"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2682 E., 2023/586 K.
KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 11. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/343 E., 2020/348 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin kendisine karşı davranış bozukluğu olduğunu, aile birliğinin fiilen bittiğini, 3 yıl önce boşanma davası açıldığını ancak sonuca ulaşamadığını, 3 yıldır ayrı yaşadıklarını belirterek tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesine, çocuğa ve kendisine nafaka bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı kadının evi sürekli terk ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini belirterek tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi ile boşanmalarına, velâyetin ortak verilmesine, nafaka taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tanıkların evlilik birliği içinde yaşananlara ilişkin bilgilerinin olmadığı, davacının ortak konutu terk ettiği ve ayrı yaşamaya başladığı, davalının kusuruna ilişkin iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmakla, her ne kadar davalı tarafta boşanma talebinde bulunmuş ise de, açılmış dava bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde davalı ile ayrı yaşadıklarını, 3 yıl önce boşanma davası açtığını, reddedildiğini beyan ettiğini, boşanma davası açma gerekçesinin hem 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrasına dayalı fiili ayrılığa hem de davalının olumsuz davranışlarına dayandığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı, davalının boşanmaya neden olan ve evlilik birliğini kendisi açısından çekilmez hale getirecek kusurlu bir davranışını kanıtlayamadığı, dinlenen tanıkların davalının kusurlu bir davranışından bahsetmedikleri, davalı boşanmayı kabul etmiş ise de tarafların velâyet ve boşanmanın mali sonuçlarında anlaşamamaları nedeniyle davalının boşanmaya ilişkin kabulünün hukuki değerinin bulunmadığı anlaşıldığından 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasındaki koşulların oluşmadığı, davacının dava dilekçesinde, 3 yıl önce boşanma davası açılmış ise de sonuca ulaşılamadığını, bu nedenle evliliğin iki taraf için de zararlı boyutta olduğunu, davalı ile 3 yıldır ayrı yaşadıklarını belirttiği, Bakırköy 10. Aile Mahkemesinin 2014/649-2016/40 E.-K. sayılı dosyasında taraflar arasında görülüp ret kararı ile sonuçlanan davadaki hükmün 22.03.2016 tarihinde kesinleştiği, bu tarihten sonra taraflar evlilik birliğinin devamı anlamında bir araya gelmedikleri, evlilik birliğini yeniden tesis etmediği, eldeki dava da redle sonuçlanan davanın kesinleştiği 22.03.2016 tarihinden itibaren üç yıllık yasal süre geçtikten sonra 15.05.2019 tarihinde açılmış olup 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin son fıkrasındaki yasal koşullar oluşmasına rağmen fiili ayrılık sebebine dayalı boşanma davasının kabulü yerine reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, davacının ne dayanak davada ne de fiili ayrılık süresine ilişkin olarak davalının boşanmaya neden olan kusurlu bir davranışını kanıtlayamadığı, boşanmaya neden olan olaylarda ret kararı ile sonuçlanan dayanak davayı açan, dayanak davanın reddine ilişkin hükmün kesinleşmesinden sonra evlilik birliğini yeniden tesis etmek için çaba göstermeyen davacı kadının tam kusurlu, davalı erkeğin kusursuz olduğu gerekçesi ile davacının istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk Merve Sonay için dava tarihinden başlamak, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar devam etmek ve tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere aylık 400,00 TL tedbir nafakası ile boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık 850,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı kadının emekli olduğu, kendine ait evde oturduğu, ayrıca taşınmazlarının bulunduğu, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesi ile yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili ve davacı kadın katılma yoluyla temyiz isteminde bulunmuştur.
B.Temyiz Sebepleri
1.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının, davasını 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca açtığını, fiili ayrılık sebebine dayandırmadığını, davacı kadının kişisel ilişkiye uymadığını, velâyetin değiştirilmesini, nafakaların çok olduğunu, vekâlet ücretinin kaldırılmasının hatalı olduğunu belirterek hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davacı kadın katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, nafaka miktarları ve kişisel ilişki süresi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının hukuki sebebi, davanın 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kabulünün ve yapılan kusur belirlemesinin doğru olup olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin, nafakaların miktarının ve kişisel ilişki süresinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü ve devamı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun`un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi,166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 182 inci maddesi, 324 üncü maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 335 inci maddesi, 336 ncı maddesi; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın ve davalı erkek vekilince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.