Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6508 E. 2024/2635 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelden sarsıldığı, ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesi, velayet, nafaka ve tazminat hususlarında verdiği kararın usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek istinaf mahkemesinin direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/978 E., 2023/127 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/228 E., 2021/1022 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, ziynet alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde; erkeğin 2020 yılı Şubat ayının ilk haftasında evi terk ettiğini, 3 aylık sürede evin kirasını ihtiyaçlarını karşılamadığını, ortak çocuğu hiç arayıp sormadığını, kadını ve ortak çocuğu aç bırakıp mağdur ettiğini, erkek için öncelikli olan şeyin para olduğunu, karısını ve kızını hiç düşünmediğini, evlilik boyunca kadından para ve mal kaçırdığını, ziynet eşyalarını alıp geri vermediğini, kadını sürekli şekilde aşağıladığını, "salak, gerizekalı, akılsız" dediğini, kadının yaptığı ev işlerini, davranışlarını, ailesini, eğitimini beğenmediğini, kadınla iletişim kurmadığını, sürekli kavga çıkardığını, sürekli şekilde kadının ailesinin yanında "hepiniz görgüsüzsünüz" dediğini, sinirlenince kadının saçını çekip boğazını sıktığını, kendi annesine ve kardeşlerine öncelik tanıdığını, verdiği sözleri tutmadığını, yalan söylediğini, erkeğin ailesinin yanına gidildiğinde erkek ve ailesinin ayrı odada kendi aralarında konuştuğunu, kadını muhatap almadıklarını, kadının çalışmaması nedeniyle erkeğe muhtaç olduğunu belirttiğini, ortak çocukla hiç ilgilenmediğini, derslerini hiç merak etmediğini, erkeğin evde yokken kadından battaniye ile oturmasını doğalgazı çalıştırmamasını istediğini, sıcak suyun olmadığını, eve akşamları geç geldiğini, neden geç geldiğini sorunca "sen kimsin bana hesap soruyorsun" dediğini, erkeğin annesinin yaptığı plana erkeğin uyduğunu, "annemin tırnağı olamazsın" dediğini, erkeğin başka kadınlarla ilişkisi olduğunu, bu kadınlardan birinin adının Rahime olduğunu öğrendiğini, sürekli şekilde gizli telefon görüşmeleri yaptığını belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00TL tedbir ve kadın için aylık 1.500,00TL tedbir nafakasına, bu nafakalara dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, nafakaların iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devamına, iştirak ve yoksulluk nafakalarının her yıl ÜFE oranında artırılmasına, yasal faizi ile birlikte 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmaması halinde değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile kadına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin evi terk ettiği iddiasının doğru olmadığını, kadının ailesinin müşterek konuta tecavüzü ile ağza alınmayacak hakaret ve tehditler ile erkeğin üzerine baskı kurduklarını, erkeğin evden ayrılmak zorunda kaldığını, tarafların kadının ailesi ile aynı apartmanda oturduğunu, oturdukları evin kadının babasına ait olduğunu, kadının ailesinin sürekli olarak evliliğe müdahale ettiğini, kadının da bu müdahaleye izin verdiğini, kadının sürekli kendi ailesi ile zaman geçirdiğini, ev ile bağlantısının kalmadığını, evin yemek ve temizlik ihtiyaçlarını çoğu zaman karşılamadığını, eve misafir kabul etmediğini ve davetlere de gitmek istemediğini, ortak çocuğun babası ile ilişkisini bilinçli olarak kopardığını, kadının erkeğin ailesini evliliğin başından beri kabul edemediğini, erkeğin annesi ile görüşmeyi evlendikten kısa bir süre sonra kestiğini belirterek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına karşı hakaret, aşağılama, kadın ve ailesine "görgüsüzsünüz" şeklinde hitap etme, evin ihtiyaçlarını karşılamama, eşi ve çocuğu ile ilgilenmeme, kışın evin doğalgazının çalıştırmasına izin vermeyerek cimrilik yapma, "annemin attığı tırnak olamazsın" şeklinde sözler söyleme, evde olduğunda sürekli telefon ile ilgilenme şeklinde davranışları sebebi ile kusurlu bulunduğu; kadının ise erkeğin ailesini kabullenmeme, eve misafir kabul etmeme, eşi ile özel toplantılara ve yemeğe gitmeme, evi terk etme şeklinde davranışları sebebi ile kusurlu bulunduğu, mevcut kusur durumuna göre erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına hükmedilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 700,00 TL'ye yükseltilmesine, iştirak nafakası olarak devamına, iştirak nafakasına yıllık ÜFE oranında artırım uygulanmasına, tedbir nafakası yönünden karar tarihinden, iştirak nafakası yönünden kararın kesinleşmesinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, kadın yararına aylık 800,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 1.000,00 TL'ye yükseltilmesine, yoksulluk nafakası olarak devamına, yoksulluk nafakasına yıllık ÜFE oranında artırım uygulanmasına, tedbir nafakası yönünden karar tarihinden, yoksulluk nafakası yönünden kararın kesinleşmesinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadının ziynet alacağı talebinin tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin tam kusurlu olduğunu, karşı dava yönünden toplanan delillerin boşanmayı gerektirecek nitelikte olmadığını, erkeğin kusurlarına karşılık hükmedilen tazminatların miktarının düşük olduğunu, erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği hususunda bir değerlendirme yapılmadığını, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarının tekrar değerlendirilmesi gerektiğini belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminatların miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin kusurunun bulunmadığını, kadının kusurlu davranışları ile evliliğin son bulduğunu, çelişkili ve duyuma dayalı tanık beyanları esas alınarak hüküm kurulduğunu, erkeğin ağır kusurlu olduğuna kanaat getirilip kadın yararına tazminatlara hükmedilmesi ve erkeğin tazminatlarının reddedilmesi kararının hatalı olduğunu, kadının kusurlarının eksik tespit edildiğini, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarının erkeğin ekonomik durumunu aştığını belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatlar, reddedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminatların miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatlar, reddedilen tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ile yararına tazminat ve nafaka şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakanın miktarının dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı maddesi 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.