"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/888 E., 2023/1312 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkından hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Of Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/264 E., 2021/430 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin devamlı kötü muamelede bulunduğunu, sürekli tehdit ettiğini, baskı altına aldığını, küfür ve hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını, maddi olarak destek olmadığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarını, ziynet eşyalarının iadesini, iadesi mümkün değilse toplam ziynet eşyası bedeline, 30.000,00 TL' maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazmınata, aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasının, aylık 1.000 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; kadının son zamanlarda değiştiğini, evi terk ettiğini evlilik birliğinin sarsılmasında kusurlu olmadığından boşanma talebinin reddini, mahkeme aksi kanaatte ise ve ortak çocukların velâyetlerinin tarafına verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin16.05.2018 tarihli, 2017/54 Esas 2018/394 Karar sayılı kararı ile erkeğin birçok kez sözlü ve fiil şiddet uyguladığı bunun üzerine evlilik birliğini terk etmek zorunda kaldığı davalının, davacıya yönelik olarak eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması veya ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir hükmü gereği davalı tarafından davacının hayatına kastedildiği ve pek kötü ve onur kırıcı davranışta bulunduğu ayrıca bu durum Bakırköy 42. Asliye Ceza Mahkemesince 08.03.2017 tarihinde 2016/543 Esas 2017/165 Karar sayılı ilamı ile tespit edildiği ve işbu boşanma davasının da 20.02.2017 tarihinde açıldığı bu nedenlerle boşanma davasının süresinde açıldığı davacı vekili her ne kadar dava dilekçesinde 20.000 TL civarında ziynet eşyası bedeli talep etmiş olsa da, bu aşamaya kadar düğünde takılan bu ziynet eşyalarının miktar ve ekonomik değerini belirtir somut herhangi bir delil sunamamış olması ve davacı tanıklarının da buna yönelik beyanlarının tahmini ve soyut düzeyde kalmış olması nedeniyle bu hususa yönelik taleplerin reddine dair karar verildiği gerekçesi ile; davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 162 ncı maddesine göre boşanmalarına, çocukların velâyetinin davacı anneye bırakılmasına, davalı baba ile ortak çocuklar arasında şahsi ilişkinin tesisine, 30.000 TL maddî, 50.000 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı için aylık 300,00 TL yoksulluk nafakası ve çocuklardan her biri için de aylık 300,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ziynet eşyalarına yönelik talebin reddine karar verilmiş, davalı hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuş, Bölge Adliye Mahkemesinin 27.09.2019 tarihli 2018/2052 Esas, 2019/2602 Karar sayılı kararı ile dava, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılmasına ilişkin olduğu halde, hükmün gerekçesi ve hüküm kısmı incelendiğinde, 4721 sayılı Kanun'un 162 ncı maddesi uyarınca değerlendirme yapılarak karar verildiği delillerin 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi çerçevesinde değerlendirilmediği, delillerin 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi çerçevesinde değerlendirilip, gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesi ile kararın bütünüyle kaldırılarak, dosyanın, belirtilen hususlarda esastan inceleme yapılarak bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesinin 04.11.2020 tarihli, 2019/460 Esas, 2020/308 Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 162 ncı maddesi uyarınca boşanmalarına tarafların ortak çocukları ...'ün velayetinin davacı anneye bırakılmasına, davalı baba ile ortak çocuk arasında şahsi ilişki tesisine, 30.000 TL maddî, 50.000 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı için aylık 300 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine,karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına, ortak çocuk ... için dava tarihinden 18 yaşına geldiği tarih olan 27.11.2018 tarihine kadar aylık 300 TL tedbir nafakasının mükerrer ödemeye mahal vermemek üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ... için dava tarihinden aylık 300 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, ziynet eşyalarına yönelik talebin reddine karar verilmiş, davalı erkek hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuş, Bölge Adliye Mahkemesinin 30.06.2021 tarihli, 2021/1644 Esas, 2021/1959 Karar sayılı kararı ile Mahkemece, kararın gerekçe kısmında "... davanın boşanma yönünden kabulü ile tarafların TMK 166/1. Maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmesi gerektiği hukuki sonuç ve vicdanı kanaatine ulaşılmıştır." şeklinde gerekçe açıklanmasına rağmen, hüküm kısmında tarafların 4721 sayılı Kanun'un 162 ncı maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilerek, gerekçeli karar ile hüküm arasında bu yönde çelişki oluşturulması doğru olmadığı gerekçesi ile kararın tümüyle kaldırılarak Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ...'ün davalı ...'den evlilik birliği içerisinde birçok kez sözlü ve fiili olarak şiddete maruz kaldığı, ...'ün bir süre sonra annesini arayarak Of'a geleceğini bildirmesi üzerine annesinin, çocukları olduğunu ve sabretmesi gerektiğini söylemesi üzerine, ...'