Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6282 E. 2024/4487 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası devam ederken davalı erkeğin ölümü üzerine, sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığı ve davalı erkek mirasçılarının istinaf başvurusuna davacı kadın vekilinin verdiği cevap dilekçesinin mahiyetinin ne olduğuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kadın vekilinin, davalı erkek mirasçıları tarafından yapılan istinaf başvurusuna verdiği cevap dilekçesi ile katılma yoluyla istinaf yoluna başvurduğu ve mahkemenin kusur belirlemesinde usul ve yasaya uygun davrandığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/613 E., 2023/1529 K.

KARAR : Başvurunun kısman kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/518 E., 2021/904 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek mirasçıları velkili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların 20.04.1992 tarihinde evlendiklerini, ortak çocuklarının bulunmadığını, tarafların ikisinin de ilk evliliklerinin olmayıp önceki evliliklerinden çocuklarının bulunduğunu, evliliklerinin ilk günlerinden beri erkeğin müvekkiline psikolojik şiddet uyguladığını, evlilik birliği ile ilgili başta sadakat yükümlülüğüne olmak üzere yükümlülüklerini hiçbir zaman yerine getirmediğini, erkeğin 900 Euro civarında emekli maaşının olduğunu, üzerine kayıtlı Türkiye'nin pek çok yerinde gayrimenkullerinin olduğunu kira gelirlerinin olduğunu belirterek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminatın kararın kesinleşme tarihi itibariyle yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, dava sonuna kadar tedbir nafakası, boşanmaya karar verilmesi halinde ise yoksulluk nafakası olarak devam etmek üzere, müvekkili için aylık 20.000,00 TL nafakanın istek tarihinden itibaren karara bağlanmasını, tedbir nafakası hususunda tensiple birlikte karar verilmesini, her yıl ÜFE oranında arttırılmasını talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; müvekkiline isnat edilen suçların tamamının asılsız olduğunu, tarafların evlilikleri süresince hiçbir yaşamadıklarını, müvekkilinin eşini mutlu etmek için elinden geleni yaptığını, kadının Türkiye'den ve Almanya'dan emekli maaşı aldığını, müvekkilinin eşinin ve evinin tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, kadının çocuklarına bile baktığını, müvekkilinin kadına şiddet uygulamadığını belirterek davanın reddine, tedbir kaldırılmasına kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava devam ederken davalı 18.07.2019 tarihinde vefat ettiği, boşanma davasının tarafın ölümü ile konusuz kaldığı, ancak mirasçılar davaya devam etmiş olduğundan, kusur belirlenmesi yönünden yargılamada deliller toplanarak davanın sonuçlandırıldığı, dava dosyasında toplanan deliller değerlendirildiğinde, kadın tanıklarının anlatımlarına göre, tarafların yurt dışında yaşadıkları, erkeğin kadın hasta olduğu halde onu sürekli yalnız bırakıp Türkiye'ye geldiği ve kadınla ilgilenmediği, bu nedenle kadının çocukları tarafından huzurevine yatırıldığı, kadının maddî yönden ihtiyaçlarını çocuklarının karşıladığı, erkeğin kadına yönelik küçümseyici sözler söylediği, buna karşın erkek tanıklarının anlatımlarına göre kadının erkeğe yönelik hakaret içerikli söylemlerinin olduğu ve maddî olarak erkeğe baskıda bulunduğu, tüm bu hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde tanık anlatımlarına göre erkeğin kadına göre ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin ölümü nedeniyle taraf sıfatı son bulduğundan boşanma istemi konusuz kaldığından boşanma hususunda karar verilmesine yer olmadığına, boşanma davasında erkeğin kadına göre daha ağır kusurlu olduğunun tespitine, kadın lehine dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 2.000,00 TL olan ve 22.02.2019 tarihli ara kararla aylık 500,00 TL’ye indirilen tedbir nafakasının erkeğin ölüm tarihine kadar sürdürülmesine, erkeğin ölümü