"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1822 E., 2023/938 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Burhaniye Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/10 E., 2020/30 K.
Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı kadın vekili ve davalı-davacı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili ve davalı-davacı erkek mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle;
Davacı-davalı kadın vekilinin birleşen davaya, davalı-davacı erkek mirasçıları vekilinin asıl davaya yönelik temyiz dilekçesinin incelemesinde;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre, asıl davada davalı-davacı erkek aleyhine tespit edilen ve hükmedilen alacak miktarı toplam 41.046,47 TL, birleşen davada davacı-davalı kadın aleyhine tespit edilen alacak miktarı 60.000,00 TL ve hükmedilen alacak 50.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,000 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı-davalı kadın vekilinin birleşen dava yönünden, davalı-davacı erkek mirasçıları vekilinin asıl dava yönünden temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-davacı erkek mirasçıları vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz dilekçesinin incelemesinde;
6100 sayılı Kanun'un öngördüğü yargılama sistemine göre, ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesi kararının davalı-davacı erkek tarafından sadece asıl dava yönünden istinaf edildiği, birleşen dava yönünden ise sadece davacı-davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun olduğu ve davacı-davalı kadın vekilinin de birleşen dava yönünden başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmakla, davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmeyerek onun yönünden birleşen dava yönünden hükmün esası kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı-davacı erkek mirasçıları vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı-davalı kadın vekilinin asıl davaya yönelik gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde davalı-davacı adına 647 parsel 1 ve 2 nolu meskenlerin edinildiğini belirterek, mal rejiminin tasfiyesi ile meskenlerin bedelinin yarısı olan 250.000,00 TL'nin 2005 yılından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı-davalı kadın birleşen davaya cevap dilekçesinde; taşınmazın annesi tarafından kendisi ve iki kız kardeşine bağışlandığını belirterek, birleşen davanın reddini savunmuştur.
II. CEVAP
1. Davalı-davacı erkek asıl davaya cevap dilekçesinde; arsanın alınmasında ve taşınmazın birinci katı yapılması için kişisel malı olan Bakırköy'deki taşınmazın sattığını, ikinci katın yapılmasında da emekli ikramiyesi ile aldığı tarlayı sattığını, taşınmazın edinilmesine davacı-davalının katkısının olmadığını belirterek, asıl davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı-davacı erkek birleşen dava dilekçesinde; davacı-davalı kadın adına kayıtlı 4018 parsel 9 nolu meskenin edinilmesinde bankalardan kredi çekerek ve yakınlarından borç alarak 50.000,00 TL verdiğini belirterek, taşınmazın edinilmesi için verdiği 50.000,00 TL ve fazlasını 2008 yılından itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl dava yönünden, tasfiyeye konu 647 parsel sayılı taşınmazın arsa vasfında iken 18.01.2005 tarihinde ... adına satın alındığı, 28.07.2011 tarihinde taşınmaz üzerine kat mülkiyeti tesis edilerek 1 ve 2 nolu bağımsız bölümlerin ... adına kayıtlı olduğu, 1 nolu meskenin 21.04.2005 tarihli yapı ruhsatı ile inşasına başlandığı, 20.02.2008 tarihinde tamamlandığı, 2 nolu meskenin de 14.12.2010 yenileme ruhsatı ve 27.12.2010 tarihinde yapı kullanma izni aldığı; tasfiye konusu taşınmazın ...'ın kişisel malı olduğu anlaşılan 23 ada 8 parsel sayılı taşınmazın satışı suretiyle satın alındığı, 1 nolu meskenin davalının kişisel malı olan tarlanın satışı sonucunda elde edilen parayla tamamlandığı, 2 nolu bağımsız bölüm ise edinilmiş mal olduğu, aksinin davalı tarafça ispatlanamadığı; 2 nolu meskenin arsa hariç bina değerinin 82.092,93 TL olarak tespit edildiği, buna göre davacının 41.046,47 TL katılma alacağının olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 41.046,47 TL alacağın karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talep ve hakların reddine karar verilmiştir.
2. Birleşen dava yönünden de, tasfiyeye konu 4018 parsel 9 nolu meskenin 1/3 payının 24.03.2003 tarihinde Armağan tarafından satın alındığı, her ne kadar davacı-davalı evin annesinin kendisine ve kız kardeşlerine bağışladığını ileri sürmüş ise de; taşınmazı üçüncü bir kişiden satış suretiyle alındığı, tapuda satış görünen işlemin bağış olduğu yani resmi işlemin muvazaalı yapıldığı yazılı belge ile kanıtlanamadığı, davacı-davalının hissesinin 120.000,00 TL olarak tespit edildiği, buna göre davalı-davacının 60.000,00 TL katılma alacağının gerekçesiyle, taleple bağlı kalınarak 50.000,00 TL alacağın karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte dtahsiline, fazlaya ilişkin talep ve hakların saklı tutulmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek ve davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı-davacı erkek istinaf dilekçesinde; asıl davada tasfiye konusu taşınmazın bedelinin tamamının kişisel malları ile karşılandığını, arsa ve birinci kat için Bakırköy'deki taşınmazını sattığını, ikinci kat için de tarla sattığını, davacı-davalının katkısını ispatlayamadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; asıl davada bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, taşınmaz değerinin hatalı belirlendiğini, taşınmazın sadece ikinci katın edinilmiş mal kabul edilmesinin hatalı olduğunu; birleşen davada tasfiye konusu taşınmazın müvekkilinin bedelsiz olarak aldığını, taşınmazın müvekkilinin annesi tarafından kızlarına karşılıksız verildiğini, taşınmazın kişisel mal olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı-davacı erkeğin İlk Derece Mahkemesinin kararından sonra 06.12.2020 tarihinde vefat ettiği, veraset ilamının ve mirasçılara ait vekâletnamenin dosyada bulunduğu, dava dosyası içeriği, dosyadaki deliler, yargılama sırasında alınan 21.05.2020 tarihli bilirkişi raporu ile bu rapora uygun şekilde verilen kararın dosya kapsamına ve mevcut delil durumuna uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili ve davalı-davacı erkek mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; asıl davada bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, taşınmaz değerinin hatalı belirlendiğini, taşınmazın sadece ikinci katın edinilmiş mal kabul edilmesinin hatalı olduğunu; birleşen davada tasfiye konusu taşınmazın müvekkilinin bedelsiz olarak aldığını, taşınmazın müvekkilinin annesi tarafından kızlarına karşılıksız verildiğini, taşınmazın kişisel mal olduğunu, açılan tapu iptali ve tescil davası ile de taşınmazın karşılıksız olarak edinildiğinin ispatlandığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı-davacı erkek mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde; davacı-davalı kadının iddia ve savunmasını genişletmesine muvafakatları olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun müvekkillerinin murisi davalı-davacıya tebliğ edilmediğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kişisel mal savunması ve ispatı, delillerin değerlendirilmesi, usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen asıl davaya yönelik karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
I. Asıl Dava Yönünden
1. Davalı-davacı erkek mirasçıları vekilinin asıl davaya yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2. Davacı-davalı kadın vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
II. Birleşen Dava Yönünden
1. Davacı-davalı kadın vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2. Davalı-davacı erkek mirasçıları vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yönlerin temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Armağan'a yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ... mirasçılarına iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.