"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/343 E., 2023/731 K.
DAVA TARİHİ : 16.12.2016 - 09.01.2017
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen maddî tazminat, yoksulluk nafakası ile iştirak nafakası yönlerinden bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu yönlerden onanmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya karşı direnme kararı verilmiş ve bu kararın da taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairemizce bozma kararı yerinde bulunarak direnme kararı incelenmek üzere dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2022 tarihli ve 2022/2-1108 Esas 2022/1784 Karar sayılı ilâmı ile Dairemizin bozma kararının yerinde olduğu, bozma kararına uyulması gerekirken, direnme kararı verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğundan kararın bozulmasına ve dosyanın İlgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesine bozmaya uyularak yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve maddî tazminata karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların 11.11.2012 tarihinde görücü usulü ile evlendiklerini, ortak bir çocuklarının olduğunu, fiilen dört yıl süren evlilik birliğinde davalının eşine onur kırıcı davrandığını, hakaret ettiğini, daima sinirli bir tutum içerisinde bulunduğunu, fiziksel şiddet uyguladığını, eşler arasında üç yıldır özel anlamda birlikteliğin yaşanmadığını, davalı tarafından müvekkilin ailesinin ortak konuta gelmesinin istenmediğini, buna karşılık kendi ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını, davalının yüksek miktarda geliri olmasına rağmen ortak konutun giderlerini karşılamadığını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle 75.000,00 TL maddî, 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek cevap ve karşı dava dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, evlilik birliğinde üzerine düşen tüm görevleri eksiksiz yerine getirdiği hâlde davacının 25.07.2016 tarihinde haklı neden olmaksızın tüm ziynet eşyalarını alarak evi terk ettiğini, evliliğin bu hâle gelmesine eşinin kendi ailesine karşı düşmanca ve nefretle sergilediği davranışların etkili olduğunu, çalışmaya başladıktan sonra davanın kendini üstün görmeye başladığını, evin ortak giderlerine katılmadığını, kazancını kendisine sakladığını, babasının atölyesinde işçi olarak çalıştığını, davacı tarafından talep edilen maddî istekleri karşılamasının mümkün olmadığını ileri sürerek asıl davanın reddi ile karşı boşanma davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulü ile eşlerin boşanmalarına, velâyetin kendisine verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 31.07.2018 tarihli ve 2016/921 Esas, 2018/527 Karar sayılı kararı ile; erkeğin eşine ve evine karşı ilgisiz olduğu, üçüncü kişilerin yanında aşağılayıcı ve hakaret içeren sözler söylediği, evin kira-elektrik-doğalgaz ve su faturalarının erkeğin babası tarafından ödendiği, dolayısıyla kadının evin ihtiyaçları hususunda eşi ile değil eşinin ailesi ile muhatap olmak zorunda kaldığı, ortak konutun erkeğin ailesi tarafından kendi evleri gibi görüldüğü, taraflar arasında yaşanan tartışma sonrası erkeğin babasının kadını ailesinin evine götürdüğü, sonraki süreçte de erkeğin eşi ve çocuğu ile maddî-manevî ilgilenmediği, hâl böyle olunca boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 25.000,00 TL maddî ve 12.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, karşı davada davacının davasından vazgeçmesi nedeniyle karşı boşanma davası ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 25.05.2021 tarihli ve 2018/3256 Esas, 2021/831 Karar sayılı kararı ile; karşı dava yönünden ön inceleme aşamasında erkeğin boşanma davasından vazgeçtiğini, eşini sevdiğini, evliliğinin devam etmesini istediğini bildirdiği, erkeğin bu beyanının davadan feragat niteliğinde olduğu, hâl böyle olunca Mahkemece bu beyanın davanın geri alınması olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle karşı davanın feragat nedeniyle reddine, diğer yandan İlk Derece Mahkemesince tespit edilen kusur belirlemesinin de isabetli olmadığı zira erkeğe kusur olarak yüklenen eşine karşı aşağılayıcı ve küçük düşürücü söylemlerinden sonra evlilik birliğinin devam ettiği, dolayısıyla kadının bu olayları affettiği en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü ile erkeğe bu yönden kusur yüklenemeyeceği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesine ilişkin karar gerekçesinin