"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/437 E., 2023/783 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/436 E., 2021/1373 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından iki dava yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karşı davanın da kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı, davalı-karşı davacı erkek tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, iştirak nafakası yönünden yeni bir hüküm de kurulmamıştır. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesinin iştirak nafakasının miktarı istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olduğundan kadının iştirak nafakasının miktarı kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı-karşı davalı kadının temyiz isteminin iştirak nafakasının miktarı yönlerinden reddine karar vermek gerekir.
Davalı- davacı erkek vekilinin tüm, davacı- davalı kadın vekilinin diğer yönlere yönelik gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; sürekli seyahatlerde olduğunu, acil durumlarda ulaşılamadığını, ailesine ilgisiz olduğunu, müvekkilinin evin bütün iş yükü ve sorumluluklarını karşıladığını, ev taşınma işlemleri, çocukların eğitimi, hastane ve tüm işleri müvekkilinin tek başına hallettiğini, erkeğin ailesinin müvekkilini kürt kökenli olduğu için aşağıladığını, erkeğin sürekli müvekkilinin rızası dışında cinsel ilişkiye girdiğini, uyurken fotoğraflarını çektiğini, hakaret ve tehdit ettiğini, eve dinleme cihazı yerleştirip, gelen bayan misafirlerinin özel konuşmalarını dinlediğini, kendisine bakmadığını, hijyenine ve hareketlerine dikkat etmediğini, çocukların sorunlarıyla ilgilenmediğini, çocukların hastalığı ve ameliyatlarında yanında bulunmadığını, borçları nedeniyle evlilik içinde mal edinilemediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin annesine verilmesine, çocuklar yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; müvekkilinin işi gereği doğu ve güney doğuda zor şartlar altında çalıştığını, evlilik içinde birden çok mal edinildiğini, kadının müvekkilini aldattığını, gideceği yerleri söylemediğini, eve alkollü geldiğini, arkadaşlarını gizlediğini, kadına pahalı hediyeler ve paralar geldiğini, çocuklarla ilgilenmediğini, müvekkili ve ailesine hakaret ettiğini, kazandığı paraları vermediğini, bar, disco gibi yerlere giderek sabahlara kadar gelmediğini, alkol aldığını, telefonda görüştüğü kişinin "kimseye yar etmem, helalimsin" şeklinde sözler söylediğini, arkadaşlarına bu kişi için "Bingöl'lü, iyi bir insan" diyerek bahsettiğini, hayatında başka birisi mi var diye sorulunca "açıklama yapmayacağım, herkes işine baksın" dediğini, müvekkilinin de o sinirle kapıyı çarpınca kırıldığını, çocukların tüm giderlerini müvekkilinin karşıladığını, çocuklardan birisinin telefonda kadayıfçı yazıyor demesi üzerine, Kadayıfçı ... isimli işletmede Bingöl'lü ... isimli kişiyle aldattığını öğrendiğini, ev ve temizlik işlerini yapmadığını, müvekkiline "çok kilolusun, seninle dolaşmaya utanıyorum" dediğini, 05.01.2019 tarihinde müvekkili hastanede operasyon geçirdiğini, davacının ilgilenmeyip nasıl olduğunu sormadığını, eve uğramadığı günlerin olduğunu, çocuklara hakaretler ettiğini, 09.04.2019 tarihinde müvekkili ve ailesine hakaret ettiğini, ameliyat olduğu yere tekme attığını, tırnakladığını, darp ettiğini, sonra da uzaklaştırma kararı aldırdığını iddia ederek asıl davanın reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi olmadığı takdirde 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babasına verilmesine, erkek yararına 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin çocuklarla ilgilenmemesi nedeni ile evlilik birliğinin temelinden sarsılarak çekilmez hal almasında tam kusurlu olduğu, çocukların yüksek menfaati gereğince velâyetlerinin annelerine verilmesi, kadının boşanma davası açılmakla ayrı yaşamadığı haklılığı ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği, tarafların kusur oranları, ortak çocukların anne yanında bulunması, çocukların giderleri, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, her iki ebeveyninde çocuğun giderlerine ekonomik sosyal durumları oranında katkıda bulunmasının gerekliliği ve hakkaniyet ilkesi nazara alınarak kadının tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası taleplerinin kısmen kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin annelerine verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 550,00 TL tedbir, iştirak, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir, yoksulluk nafakasına, 25.01.2022 tarihli ek karar ile; davacı- karşı davalının manevî tazminat talebinin 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; iki dava yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı- karşı davacı erkeğin; "ortak çocuklarla ilgilenmediği" şeklinde kusurunun olduğu, İlk Derece Mahkemesi tarafından davacı- karşı davalı kadının kusurunun olmadığı belirtilmiş ise de; Ankara 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.12.2019 tarih, 2019/531 Esas, 2019/789 Karar sayılı kararıyla davalı- karşı davacı erkeğe karşı yaralama suçundan ceza aldığı, davacı- karşı davalı kadının kullanımında olan ... no'lu telefonla ... no'lu telefon hattı arasında olağanın üzerinde sıklık ve sürelerde, gündüz ve gece saatlerinde 01.07.2017- 09.04.2019 tarihleri arasında mesajlaşmaların ve görüşme kayıtlarının olduğu, bu nedenle davacı-karşı davalı kadının şiddet ve güven sarsıcı davranışları nedeniyle kusurlu olduğu, meydana gelen olaylarda ve ayrılmalarında davacı-karşı davalı kadının ağır, davalı- karşı davacı erkeğin az kusurlu olduğu, karşı davanın da kabulü gerektiği, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince erkek yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi kararının diğer yönlerden usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, karşı davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkek yararına 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkek vekilinin diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası talebinin reddi ile iştirak nafakası miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi ve manevî tazminat miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, karşılıklı boşanma davası olup, uyuşmazlık, asıl davanın kabulü, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulü ile erkek yararına manevî tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, miktarlarının dosya kapsamına, hakkaniyete, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun olup olmadığı, İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenilmeyen kusurlu davranışlara yönelik ceza mahkumiyet kararı olsa dahi istinaf talep edilmediğinden temyiz aşamasında inceleme olanağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı-karşı davalı kadının iştirak nafakasının miktarına yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilemeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,
2. Tarafların diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.06.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.