"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/569 E., 2023/996 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Manisa 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/357 E., 2021/37 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; 2015 yılında evlendiklerini, evliliklerinden ortak bir çocuklarının bulunduğunu, tarafların evlendikleri günden bu yana anlaşamadıklarını, geçimsizlikte asli kusurlunun davalı olduğunu, davalının evine bakmadığını, evin ihtiyaçlarını almadığını, davalının annesinin sözünden çıkmayıp eşi ile aralarındaki mahrem şeyleri bile annesine anlattığını, kumar oynadığını, banyoya tüp taktırmadığı için müvekkilinin banyo ihtiyacını ailesinin evine giderek giderdiğini, müvekkilinden habersiz iki defa takılarını bozduran davalının neden bozdurduğunun sorulması üzerine "payvonda yedim" dediğini, davalının müvekkilini sürekli aşağıladığını, salak, gerizekalı, aptal, ben okumuşum sen cahilsin dediğini, müvekkiline "senin gözün şaşı" diyerek sağlık sorunundan dolayı hakaret ettiğini, müvekkiline "seni hastaneye kapatacağım, çocuğu elinden alacağım" dediğini, evin kilidini değiştirerek müvekkiline vermediğini, eve kilitlediği ve telefonun sim kartını kırdığı müvekkilinin ailesi ile irtibata geçmesine engel olduğunu, tarafların 3 yıldır ayrı yaşadıklarını, bu zaman zarfında da davalının müvekkiline yönelik "seni kaçırıp eve kapatacağım" gibi sözler söylediğini, uzaklaştırma kararı alınan davalı hakkında Manisa 3. Asliye Ceza Mahkemesi'ne dava açıldığını ve ceza aldığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine aylık 700,00 TL tedbir-yoksulluk, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir-iştirak nafakası ile müvekkili lehine 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 21.03.2017 tarihinde müvekkilden boşanmak için Manisa 1. Aile Mahkemesine başvurduğunu, 09.05.2019 tarihinde boşanma davasının reddine karar verilerek ret kararının 10.09.2019 tarihinde kesinleştiğini, yeni açılan davanın içerik olarak reddedilen dava ile aynı olduğunu, müvekkilinin eşine olan inancı ve sevgisi ile zamanla aralarında ki küçük uyumsuzluklarında çözüleceğini düşündüğünü, taraflar arasında ki reddedilen boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 3 yıl içerisinde tekrar dava açılamayacağını, davacının sosyal medya üzerinden yapmış olduğu paylaşımlardan davanın açılmasından haberdar olmadığının anlaşıldığını, davacı ile müvekkilin aralarının gün geçtikçe düzeldiğini gösterdiğini, davacının paylaştığı mesajlardan müvekkiline olan sevgisinin devam ettiğini,ancak, davacının anne ve babasının kızlarını sürekli baskı altında tutarak boşanmaları için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını, davacının müvekkil ile konuşmasında bileziğini annesinin bozduğunu, parasıyla da künye aldığını söylediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Manisa 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/601 Esas 2018/576 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde ...'in sanık olduğu, 09.02.2018 tarihinde katılan ...'e karşı tehdit eyleminde bulunduğu sebebi ile kamu davası açıldığı, dosya arasında bulunan mesaj çıktıları, sanığın ikrarı ve dosya kapsamında sair tehdit suçunu işlediğinden bahisle Veli'nin cezalandırılmasına ve neticeten hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği, HAGB kararları hukuk hakimini bağlayıcı bir delil olmasa dahi sanığın ceza dosyasında ilgili mesajları çektiği yönündeki ikrarından bu şekilde tehdit eyleminde bulunulduğu, daha öncesinde tesis edilemeyen ortak hayatın bundan sonra da tesisinin mümkün olmadığı kanaatine varıldığı; davalı tarafından davacının ailesinin baskısı altında olduğu ve tarafların gizli gizli görüştükleri ve hatta bir dönem bir araya geldikleri de beyan edilmiş ise de; davalı tanığı ...'nın beyanında geçen çocuğun 5-6 aylık döneminin 2017 yılına karşılık gelmesi, gerek tanık ...'nın gerekse tanık...'