düzeltilmesine, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 07.12.2021 tarihli ve 2021/8102 E. ve 2021/9256 K. sayılı kararı ile; kadın lehine hükmedilen maddî tazminatın, yoksulluk nafakasının ve iştirak nafakasının az olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu yönlerden onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesi 12.05.2022 tarihli ve 2022/343 Esas, 2022/881 Karar sayılı kararı ile; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) ile benimsenen istinaf kanun yolu incelemesi sonrasında artık Yargıtayın tamamen bir hukukî denetim ve içtihat mercii olduğu, temyiz incelemesinde maddî vakıa ve delil değerlendirilmesi yapılamayacağı, sadece hukukî denetim yapılması gerektiği, 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile temyiz incelemesinin kapsamının belirlendiği, bozma sebebi nispi nitelikte ise tespit edilen bozma sebebinin hükmü etkilemesi gerektiği, nitekim karara etki eden yargılama hatası veya eksikliklerin mevcut olması hâlinde bunların bozma sebebi sayılabilmesi için ayrıca hüküm sonucunu etkilemiş olmaları gerektiği, buna karşılık dava şartlarının bulunmaması veya taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin yasal bir sebep olmadan kabul edilmemesi hâllerinin ise mutlak bozma sebebi olduğu, somut olaya gelindiğinde ise Yargıtayca temyiz incelemesi sonucunda 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin 1 inci fıkrası ile düzenleme altına alınan maddî tazminat, 175 inci maddesine göre yoksulluk nafakası ve ortak çocuk yararına iştirak nafakası koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin hukukî denetim yapıldığı, buna göre davalının maddî tazminat ile iştirak ve yoksulluk nafakası ödenmesine karar verilmesinin doğru olduğunun Yargıtayın hukukî denetiminden geçtiği, bunun ötesinde tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları, tazminata esas fiillerin ağırlığı da değerlendirilerek 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi uyarınca takdir edilen tazminat ve nafakaların miktarlarına yönelik bozma yapılamayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilerek kesinleşen konularda karar verilmesine yer olmadığına, kadın vekilinin maddî tazminat, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasının miktarlarına yönelik istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
C. Hukuk Genel Kurulu Kararı
1.6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede, Daire kararının yerinde olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
2.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.12.2022 tarihli ve 2022/2-1108 Esas, 2022/1784 Karar sayılı ilâmı ile; davalı-karşı davacı erkek vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan reddine, Yargıtayın maddî hukukun doğru olarak uygulanıp uygulanmadığı yönünden mutlak denetim yetkisi olduğu, takdir hak ve yetkisinin denetlenmesi de bir hukukîlik denetimi olup Yargıtayın yetki alanında bulunduğunun da muhakkak olduğu, kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar duruşmaya davet edilip dinlenilerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamına uyulmasına karar verilerek maddî tazminatın manevî tazminatla aynı bent içerisinde yazıldığı ve manevî tazminatın kesinleştiği de dikkate alınarak kesinleşen konularda karar verilmesine yer olmadığına, kadının maddî tazminat, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile kadın için aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın için 50.000,00 TL maddî ve 12.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı erkek vekili; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına kadının sebep olduğunu, kendisinin bir kusuru olmadığını, ağır kusurlu kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceğini, kadının hali hazırda çalıştığı, hükmedilen yoksulluk nafakasının ve iştirak nafakalarının miktarının da yüksek olduğunu, velâyetin anneye verilmesinin hatalı olduğunu, kadın için hükmedilen maddî tazminat miktarının da oldukça yüksek olduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, velâyet, iştirak nafakasının ve yoksulluk nafakasının miktarları ile maddî tazminat miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın için hükmedilen maddî tazminat ve yoksulluk nafakası ile ortak çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uygun karar verildiği, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı-davacı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.