"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1714 E., 2023/952 K.
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İznik Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2017/91 E., 2020/195 K.
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tapu iptal ve tescil talebi konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, alacak talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın aile konutu olduğunu, davacının eşinin taşınmazı davacının bilgisi ve rızası dışında 10.12.2007 tarihinde dava dışı ... Tekstil Ltd. Şti. ile davalı şirket arasında imzalanan veya imzalanacak olan finansal kiralama sözleşmelerinden dolayı ... Tekstil Ltd. Şti.'nin doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere 150.000,00 Euro bedelle davalı şirket lehine ipotek tesis ettirdiğini, dava dışı şirketin kullanmış olduğu kredinin bedelini davalı şirkete ödemediğinden bahisle davalı şirket tarafından taşınmazın paraya çevrilmesi amacıyla takip başlatıldığını, taşınmazın satıldığını, davacının bu durumu 11.10.2012 tarihinde taşınmaz satış ilamının kendisine tebliği ile öğrendiğini, davacının 2012 yılında ipoteğin kaldırılması için dava açtığını, dava devam ederken taşınmazın icradan ihale olduğunu, davacının ihalenin feshi davası açtığını, bunun da aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, ipoteğin kaldırılması davasının da davacının dava açmakta haklı olduğu gerekçesi ile yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden lehlerine bozulduğunu, haklı bulunmalarına rağmen satış gerçekleştiğinden ipoteğin fekkinin mümkün olmadığını belirterek taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile eski malik olan eşi adına tesciline veyahut davacının ömrünün sonuna kadar ailesi ile birlikte oturabileceği bir taşınmazın bedelinin veya en azından davacının ömrünün sonuna kadar vereceği muhtemel kira bedelinin şimdilik 1.000,00 TL olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, dava esnasında dava konusu taşınmazı satın alması nedeniyle ıslah dilekçesi ile taşınmazın değeri olan 362.747,00 TL bedelin faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı şirket vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; davada aktif husumet ehliyeti sorunu olduğunu, eksik harç ile dava açıldığını, kesin hüküm bulunduğunu, eşini dava etmeyen davacının iyi niyetli olmadığını, muhataplarının lehine ipotek verdikleri kişi olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalının ipotek koymada iyiniyetli olmadığı hususunun Mahkemenin 2012/328 Esas sayılı dosyasındaki aynı gerekçeyle eldeki dava dosyasında kabul edildiği, fakat tüm bunlara rağmen, ipotek konulmasından sonra taşınmazın açılan ihalenin feshi ve ipoteğin fekki davalarına rağmen icra marifetiyle davalıya alacağına mahsuben 75.000,00 TL bedelle ihale edildiği, bu haliyle düşünüldüğünde, ipoteğin konulma sürecinde usulsüzlük olsa da, davalının alacağına halel getiren bir durum olmadığı, davalının yasal olan alacağını icra kanalıyla karşılaması sonucunda davalının hakkı olan alacağı için eldeki davayla karşılaşmasının hukuk güvenliği ve hukuki belirlilik ilkesini zedeleyeceği, bu kapsamda davaya konu ettiği taşınmazının tapusunun iptali ile kendi adına tescili isteme hakkı olmayıp, ıslahla birlikte dava tarihindeki değerini isteme hakkı da olmadığı, davacının ömrü boyunca ücretsiz oturağı bir evden mahrum kalması nedeniyle hesaplanacak kira bedelini istemesinin de Türk Hukukunda yasal bir dayanağı olmadığından talebin dinlenebilirliği olmadığı, davacının dava konusu taşınmazı davadan sonra 24.09.2018 tarihinde satın alması nedeniyle tapu iptal ve tescil talebinin konusuz kaldığı gerekçesi ile asıl talep olan tapu iptal ve tescil hususu konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, ikinci talep olan tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davanın kabulü gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dosyadaki yazılar, kararın dayandığı deliller ile kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re'sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu, davalının iyi niyetli olmadığını, müvekkilinin dava açıldıktan sonra dava konusu taşınmazı satın almak durumunda kaldığından tapu iptali ve tescil taleplerinin konusuz kaldığını, müvekkilinin kendi evini tekrar almak zorunda kaldığını, bu nedenle maddî kayba uğradığını, taşınmazın dava tarihindeki değerini 362.747,00 TL olarak ıslah ettiklerini, müvekkilinin rızası dışında eşi İbrahim tarafından taşınmazın ipotek edildiğini, borcun ödenmediğini, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile talep yapıldığını, satış ilamıyla durumu öğrendiğini, dava konusu taşınmaz ile ilgili tazminat taleplerinin reddinin yanlış olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, taşınmazın bedelinin tahsili olup, uyuşmazlık davanın kabulü gerekip gerekmediği noktasına toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü, 6 ncı ve 194 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,09.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.