Logo

2. Hukuk Dairesi2023/636 E. 2023/3086 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kimin kusurlu olduğu, velayet, nafaka ve ziynet alacağı taleplerinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki deliller ve tarafların beyanları değerlendirilerek, yerel mahkemenin boşanma, velayet, nafaka ve ziynet alacağına ilişkin kararında usul ve hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1606 E., 2022/1715 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/1849 E., 2021/274 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davası ile kadının ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkeğin boşanma davasının reddine, kadının ziynet alacağı davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesinde özetle; davalı ile evliliklerinden bu yana ruhen ve fikren anlaşamadıklarını, mizaç itibariyle ters düştüklerini, erkeğin kendisine fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiğini, küçük düşürücü ifadeler kullandığını, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesi nedeni ile ayrı yaşadıklarını belirterek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin tarafına verilmesini, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 tedbir ve iştirak nafakasına, yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata, evlilik sırasında davalının aldığı 120 gram bilezik, 3.500,00 TL nakit ziynet eşyası, 4 adet çeyrek altının tarafına geri verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-karşı davalı kadın vekili 11.04.2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; erkeğin şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, aşağıladığını, müvekkiline düğünde takılan ziynet eşyalarının zorla elinden aldığını ve geri iade edilmediğini, müvekkilinin evlilikleri süresince üç kez kendisine karşı gerçekleştirilen fiziksel ve psikolojik şiddet, hakaret ve aşağılamalara dayanamayarak ailesinin evine gittiğini, aile büyüklerinin araya girmesi, davalının özür dilemesi akabinde müşterek haneye döndüğünü, yaşanan olaylardan birinde de müvekkilinin 16.12.2014 tarihinde görmüş olduğu şiddet nedeniyle ailesinin yanına sığındığını, aile fertlerinin araya girmesi ile tarafların tekrar bir araya geldiklerini, 2015 yılında erkeğin fiziksel şiddeti üzerine müvekkilinin yine evden ayrılıp ailesinin yanına sığındığını, olaydan sonra davalının özür dilemesi ve aile büyüklerinin araya girmesiyle müşterek haneye döndüğünü, 27 Mart 2016 günü 7 aylık hamile iken davalının müvekkiline yine fiziksel şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, 20 Eylül 2018 tarihinde ise tekrar müvekkiline yine fiziksel şiddet uyguladığını, kovduğunu, davalı hakkında ... 25. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldığını, müvekkilinin boşanmak istediğini erkeğe söylemesi üzerine erkeğin müvekkiline şikayetini geri çekersen anlaşmalı boşanırım aksi halde boşanmam şeklinde beyanda bulunduğu, bu nedenle müvekkilinin şikayetinden vazgeçtiğini, erkeğin ceza yargılamasından sonra 20 Eylül 2018 tarihindeki karar duruşmasından sonra müvekkilinin boşanma işlemlerinin yapılması düşüncesi ile tekrar evine döndüğünü, ancak erkeğin ben senden boşanmayacağım, seni süründüreceğim şeklindeki ifadeleri dolayısıyla 30.09.2018 tarihinde tekrar aralarında tartışma çıktığını, akabinde müvekkilinin ailesinin yanına gittiğini ve huzurdaki davayı açtığını, erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, müvekkiline düğünde takılan ve erkek tarafından alınan 120 gram altın bilezik, 4 adet çeyrek altının aynen iadesine aynen iade mümkün olmadığı taktirde bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yer alan iddiaların doğru olmadığını, kadının evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, çalıştığı dönemde kazandığı paranın önemli bir kısmını keyfi harcamalarına ayırdığını, ziynet eşyalarını da bozdurarak keyfi ve şahsi harcamalarında kullandığını, müvekkiline psikolojik baskılar yaparak, krediyle önce araç, sonra ev aldırdığını, bunların peşinatı olan meblağlar için müvekkiline anne ve babasından borç aldırdığını ama aldığı borcun 1,00 TL'sini dahi ödemesine izin vermediğini, müvekkilinin manevî ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, devamlı müvekkiline psikolojik şiddet uyguladığını, evlilikleri süresince çeşitli bahanelerle müvekkiline hakaretler ettiğini, sıklıkla yalan söylediğini, onur kırıcı davranışlarda bulunduğunu, müvekkilinin ailesi ile görüşmesini engellediğini, asıl kusurlu tarafın davacı olduğunu belirterek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminat karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile gerekçesi ile erkeğin kadına hakaret ettiği ve fiziksel şiddet uyguladığı, tam kusurlu olduğu, kadına atfedilecek kusur bulunmadığı, erkeğin iddialarının sabit olmadığı, kadının ziynet alacağı davasında iddialarını ispatladığı gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için daha önce takdir edilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 400,00 TL'ye çıkarılmasına ve 400,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak davalıdan tahsiline, kadın için 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 25.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 4 adet 120 gr bilezik ve 4 adet çeyrek altının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bedeli olan 26.479,52TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; nafaka ve tazminat miktarlarının az olması, karşı dava reddedildiği halde müvekkili lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanıklarla ziynet eşyasının miktarının, müvekkili tarafından zorla alındığı, bozdurulduğu iddialarının net olarak ortaya koyulamadığını, ispat edilemediğini, tanık beyanları arasında ve tanık beyanları ile ıslah dilekçesi arasında çelişkilerin mevcut olduğunu, eksik incelemeyle karar verdiğini belirterek, eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiği gerekçeleri ile kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davaları yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ancak tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının ve manevî tazminat miktarının az olduğu, yine tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, ortak çocuğun ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen iştirak nafakasının miktarının da az olduğu davalı karşı davacı erkeğin boşanma davası reddedildiği halde kendisini vekil ile temsil ettiren davacı karşı davalı kadın yararına vekâlet ücreti takdir edilmemesinin hatalı olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun erkeğin reddedilen boşanma davası yönünden vekâlet ücretine, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve manevî tazminat miktarı ile kadının kısmen kabul edilen ziynet alacağı davası yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın için aylık 900,00 TL yoksulluk nafakası ile dava dilekçesinde 15.000,00 TL manevî tazminat talep eden kadının ve sonra ıslah ile manevî tazminat miktarının bölünmezliği ilkesi gereği ıslahla artırılmasına olanak bulunmadığından 15.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuk için aylık 700,00 TL iştirak nafakasına ve kadının ziynet alacağı davası yönünden ispatlanan 6 adet 22 ayar her biri 20 gram toplam gram bileziğin aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bedeli olan 25.020,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile erkekten alınarak kadına verilmesine, erkeğin reddedilen davası yönünden kadın için vekâlet ücretine karar verilmiş, kadının iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ile manevî tazminat miktarı, erkeğin ise ziynet alacağı davsının kabulü yönünden istinaf taleplerinin kabulüne karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının kusurunun tanık beyanlarıyla net olarak ortaya konulduğunu, kabul anlamına gelmemekle dosyadaki kadının fiziksel şiddet iddialarının gerçek olduğu düşünülse dahi kadın affederek bir arada yaşamaya devam ettiğini beyanla; kusur belirlemesi, kadının kabul edilen boşanma davası ve fer'îleri ile reddedilen davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların davalarının kabulünün gerekip gerekmediği, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.