ın beyanında geçen 2018 yılındaki ...nin doğum günü kutlamasının 2018 yılı Ocak ayında yani tehdit eyleminden önce olması, dayanılan tehdit vakıasının ise 2018 yılı Şubat olduğu nazara alındığında önceki olaylar hoşgörülse bile son tehdit eyleminden sonra tarafların biraraya geldiklerinin ispat edilememesi sebebiyle evlilik birliğinin sona ermesinde davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilerek baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk lehine aylık 300,00 TL tedbir, 400,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 450,00 TL tedbir ve 550,00 TL yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının eldeki davasında daha önce açılan ve reddedilen 2017/232 Esas sayılı dosyada ki aynı iddiaları ileri sürdüğünü, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, cevap dilekçesi ekinde sundukları delillerin dikkate alınmadığını, davacının Facebook üzerinden yaptığı paylaşımlarda davanın açıldığından haberinin olmadığını söylediğini, davacı ile müvekkili arasındaki ilişkilerin gün geçtikçe düzeldiğini, buna göre müvekkilinin Manisa 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2018/601 Esas sayılı dosyasına konu eyleminin davacı kadın tarafından affedildiğinin kabulü gerektiğini, tanık beyanlarının çelişkili olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulü ve fer'îleri yönünden talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Manisa 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kesinleşen kararına, Mahkemece davalı erkeğin sadece önceki açılan ve reddedilen davanın açılış tarihinden sonra gerçekleşen ve ceza yargılamasına konu olan tehdit suçu nedeniyle davalı erkeğin tam kusurlu bulunmasına, tarafların tehdit vakıasına konu suç tarihinden sonra bir araya geldiklerinin ispat edilememesine, eldeki davanın taraflar arasında açılan 3. dava olmasına, davacı kadının sosyal medyadaki davacı erkekle olan yazışmalarında tarih bulunmadığı gibi yazışma içeriklerinin davalı erkeğin tehdite konu kusurlu davranışını affettiği ya da hoşgörüyle karşıladığının kabulünün mümkün olmadığına, tüm bunlara ve özellikle SİR de alınan beyanına göre davacı kadının boşanma konusunda ısrarlı olup, davalı erkek tarafından davacı kadının kusurlu bir davranışının da ispat edilememesine, böylece mahkemece yapılan kusur belirlemesinde ve boşanmaya karar verilmesinde bir yanlışlık görülmemesine, boşanma davası açılmakla tarafların ayrı yaşama hakkı doğduğundan davacı lehine 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca tedbir nafakası ile davacının düzenli ve sürekli gelirinin ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurunun bulunmaması sebebi ile lehine 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası koşullarının oluşmasına, davalının kusurlu davranışları nedeniyle kadın lehine 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında düzenlenen maddî ve manevî tazminat koşullarının gerçekleşmesine, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat, nafakaların niteliği, hakkaniyet ilkesi göz önüne alındığında, hükmedilen tazminatların ve tedbir ile yoksulluk nafakası miktarının indirilmesinin de gerekmediği; ortak çocuğun çok uzun zamandan beri anne ile yaşaması nedeniyle alıştığı yaşam koşullarından ayrılmasının çocuğun menfaatine olmayacağına, çocuğun bulunduğu yaş itibari ile anne bakım ve şefkatine ihtiyacının bulunmasına, annenin uyarılmak suretiyle çocuğun velâyetinin annesine verilmesinin üstün menfaatine olacağına ilişkin SİR raporu da dikkate alınarak velâyetinin davacı anneye verilmesinde ve yazılı şekilde kişisel ilişki kurulmasında, yine ortak çocuğun fiili ayrılık tarihinden itibaren anne yanında yaşaması ve velâyetinin anneye verilmesi nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu ve 182 nci maddeleri uyarınca çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakası takdirinde ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları gözönüne alındığında takdir edilen nafaka miktarlarının da indirilmesinin gerekmediği; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re'sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenleri tekrar ederek tamamına yönelik kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı ve boşanmanın fer'îleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddesi, 182 nci, 323 üncü, 327 nci, 328 inci, 330 uncu ve 336 ncı madddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.