Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6305 E. 2024/3191 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evlilik birliği erkeğin ölümüyle sona erdikten sonra, sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, toplanan deliller ve tanık beyanları değerlendirilerek, davalı kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olduğuna dair yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/824 E., 2023/812 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 13. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/225 E., 2021/388 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı ile davalının evliliğinin erkeğin ölümü sebebiyle sona erdiğinin tespitine, davalı kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

Kararın bir kısım davacı erkek mirasçıları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı erkek mirasçıları vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı bir kısım davacı erkek mirasçıları vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 10.10.2007 tarihinde evlendiğini, davalının son 7-8 yıldır müvekkili ile ilgilenmediğini, saygı göstermediğini, kaba davrandığını, İstanbul Güngören'de bulunan taşınmazı baskıyla davalının kendi üzerine tescil ettirdiğini, bir kaç kez süreli evden gittiğini, 35 yaşına kadar bekar ve çalışma engeli olmadığı halde çalışmayan oğlunun taraflarla birlikte yaşadığını, müvekkilini evden kovduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığın, bu nedenle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının çocuklarının tarafların nikahına katılmadığını, davacının çocuklarının davacıya resmi nikah yapmamasını söylediklerini, davacının gelininin, davacının eşyalarını çöp poşetine koyarak davacıya gönderdiğini, müvekkilinin davacıya özenle baktığını, müvekkilinin oğlunun 2006 yılından itibaren çeşitli firmalarda çalıştığını, 04.09.2018 tarihinde davacının oğlu ve gelinlerinin, tarafların müşterek konutuna gelerek müvekkilini notere götürmeye çalışarak davacının mirasından feragat etmesini sağlamaya çalıştıklarını, davacının, oğlunu kışkırtmasıyla davalıyı notere gitmeye zorladığını, aksi takdirde eve gelmeyeceğini beyan ettiğini, davacının dilekçesinde bahsetmiş olduğu evin alımında müvekkilinin katkısının bulunduğunu bildirmiş, açılan davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile davalının evliliğinin 16.02.2020 tarihinden itibaren ölüm sebebiyle sona erdiğinin tespitine, davalı kadına yüklenebilecek bir kusurun varlığının bulunmadığına, davalı tarafın tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı bir kısım davacı mirasçıları vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Bir kısım davacı mirasçıları vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin 11.03.2021 tarihli ara kararı ile taraflara tanık beyanlarına karşı beyanda bulunmak üzere 30.03.2021 tarihine kadar süre verildiğini, 27.03.2021 tarihinde tanık beyanlarına ve davanın esasına ilişkin beyanlarını sunduklarını ve 29.03.2021 tarihinde müteveffaya ilişkin görüntüleri flash bellek ile dosyaya sunduklarını ancak flash belleğin dosyaya girmediğini, bu hususu 30.03.2021 tarihli duruşmada belirtmiş olmalarına rağmen beyanlarına itibar edilmeksizin davanın reddine karar verildiğini, davanın esasını etkileyecek flash belleğin hükme esas alınmamasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, hükmün gerekçeden yoksun olduğunu, davalı tanık beyanlarının görgüye dayalı olmadığını ve çelişkili olduğunu, dinlenen davacı tanık beyanları ile davalının kusurlu olduğunun ispatlandığını belirterek, Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tanıklarının beyanlarının soyut ve itibar edilebilir nitelikte olmadığı, davalının bizzat bilgi ve görgüye dayalı tanık beyanlarından davalının, davacıyla ilgilendiği, davacının çocuklarının tarafların müşterek konutuna gelerek davalıyı notere gitmeye zorladıkları ve davalının mirastan feragat ettiğine dair beyanını almaya çalıştıkları, davalının çocuğu tanık Ali'nin taraflarla birlikte yaşamasından davacının rahatsız olduğuna dair somut bir delil bulunmadığı, her ne kadar davacı ... Dilare, davalının davacıyla ilgilenmediğini beyan etse de davacının kirlenen kıyafetlerini yıkaması için davalıya verdiğini kabul ettiği, davalının hastaneye gelip gittiğinin davacı tanıklarının beyanıyla anlaşıldığı, davacının, davalıyı evlenmeden önce bir daire sözünün bulunduğu hususunun tanık beyanlarıyla anlaşıldığı, en son davacıyı, çocukları ziyaret amaçlı tarafların müşterek konutundan alarak götürdükleri, davacının gittiğinde davalıdan imzalaması gereken kağıdı imzaladığında müşterek konuta döneceğini beyan ettiği, tarafların bu süreçten sonra bir araya gelmedikleri, genel olarak davalının tanıklarının, davacı tanıklarına göre daha somut bir görgüye dayalı ve itibar edilebilir nitelikte beyanda bulundukları; davacının 16.02.2020 tarihinde yargılama sırasında vefat ettiğinden, evliliğin ölümle sona erdiği; davacı mirasçılarından ... dışındakilerin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 181/2 maddesi gereğince davaya kusur tespiti yönünden devam edeceklerini beyan ettikleri; davacının vefatından önce delillerini sunduğu ve tanıklarını bildirdiği; bu nedenle yargılama sırasında ölen davacının mirasçılarının, davalıya yeni kusur yükleyemeyeceği gibi, yeni delil ve tanık sunamayacakları; İlk Derece Mahkemesince ayrıca davacı mirasçılarına delillerini ve tanıklarını bildirmesi için süre verilmesi ve davacı mirasçıları tarafından bildirilen tanıkların dinlenmesi usul ve kanuna aykırı ise de, davalı tarafından istinaf kanun yoluna müracaat edilmemesi ve davanın esasına etkili olmaması nedeniyle sadece bu konudaki hataya değinilmekle yetinildiği; bu bakımdan muris davacı tarafından sunulmayan ve davacı mirasçıları tarafından sunulan flash belleğin İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınmamasında hukuka aykırılık bulunmadığı; somut olayda, davalı kadının kusuru ispatlanamadığı; İlk Derece Mahkemesince evliliğin ölüm sebebiyle sona erdiğinin tespitine, davalı kadına yüklenebilecek bir kusurun varlığının bulunmadığına ilişkin kararı usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım mirasçılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Bir kısım mirasçılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaftaki nedenleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; taraflar arasındaki evlilik birliğinin davacı erkeğin ölümü nedeniyle konusuz kalmış olup kusur tespiti yönünden devam eden davada sağ kalan kadın eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu bir davranışının ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 181 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup bir kısım mirasçılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.