"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/471 E., 2023/646 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 13. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/867 E., 2020/945 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1996 yılında evlendiklerini, 1997 ve 2000 doğumlu müşterek iki çocuklarının bulunduğunu,eşinin duygusal şiddetine maruz kaldığını, özel günlerini kutlamadığını, gitmiş olduğu yurtdışı seyahatlerine müvekkilinin katılmak istemesine rağmen götürmediğini, toplantı ve eğlencelerde davalının yanında müvekkili yerine başka kadınların olduğunu ve samimi olarak çekilmiş fotoğrafların bulunduğunu,müvekkilin ailesine de saygı göstermediğini, onlardan bahsederken "Kalitesiz Beykoz Tayfası" şeklinde rencide edici ifadeler kullandığını, davacının 2016 yılında yaşadığı böbrek rahatsızlığında hastaneye dahi gelmediğini, davalıya 2007 yılında lenf kanseri teşhisi konulduğunu, tedavi sürecinde davalıya destek olduğunu, davalının tedavisini bahane ederek uzun yıllardır müvekkili ile cinsel birliktelik yaşamadığını, son olarak da Kasım ayında sebepsiz yere evi terk ettiğini, Balat'ta antikacı dükkanı açtığını, açılışa bile çağırmadığını belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuk ...'ın velâyetinin anneye verilmesine, müvekkili için 20.000,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasına, çocuk için 15.000,00 TL tedbir/ iştirak nafakasına ve müvekkili için faiziyle birlikte olacak şekilde1.000.000,00 TL maddî ve 1.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ettiği, cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesi ile; davalının sadakatsiz ve güven sarsıcı davranışlarının bulunduğunu, kendisine ayrı bir ev tutarak bir bayanla evlilik dışı ilişki yaşadığını, müvekkiline duygusal şiddet uyguladığı gibi aynı zamanda fiziksel şiddet uyguladığını belirterek dava dilekçesindeki hususları tekrarlayarak davalarının kabulü ile talep ettikleri maddî ve manevî tazminat nafaka taleplerinin faizi ile kabulüne, karşı boşanma davasının reddine karar verilmesinin talep ettiklerini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının maddî ve manevî gereklerini yerine getirmediğini, sadece kendi ailesi ile aile olmaya devam ettiğini, müvekkilini kusurlu göstermek için gerçekleri çarpıtarak ortaya koyduğunu, davacının müvekkiline "seni sevmiyorum git nerede yaşarsan yaşa istediğin kadınla yaşa" dediği, annesi için hakarette bulunduğu ve davalının ailesine karşı olumsuz tutum içerisinde olduğunu, kanser tedavisi sırasında eşinin yanında olmadığını, mevcut fotoğraflarda kesme yaparak dosyaya sunulduğunu, müvekkilinin telefonuna gelen mesajın yanlış numaraya gönderilen bir mesaj olduğunu, evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini yemek yapmak istemediğini, basit atıştırmalıklar ile öğün geçirmek istediğini müvekkilinin geçirdiği rahatsızlık nedeni ile sağlıklı beslenmek istediğini, iş yerinde aşçı tutarak öğle ve akşam yemeklerini orada hazırlatmaya başladığını, bir bayram günü bulaşık makinesinde kokuşmuş bulaşıkların lavabo içerisinde tepeleme bulaşıklarının olduğunun davalı yakınlarınca görüldüğünü, müvekkilinin hastalığı sırasında eşinin kendisine destek olmadığını, duygusal şiddet uyguladığını, ailesinin tüm maddî sorunlarını müvekkiline hallettirmeye çalıştığını, müvekkilinin zorluğa düştüğünde aynı ilgiyi göstermediğini, müvekkilinin eşinin davranışlar karşısında kendisine en ufak bir sevgi ve merhametinin olmadığını anladığını, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 300.000,00 TL manevî tazminatın karşı taraftan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiklerini, ikinci cevap ve karşı davada cevaba cevap dilekçeleri ile; müvekkilinin sadakatsiz hiç bir davranışı olmadığını, kimseyle karı koca gibi yaşamadığını, iddia edilen bayanın kim olduğu konusunda müvekkilinin bilgisi olmadığını, iddiaların gerçeği yansıtmadığını bildirerek asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, tarafların 09.08.1996 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden 1997 doğumlu ... ve 2000 doğumlu ... isminde müşterek iki çocuklarının bulunduğu, davalı kocanın çok fazla alkol tükettiği, geceleri sızana kadar alkol tükettiği, alkollü olarak araç kullanmasından dolayı 2008 ve 2013 yıllarında iki kez ehliyetine el konulduğu, davalı kocanın çok sinirli ve agresif bir yapısının bulunduğu, alkol aldığı zamanlar sinirli bir yapısı da olduğundan ortak çocukların davalı babalarından daha çok çekindikleri, davalı kocanın bazı zamanlar eve çok geç geldiği gibi bazı zamanlarda ise