ın evlilik birliğine devam ettiği, ancak davalının zaman zaman sözlü ve fiili şiddet eylemlerine devam ettiği ve bunun üzerine evlilik birliğini terk etmek zorunda kaldığı, Of'ta annesinin evine sığındığı, tarafların ortak çocukları ... ...'ün tanık olarak dinlenmesine muvafakat etmelerine binaen ortak çocuk ...'ün beyanları incelendiğinde, annesinin birçok kez babasından sözlü ve fiili olarak şiddete maruz kaldığını, babasının annesinine hitaben tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu, annesinin uzun zaman boyunca bu duruma sabrettiğini, en son 08 Nisan 2016 tarihinde de babasının, annesine hakaret ve tehditlerde bulunarak darp ettiğini, annesinin pencereden kendisini atmak için koştuğunu ve kendisini tuttuklarını, babasının daha sonra annesini vurmaya başladığını ve babasının annesine hitaben "sen kendini öldüremezsin, ancak ben seni öldürürüm" diyerek boğazına bıçak dayadığını, akabinde annesinin bu baskılar üzerine Of'a kaçmak zorunda kaldığını, babasının da Bakırköy 42. Asliye Ceza Mahkemesinde yalan tanıklıkta bulunması için baskıda bulunduğunu beyan etmiştir. Ayrıca Bakırköy 42. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2016/543 Esas 2017/165 Karar sayılı ilamı ile davalının davacıya yönelik olarak basit yaralamadan kaynaklı olarak suç işlediğinin sabit görüldüğü ve bu kararın da 11.04.2017 tarihinde kesinleştiği tüm bu nedenlerle; bu sonuca ulaşılmasında, evlilik birlik görevlerini gereği gibi yerine getirmeyen davalının, davacıya kötü muamele eden fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı tutum ve davranışı ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdiği davalı tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, tarafların ortak çocukları ... ve ...'ün velâyetinin davacı anneye bırakılmasına, davalı baba ile ortak çocuklar arasında şahsi ilişkinin tesisine, 30.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı için aylık 300,00 TL yoksulluk nafakası ve çocuklardan her biri için de aylık 300,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ziynet eşyalarına yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ortak çocuklardan 27.11.2000 doğumlu ... karar tarihinde ergin olduğu halde onun yönünden de velâyete ve iştirak nafakasına dair hüküm kurulması doğru olmadığı, taraflar farklı şehirde yaşıyor olsalar bile, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "aynı şehir, farklı şehir ayrımına" gidilmesinin de önemi bulunmadığı bu bakımdan, aynı şehir, ayrı şehir ayrımına gidilmeksizin kişisel ilişki kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı, davacı kadın yararına hükmedilen tazminatlar boşanmanın fer'î niteliğinde olduğundan boşanmaya ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken kararda dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmadığı, gerekçesi ile ilgili bentlerin kaldırılmasına, diğer istinaf sebeplerinin hukuka ve usule uygun olduğundan esastan reddine, tarafların ortak çocukları ...'ün velâyetinin davacı anneye bırakılmasına, velâyeti davacı anneye verilen ortak çocuk ... ile davalı baba arasında her ayın 1. ve 3. haftaları Cumartesi sabah saat 09.00’dan Pazar akşamı saat 17.00’a, her yıl 1 Temmuz saat 09.00’dan 31 Temmuz saat 17.00’a, sömestr tatilinin ikinci haftası Cumartesi Sabah saat 09.00'dan takip eden Cuma günü akşam saat 17.00'a, her yıl ilk ara tatilin birinci günü saat 09.00'dan son günü saat 17.00'a, ayrıca dini bayramların 2. günü saat 09.00’dan bayramın 3. gün saat 17.00’a, babalar günü sabah saat 09.00’dan aynı gün saat 17.00’a kadar olmak üzere, baba tarafından çocuğun anne yanından bizzat alınarak süre sonunda geri teslim edilmek üzere kişisel ilişki kurulmasına, velâyet ve kişisel ilişkiye yönelik hükümlerin karar kesinleşinceye kadar tedbiren aynen devamına, 30.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın boşanmaya ilişkin hükmün kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, dava tarihinden itibaren ve tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydı ile boşanma hükmü kesinleşinceye kadar davacı kadın için aylık 300,00 TL tedbir nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, boşanmaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden itibaren aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının davalı kocadan alınarak davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, ortak çocuk ... için aylık 300,00 TL tedbir nafakasının davalı erkekten alınarak ortak çocuk yararına harcanmak üzere davacı kadına verilmesine, ortak çocuk ... için dava tarihinden boşanma hükmü kesinleşinceye kadar ve tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydı ile aylık 300,00 TL tedbir nafakasının davalı erkekten alınarak çocuk yararına harcanmak üzere davacı kadına verilmesine, ortak çocuk ... için boşanmaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden itibaren aylık 300,00 TL iştirak nafakasının davalı erkekten alınarak çocuk yararına harcanmak üzere davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili; hükmün tamamının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, kadın tanıklarının beyanlarına itibar edilip edilmeyeceği, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, nafakalar ve velâyet noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.