"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/567 E., 2023/748 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kurşunlu Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/69 E., 2021/124 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun İlk Derece Mahkemesinin kararının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; 1999 yılında evlendiğini, 3 çocuklarının bulunduğunu, davalı ile evlendikten sonra İstanbul'da yaklaşık olarak 19 sene yaşadıklarını, kendilerini Korgun'da elektiriği, suyu olmayan kaba inşaat halindeki bir eve bıraktığını ve kendisini terk ettiğini, kızının babasının telefonunda başka bir kadınla olan yazışmalarını ve fotoğraflarını bulduğunu, köyü'ne getirdiğini ve babasının yanında yaşadığını, bu süreçte davalı kendisinin ve çocuklarının geçimi ile alakalı hiçbir yardımda bulunmadığını, tarafların evlilik birliğinin sarsılması ve zina nedeniyle boşanmalarına, velâyetin kendisine verilmesine, geliri bulunmadığını, davalıdan 500,00 TL tedbir nafakasına, kızlarının lise ve ortaokulda okuduklarından her biri için ayrı ayrı 300,00 TL tedbir nafakasına, bu nedenlere davalıdan 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, çocuklarının şuan davacının babasının evinde davacıyla birlikte yaşadığını, davalı zaten kendileri ile ilgilenmediğini, dava aşamasında mal kaçırmak amacıyla satışının engellenmesi için evin kaydı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı, bu sebeple 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 128 inci maddesi hükmü icabı davalının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayıldığı tespit edilmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının, davalı eşinin kendisini aldattığını ve terk ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci ve 166 maddesinin birinci fıkrası kapsamında boşanma davası açtığı, davasını her iki hukuki sebebe terditli olarak değil de birlikte dayandırdığı, bu hususta dosyaya davalı eşi ile başka bir kadına ait birtakım fotoğraflar ibraz ettiği, bu fotoğraflar incelendiğinde davalı erkek ile başka bir kadının yan yana ve çok yakın ilişki halinde olduklarını düşündüren pozlar vermiş oldukları, dosyaya birtakım yazışmaların da sunulmuş olduğu, bu yazışmalarda yine davalı erkek ile ilişkisi olduğu iddia edilen kadının birbirlerine karşı aralarında gönül ilişkisi bulunduğuna delalet eden "sevdam, aşkım, güzel kadınım, erkeğim, bitanem" gibi birtakım hitapları kullanmış oldukları, yine bu yazışmalarda kadının hamileliğinden bahsedildiği, ultrason fotoğrafının gönderildiği, bebeğin aldırıldığından söz edildiği, hülasa davalı erkek ile ilişkisi olduğu iddia edilen kadının cinsel münasebette bulunduklarına delalet eden konuşmalarının bulunduğu ve davacı tanıklarının davalı erkeğin başka bir kadınla birlikte yaşadığı, bu kadından bir çocuğunun olduğu, her ne kadar zina eyleminin varlığına rağmen sonlanması kaydıyla davacının davalıyı affetmek istediği yönünde tanık beyanı mevcut ise de davalı tarafından eylemin sonlandırılmadığı ve davanın açıldığı tarihte de birlikte yaşamın devam ettiği yönünde anlatımlarının bulunduğu anlaşılmakla eylemin sonlanması halinde affedeceğini beyan eden kadının affa yönelik şarta bağlı irade açıklamasından sonra zinanın devamı halinde kanuni hak düşürücü sürenin her eylemle birlikte yeniden başlayacağı, davacının zina iddiasının ispatlandığı ve eşlerin birbirlerine olan sadakat yükümlülüğünün ağır bir ihlali niteliğinde olan zina eyleminin gerçekleşmesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının tartışmasız olduğu kanaatine varılarak 4721 sayılı Kanun'un 161 inci ve 166 ncı maddeleri uyarınca davanın kabulü ile tarafların boşanmasına, ortak çocukları velâyetinin davacı anneye verilmesine, davalı baba arasında, kişisel ilişki kurulmasına, 14.11.2003 doğumlu ortak çocuğun davanın devamı sırasında ergin olduğundan velâyeti hususunda karar verilmesine yer olmadığına, çocuklar için aylık 300,00 TL tutarında nafakanın dava tarihi olan 29.08.2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere boşanma kararının kesinleşmesine kadar tedbir, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak gelecek yıllarda TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında arttırıma tabi tutulmak suretiyle davalı baba tarafından çocuklar yararına kullanmak üzere davacı anneye ödenmesine, Mahkememizce 16.02.2021 tarihli duruşmanın 4 numaralı ara kararı ile ortak çocuk için dava tarihi olan 29.08.2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 300,00 TL tutarında nafakaya tedbiren hükmedilmiş olmakla; bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, nafakanın ortak çocuğun ergin olduğu 14.11.2021tarihinde sonlanmasına, ortak çocuk ...'in davanın devamı sırasında ergin olduğundan iştirak nafakası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tarafların ortak çocukları 01.10.2000 doğumlu ... davanın açıldığı tarihte ergin olduğundan tedbir ve iştirak nafakasına dair talebinin reddine, Mahkememizce 16.02.2021 tarihli duruşmanın 4 numaralı ara kararı ile davacı için dava tarihi olan 29.08.2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere takdir edilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, kararın kesinleşmesinden itibaren tutar artırılarak aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının gelecek yıllarda TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında arttırıma tabi tutulmak suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının maddî tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile; 30.000,00 TL maddî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının manevî tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile; 20.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi hatalı olup davacının vakıaları ispatlayamadığını, kusurunun olmadığını, tazminat miktarlarının fazla olduğunu, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı kadının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, savunma hakkının kıstlanması, maddî ve manevî tazminatın hatalı olduğu, davanın ispatlanamadığı belirtilerek tamamı yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına neden olacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklanan geçimsizlik bulunup bulunmadığı, zina ve evlilik birliğinin sarsılması hukuki nedine dayalı davanın kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi şartları ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,22.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.