedeniyle eşinin maddî desteğinden yoksun kalacağı, manevî tazminat ödenmesini gerektirecek şartların oluşmadığı gerekçesiyle taraflar arasındaki boşanma kararın kesinleştiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuğun beyanları, halen baba yanında kalıyor oluşu ve sosyal inceleme raporundaki tespitler doğrultusunda velâyetin babaya bırakılmasına, anne ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına 400,00 TL tedbir ve kararın kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası ödenmesine, kadın yararına yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle 20.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesine, kadının manevî tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

1.Davalı kadın istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, maddî tazminatın miktarı, manevî tazminat talebinin reddi, velâyet, iştirak nafakası ve yargılama giderleri ile vekâlet ücreti yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı erkek katılma yoluyla istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen maddî tazminat ile iştirak nafakasının miktarı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı gösterilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince hangi maddî vakıanın varlığının hangi delile dayandırılarak kabul edildiği, kusurun tayinine ne şekilde ettiğine ilişkin açıklama içermediği, böylece ortada gerçek anlamda bir gerekçe bulunmadığı, boşanmanın fer'îleri yönünden yeterli izahatin yapılmadığı, tarafların retle sonuçlanan önceki boşanma davalarında taraflara yüklenebilecek bir kusurlu davranışın belirlenmediği, fiili ayrılık döneminde de tarafların kusurlu davranışlarının kanıtlanamadığı, eldeki davanın dayanağı olan önceki boşanma davasında her iki tarafın da davası reddedildiğinden boşanma sebebi yaratma bakımından taraflardan sadece birine kusur yüklenemeyeceği, bu nedenle tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi gerektiği, ortak çocuğun dosya istinaf aşamasında iken ergin olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının tamamen kaldırılmasına, boşanma yönünden karar verilmesine yer olmadığına, tarafların boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olduklarının tespitine, ortak çocuğun ergin olması nedeniyle velâyet yönünden karar verilmesine yer olmadığına, tahsilde tekerrür olmamak üzere dava sürecinde fiilen baba yanında olduğu anlaşılan ortak çocuk yararına 400,00 TL tedbir nafakasının kadından alınıp erkeğe ödenmesine, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; fiili ayrılığa sebep olan ve boşanma sebebi yaratan erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunu, dayanak davayı erkeğin açtığını, erkek dava açmayacak olsa idi kadının boşanma davası açmayı planlamadığını, Bölge Adliye Mahkemesinin ilk kaldırma kararında kadın yararına hükmedilen maddî tazminata ilişkin herhangi bir olumsuz belirleme yapılmadığını, bu haliyle maddî tazminat yönünden kadın yararına usuli kazanılmış hak doğduğunu, İlk Derece Mahkemesince kusur durumunun araştırılmamış olmasının Bölge Adliye Mahkemesince kaldırma kararına konu yapılmadığını, erkeğin ilk boşanma davasından sonra ortak çocuğu annesine göstermeyerek kusurlu olduğunu, çocuğa annesini kötülediğini ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, maddî tazminat talebinin reddi, aleyhine hükmedilen yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından fiili ayrılık hukuki nedenine dayalı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının maddî tazminata hak kazanıp kazanmadığı ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin hangi taraf aleyhine yükleneceği konusunda toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.