"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1775 E., 2023/994 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çay Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2020/207 E., 2021/132 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve kadın yararına tedbir nafakasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalı kadının, çocuklarının olmamasından dolayı huzurluk çıkardığını, sürekli sevmediğini, ayrılmak istediğini söylediğini, erkek ve ailesine sürekli hakaret ettiğini, eşine ve evine ilgi göstermediğini, son olayda erkek ve ailesine hakaret edip baba evine gittiğini, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; sürekli şiddet uyguladığını, evden kovduğunu, erkek ve ailesinin sürekli hakaret ettiğini, erkeğin ailesinin çocuk olmaması dolayısıyla baskı yaptıklarını, eşinin yüzünden icra takibi başlatıldığını, sahte evrak düzenlemekten yargılandıklarını, tüp bebek tedavisi ile ilgilenmediğini, kayınvalidenin bu ışık neden yanıyor fatura çok geliyor dediğini, kayınbabanın hem kendini hem aileni yaktın çocuğun olmadı topla eşyalarını babanın git bir daha da gelme diye evden kovduğunu, eşinin de kadını baba evine bırakarak gittiğini, sonrasında almaya gelmediğini, bu işin bittiğini söylediğini, ayrılıktan sonra arayıp sormadığını, telefonunu engellediğini iddia ederek davanın reddine, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı erkeğin kadını, baba evine bırakarak tekrar ortak konuta götürmediğini, baba evindeyken kadınla görüşmediğini, tedavi sürecinde eşine yardımcı olmadığını, hastaneye gidip gelirken yanında bulunup destek olmadığını, eşini baba evine bırakarak tedavisinin yarım kaldığını, şiddet uyguladığını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu, kadına yüklenecek kusurun ispat edilemediğini, erkek tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı erkek vekili, davanın kabulü gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 03.12.2010 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden çocuklarının olmadığı, tarafların ilk önce Afyonkarahisar'da, sonrasında Gebze'de yaşadıkları, 2015 yılında ayrıldıkları, 2018 yılında tekrar birleştikleri, 05.08.2020 tarihinde Kurban Bayramı için Afyonkarahisar'a ailelerinin yanına geldikleri, sonrasında yaşanan tartışmadan dolayı davacı erkeğin davalıyı geri getireceğini söyleyerek aynı köydeki baba evine bıraktığı, ancak bir daha geri getirmediği, bu olay sonrasında tarafların bir daha bir araya gelmediği, erkeğe verilen kusurlardan dövdüğü hususunun ayrılmadan 2-3 ay öncesinde meydana geldiği, af kapsamında kaldığı halde bu hususta erkeğe kusur verilmesinin hatalı olduğu, erkeğe verilen kusurlardan tedavi sürecinde eşine yardımcı olmadığı, hastaneye gidip gelirken yanında bulunup destek olmadığı, eşini baba evine bırakarak tedavisinin yarım kaldığı hususunda dinlenen tanık beyanlarının soyut ve duyuma dayalı beyanda bulundukları halde bu hususlarda erkeğe kusur verilmesinin hatalı olduğu, kadının tüp bebek tedavisinin Gebze'de olması sebebiyle tanık ...'nun Afyonkarahisar ili ... ilçesi ... köyünde yaşaması hasebiyle olayları görmesinin mümkün olmadığı, söz konusu tanığın beyanına itibar edilemeyeceği, erkeğe verilen diğer kusurun sabit olduğu, kadının erkeği sevmediğini, istemediğini söylediği tanık beyanlarıyla sabit olduğu halde bu hususta kadına kusur verilmesinin hatalı olduğu, kadının başkaca kusurunun ispatlanamadığı, geçimsizliğe sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu olduğu, evliliğin devamında tarafların açısından herhangi bir yarar kalmadığından davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesi gerektiği halde davanın reddine hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, İlk Derece Mahkemesi tarafından hükmedilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrüre sebep olmamak kaydıyla kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili, müvekkiline kusur yüklenmesinin hatalı olduğunu, davanın reddi gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, boşanma davası olup, uyuşmazlık, davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olup olmadığı taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarının dosya kapsamına, hakkaniyete, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen kadını, baba evine bırakarak tekrar ortak konuta götürmeyen ve baba evindeyken kadınla görüşmeyen davacı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Davalı kadına Bölge Adliye Mahkemesince yüklenen kusurlu davranışa ilişkin dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı evlilik birliğinin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan, salt davacı erkeği haklı çıkarmaya matuf beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.