hiç gelmediği, davacı eşini arayıp sormadığı, davacı eşini ve çocuklarını ihmal ettiği, davacı kadın tarafından davalı eşinin özel günleri kutlanmasına rağmen davalı kocanın eşinin doğum günü, anneler günü, evlilik yıl dönümleri gibi özel günlerini hiç kutlamadığı, bayramlarda da davacı kadının ailesinin evine giderken davacı eşini ve çocuklarını yalnız bıraktığı, davalı kocanın sık sık yurt dışı seyahatlerine gitmesine rağmen davacı eşini pek fazla götürmediği, çocuklarının yanında davacı eşine hakaretlerde bulunduğu, davacı eşine "sen ne bilirsin, sen ne anlarsın" şeklinde ve davacı eşinin ailesine ise "kalitesiz Beykoz tayfası" şeklinde küçük düşürücü sözler söylediği, davacı kadının ailesi eve geldiğinde onların evden gitmesini istediği, davacı kadının sağlık sorunlarıyla davalı kocanın ilgilenmediği, ameliyat sürecinde refakat etmediği, yalnızca ameliyatın parasını ödediği, davacı kadın uyurken davalının yanına gelerek "git başka yerde yat seninle uyumak istemiyorum" diye söylediği, yatakta davacı kadına bağırmasının çocuklar tarafından duyulduğu, davalı kocanın kazancı ve işi ilgili ne eşine ne de çocuklarına hiçbir bilgi vermediği, 2017 yılında antika dükkanı açtığı ve bu durumdan davacı eşinin ve çocuklarının sosyal medyadaki paylaşımlarla haberdar oldukları, bu hususta davalıya sorduklarında "size ne istediğimi yaparım" şeklinde cümle kurduğu, davalının çok içtiği zamanda davacı eşine kumanda attığı, 2017 yılında davalı evi terk ettikten sonra tarafların ortak çocuğu tanık Mehmet Arda'nın bizzat görgüye dayalı beyanına göre davalının otoparkta davadışı kadın ile buluştuğu, arkadaşlık sınırının üzerinde olacak şekilde selamlaştıkları, sarıldıkları, tanıdığın takibi sonrasında otoparkın bulunduğu binada mevcut kapı zilinde davalının da adının yazılı olduğunu gördüğü, bu itibarla davalının sadakat yükümlülüğü ihlal ettiği hususunun da sabit olduğunun anlaşıldığı, kadının ise evin ve mutfağın temizliği ile yeterince ilgilenmediği, bakım yükümlüğünü yeterince yerine getirmediğinin anlaşıldığı, erkeğin ağır kusurlu olduğu,her iki davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, davacı-davalı kadın yararına takdir edilen aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştiğinde aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamı ile erkekten tahsili ile kadına ödenmesine, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1-Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadın eşin tam kusurlu olduğunu,tanık anlatımlarının tamamen soyut, duyuma dayalı iddialar olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin kararının kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar ile miktarları yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2-Davacı- davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin tam kusurlu olduğunu, kadının birçok defa şiddet gördüğünü belirterek kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, nafaka ve tazminat miktarları yönünden, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ilk derece mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1-Davalı- davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kadın eşin tam kusurlu olduğunu,tanık anlatımlarının tamamen soyut, duyuma dayalı iddialar olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin kararının kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
2-Davacı- davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde;erkeğin tam kusurlu olduğunu, kadının birçok defa şiddet gördüğünü belirterek kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, yoksulluk nafakası ve tazminat miktarları yönünden, temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; erkeğin boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur tespiti, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği,tazminatlar,nafakalar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 166 ıncı maddesi, 174üncü maddesi, 175 inci maddesi.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 50 ve 51.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkeğin tüm; kadının aşağıdaki payrafin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. O hâlde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ve 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının (2)numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönlerinden kadın yararına BOZULMASINA,
3. Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere erkeğin tüm, kadının diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ...'a iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.