nedeniyle 18.07.2019 tarihi itibariyle kaldırılmasına, kadının yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talepleri konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde erkek mirasçılarının vekili; kusur belirlemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuş, davacı kadın vekili sürede istinafa verdiği cevap dilekçesi ile istinaf dilekçesindeki aleyhe hususların tamamına itiraz ettiklerini, davalı taraf her ne kadar İlk Derece Mahkemesinin erkeğin daha ağır kusurlu olduğuna ilişkin tespitinin yerinde olmadığını iddia etmişse de bu iddialar soyut ve mesnetsiz iddialar olduğunu, dosyada dinlenen tanık beyanları ile davalının daha ağır kusurlu olduğunun sabit olduğu, bu sebeple de davalının istinaf taleplerinin reddi gerektiği, erkek tanıkları ... ve ...'ın kadını hiç tanımadıklarını ve tarafların evlilik birliğine ilişkin bilgi sahibi olmadıklarını, bu sebeple de bu kişilerin tanıklıklarına itibar edilmesinin mümkün olmadığını, davalının istinaf taleplerinin tamamen asılsız olup reddedilmesi gerektiğini, dosyada dinlenen tanıklar beyanlarında davalının daha ağır kusurlu olduğuna ilişkin beyanlarda bulunmuş olup İlk Derece Mahkemesinin bu kararının hukuka uygun olduğunu, erkeğin diğer tanığı ...'ün ise en son dava tarihinden 17 yıl önce taraflarla görüştüğü göz önüne alınınca evlilik birliğine ilişkin görgüye dayalı bilgi sahibi olmasının beklenmeyeceğini, davalının hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz iddialarla dolu istinaf taleplerinin reddi ile ilk derece mahkemesinin davalının boşanmada daha ağır kusurlu olduğuna yönelik kararının onanmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek mirasçılarının vekili istinaf dilekçesinde; bakıma ihtiyacı olan erkeğin daha ağır kusurlu tespitinin yerinde olmadığını, davalı taraf delillerinin ve tanık anlatımlarının yeterince değerlendirilmediğini, tek kusurlunun kadın olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanma davası sırasında erkeğin ölümü üzerine evliliğin ölümle sona erdiği, bu durumda boşanma davasının konusuz kaldığı, erkek mirasçıları 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olduğunun tespiti için davaya devam ettikleri, Mahkemece kadına izafe edilen kusur, kadın tarafından istinaf edilmeyerek kesinleştiği, Mahkemece sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken erkeğin ağır kusurlu olduğu şeklinde hüküm tesisinin uygun görülmediği, ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek, kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; İstinaf Mahkemesi kararındaki aleyhe hususları kabul etmediklerini, katılma yoluyla istinaf başvurularının görmezden gelinerek karar verildiğini, erkeğin istinaf dilekçesine süresi içerisinde verdikleri istinafa cevap dilekçeleri ile tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, beyanlarının tümünün hayal ürünü ve yalan olduğu, müvekkilin evlilik birliğinin kendisine yüklediği gerektirdiği tüm maddî ve manevî sorumlulukları yerine getirmiş olduğu aksine davalının evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini ihlal ettiğini ileri sürdüklerini, bu şekilde kadına yüklenen kusura itiraz ettiklerini ve kadının boşanma davasının açılmasında herhangi bir kusuru olmadığına dair katılma yoluyla kararı istinaf ettikleri anlamına geldiğinin kabulü ile istinaf harçlarını tamamlamak üzere süre verilmesi ve nihayetinde bu itirazlarımızın değerlendirilmesi gerekirken, mahkemece istinaf harçlarını tamamlamak üzere süre verilmeksizin kadına izafe edilen kusurun istinaf edilmeksizin kesinleştiği şeklinde karar verilmesinin hukuka aykırı olup kararın bu yönüyle de bozulması gerektiğini ileri sürerek kusur belirlemesi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın vekilinin erkeğin istinaf dilekçesine verdikleri cevap dilekçesinin mahiyeti, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4712 Sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.