Logo

2. Hukuk Dairesi2023/610 E. 2023/3699 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı erkeğin ölümüyle sonlanan boşanma davasında, sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu olup olmadığının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki delillerin ve tanık beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek bir kusurunun tespit edilememesi gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 12. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı erkeğin Mahkeme kararından sonra öldüğü, evlilik birliğinin ölümle sona erdiği, davacı erkeğin mirasçılarının kusur tespiti yönünden davayı takip etme haklarının bulunduğu gerekçesi ile başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davacı erkeğin 03.03.2022 tarihinde vefat etmesi nedeniyle evlilik birliği ölüm nedeniyle sona erdiğinden boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kadının kusurunun olmadığının tespitine karar verilmiştir.

Kararın davacı erkek mirasçıları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; tarafların 2016 yılında evlendiklerini, ortak çocukları olmadığını, davalı kadının müvekkili ile sadece parası için evlendiğini her ortamda dile getirdiğini, bu sebeple evliliğin beşinci ayında müvekkil ile odasını ayırdığını ve kapısını da sürekli kilit tuttuğunu, tarafların çamaşırlarını ayrı makinelerde yıkamaya başladığını ve ikinci bir buzdolabı aldırarak yiyeceklerini de tamamen ayırdığını, ilaçları sebebiyle müvekkilinin sabahları kahvaltısını evlilik boyunca kendi hazırladığını, öğlene kadar uyuyan davalı kadının sadece günde bir defa akşam yemeği yaptığını, davalı kadının müvekkili ile sürekli kavga etmeye başladığını ve bu kavgaların bağrışmaların komşuları tarafından da duyulduğunu, bunun dışında eve gelen misafirlerin yanında da tartışmaktan ve müvekkile hakaretlerde bulunmaktan çekinmediğini, sürekli olarak müvekkiline "Ağzın kokuyor, temiz değilsin, sen adam değilsin, şeytansın" şeklinde sözlerle hakaret ettiğini, azarlayarak küçük düşürdüğünü, bu tartışmaları duyan komşuların bir iki defa polise haber verdiklerini ancak bir darp olmadığı için işlem yapılmadığını, müvekkilinin on gün önce hastalanıp hastanede tedaviye alındığında, davalı kadının hastaneye gitmediğini, yaşından dolayı bakıma muhtaç olan ve kalbinde stentler bulunan müvekkilin, evlilikten beklediği bakım ve ilgiyi bulamadığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; tarafların yaşlılıklarında yalnız kalmamak için evlendiklerini ve ortak bir yaşam kurduklarını, müvekkilin evlendikten sonra hiçbir beklenti içerisinde olmadığını, müvekkilinin eşinin tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, hastalandığında hastanede refakatçi kaldığını ve eşine baktığını, davacı erkek tarafından müvekkiline takıldığı iddia edilen altınların gelenek ve göreneklere uygun olarak takılmış düğün takısı olduğunu, bu nedenle davacı erkek kandırılıyormuş algısı yaratmanın hiçbir hukuki yanının olmadığını, davacı erkeğin, müvekkiline imar barışından yararlanarak evin ruhsatının alınacağını ve evi üzerine yapacağını söylemesi üzerine müvekkilinin, eşine altınlarını verdiğini, ancak takılan takılar geri verilmediği gibi evi de eşinin adına yapmadığını, davacı erkeğin damadı ve gelininin müvekkilini tehdit ettiklerini, hakaret ettiklerini, eve koymadıklarını, boşanmaya zorladıklarını, amaçları miras olan ve yıllardır davacı erkeği yalnız bırakan kişilerin, davacı erkeğin öleceğini düşünerek ve müvekkiline miras kalacağı korkusuyla bu davayı açtırdıklarını, davacı tarafın iddialarını ve davayı kabul etmediğini beyanla davanın reddine ve müvekkili lehine 2.500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini, boşanmaya karar verilmesi halinde ise, müvekkili lehine 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 250.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 12.10.2021 tarih ve 2020/187 Esas, 2021/670 Karar sayılı kararı ile: evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve davalı kadının kusurlu olduğunun ispat edilemediği, tarafların ayrılmalarına davacı erkeğin ilk evliliğinden olan çocukları ile damadının müdahalesinin sebebiyet verdiğinin anlaşıldığı, fiili ayrılığın tek başına boşanma nedeni olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine, davalı kadın lehine hükmedilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, kararın kesinleşmesi ile birlikte kaldırılmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili, evlilik birliğinin kadının kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla; davanın reddi ve kusur belirlemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 22.04.2022 tarih ve 2022/370 Esas, 2022/888 Karar sayılı kararı ile; davacı erkeğin Mahkeme kararından sonra öldüğü, evlilik birliğinin ölümle sona erdiği, davacı erkeğin mirasçılarının kusur tespiti yönünden davayı takip etme haklarının bulunduğu, davacı erkeğin veraset ilamı dosyaya alınıp mirasçılarına tebligat yapılarak, davaya kusur tespiti yönünden devam etmeleri halinde buna göre karar verilmesi için İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, doyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;davalı kadının kusurlu olduğunun ispat edilemediği, tarafların ayrılmalarına davacı erkeğin ilk evliliğinden olan çocukları ve damadının müdahalesinin sebebiyet verdiği, davacı erkeğin, ailesinin evliliğe müdahalesine ve davalı kadının evden gönderilmesine sessiz kalması nedeniyle kusurlu olduğunun anlaşıldığı gerekçesi ile, davacı erkeğin 03.03.2022 tarihinde vefat etmesi nedeniyle evlilik birliği ölüm nedeniyle sona erdiğinden boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı erkeğin kusurlu olduğunun tespitine, davalı kadının herhangi bir kusurunun olmadığının tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek mirasçıları vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı erkek mirasçıları vekili, davalı kadının boşanmaya sebep olacak derecede kusurlu olduğunun tanık beyanları ile sabit olduğunu, ancak tanık beyanlarının değerlendirilmediğini, davacı erkeğin kızının, damadının ve gelininin davalı kadını suçladıklarına, evden kovduklarına ilişkin ise somut bir delilin de bulunmadığını, ayrıca bu kişilerin müdahalesi bulunsa dahi, iradesi dışında olan, yaşı ve hastalığı nedeniyle eşini savunamayacak durumda olan davacı erkeğe bu hususların kusur olarak yüklenemeyeceğini, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; kusur belirlemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı deliller ile kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re'sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesi ile, davacı erkek mirasçıları vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek mirasçıları vekili, istinaf başvurularının gerekçesiz reddedildiğini, davalı kadının boşanmaya sebep olacak derecede kusurlu olduğunun tanık beyanları ile sabit olduğunu, ancak tanık beyanlarının değerlendirilmediğini, davacı erkeğin kızının, damadının ve gelininin davalı kadını suçladıklarına, evden kovduklarına ilişkin ise somut bir delilin de bulunmadığını, ayrıca bu kişilerin müdahalesi bulunsa dahi, iradesi dışında olan, yaşı ve hastalığı nedeniyle eşini savunamayacak durumda olan davacı erkeğe bu hususların kusur olarak yüklenemeyeceğini, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; kusur belirlemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı açılan boşanma davasında davacı erkeğin ölümü nedeniyle evlilik birliğinin ölüm nedeniyle sona ermesi üzerine, sağ kalan eş olan davalı kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurunun olup olmadığının tespiti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 181 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, özellikle sağ kalan eşin boşanmaya sebep olacak bir kusurunun belirlenmediğinin anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup, davacı erkek mirasçıları vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.