"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1057 E., 2022/1689 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 18. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/834 E., 2021/695 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacı erkek vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazının ise esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evlendikleri günden beri erkeğin psikolojik şiddet gördüğünü, sürekli hakaretlere maruz kaldığını, kadının müvekkilinin maddî durumunu küçük gördüğünü, küçük düşürücü ifadeler kullandığını, ... Ayında erkeğin annesine baklava aldığı sebebiyle evi ... Ayı boyunca terk ettiğini, davranışlarını görmezden gelmeye çalıştığını, en son da müvekkilinin yastığının altında muskaya benzer bir cisim bulduğunu, kadının büyü yaptırdığını, tartışma üzerin kadının evi terk ettiğini ve üç yıldır tarafların bir araya gelmediklerini, ayrı yaşanılan dönemde sürekli arayarak erkeğin kendisine hakaret etmesi için tahrik ettiğini, mesajlarla tahrik ettiğini, ayrı bir nafaka davası açtığını, ayrı yaşamakta haklılığını ispatlanamayamadığından davanın reddedildiğini, çocukların kadında kaldığını, iftira atarak çocukları soğuttuğunu, kişisel iletişimlerini engellediğini belirterek; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, erkek yararına yasal faizi ile birlikte 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; muska olayının müvekkili ile ilgisinin olmadığını, müvekkilinin şiddete maruz kaldığını, fedakarlıklar yaptığını, erkek ve annesinin müvekkiline karşı şiddet ve kötü muamelede bulunduklarını, muska olayından sonra şiddetli bir şekilde erkeğin darp ettiğini, müvekkilinin kaburga kemiğinin kırıldığını, hastanede tedavi gördüğünü, tedbir nafakası davasının kesinleşmediğini, bu nedenlerle açılan davanın reddine, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminat ile aylık 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tanıklarının beyanlarının irdelenmesinde kadına atfı kabil bir kusurun ispatlanamadığı, dilekçelerde belirtilen vakıaların beyan edilmediği, farklı vakıaların dile getirildiği, bu nedenle bu beyanların hükme esas alınamayacağı, kadın tanıklarının beyanlarının irdelenmesinde tarafların ortak çocukların beyanlarından sabit olduğu üzere kadının evden ayrılma nedeninin erkeğin şiddetinin olduğunun sübuta erdiği, taraflardan evlilik birliğini sürdürmelerinin bekleneceği anlaşıldığından, erkeğin açtığı boşanma davasının ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; dinlenen tanıkların beyanları yeterince irdelenmeden alındığını, çocukların velâyetileri hususunda uzman raporu alındığını fakat çocukların bizzat dinlenmediğini, tarafların barışma, evliliği sürdürme yönünde hiçbir girişimleri olmadığını, kadın cevap dilekçesinde hem fiziksel şiddet gördüğünü iddia etmekte hem boşanmak istemediğini belirterek, gerek dava dilekçesi gerek tanık beyanlarının birbiriyle uyuştuğunu, birbirini desteklediğini ve bu evliliğin temelinden sarsıldığını kanıtlar nitelikte olduğunu, İlk Derece Mahkemesince erkek tanıklarına hangi noktalarda itibar edilmediği açık açık belirtilmediğini, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulduğunu, erkeğin, kadın tarafından psikolojik şiddete maruz kaldığını, dinlenen tanık beyanlarıyla da bunu ispatladıklarını, dinlenen ortak çocuğun babasını kötüleme odaklı ifade verdiğini, kadına kusur atfedilmemiş olmasının adil olmadığını belirterek reddedilen davası yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi tarafından kadının kusuru olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yargılama sırasında dinlenen erkek tanığı Hamiyet'in beyanına göre; kadının herkesin içinde "Çobana varsaydım daha iyiydi, çocuğu olmuyor, kocamda iş yok" demek suretiyle erkeği aşağıladığı, taraflar ayrıldıktan sonra kadın tarafından Gerede Asliye Hukuk Mahkemesinde tedbir nafakası davası açıldığı, kadının erkeğin kusurlarını ispatlayamadığı, delil sunmadığı, bu nedenle ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle tedbir nafakası davasının reddine karar verildiği, kararın 30.10.2019 tarihinde kesinleştiği ve erkeğin kadına şiddet uyguladığının ispatlanamadığının anlaşıldığı, bu durumda, meydana gelen olaylarda ve ayrılmalarında kadının tam kusurlu olduğundan taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında erkeğin dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı erkeğin boşanma davasının kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile reddinin doğru bulunmadığı, ortak çocuklardan Hilal'in idrak çağında olduğu, anne yanında kaldığı, sosyal inceleme raporunun alındığı, velâyetiin anneye verilmesinin çocuğun yararına olacağının belirtildiği, çocuk Hilal'in anne yanında kalmasının fikri, ahlaki gelişmelerine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı delillerin bulunmadığı, meydana gelebilecek tehlikelerin varlığı da ispat edilemediğinden, velâyetiin anneye verilmesine, toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddî ve manevî tazminat isteyen erkeğin, kadından daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, boşanma sonucu en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği gerekçesiyle erkek vekilinin istinaf başvurusunun, kusur belirlemesi, reddedilen davası ve tazminat talepleri yönlerden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi tümden kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuk Hilal'in velâyetinin anneye verilmesine, babayla ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, ortak çocuk Furkan Babayiğit karar tarihi itibariyle ... olduğundan, velâyeti ve kişisel ilişkiyle ilgili karar verilmesine yer olmadığına, erkek yararına 5.000,00 maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata, tam kusurlu davalı kadının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, erkeğin velâyete yönelik talebinin reddine, kadınla ilgili İlk Derece Mahkemesinde verilen tedbir nafakasının, kararın kesinleşmesine kadar devamına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Gerede Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen tedbir nafakası davasında verilen kararının, boşanma davasında kesin delil olarak kabul edilmesinin hukuki olmadığını, Gerede Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tanık dinlenmediğini, hiçbir delil toplanmadığını, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi'nin, müvekkilemin kusurlu olduğuna ilişkin görüş ve kararın doğru olmadığını, davacının annesi olan tanık Hamiyet'in beyanlarını esas almak sureti ile hüküm kurulduğunu, tanık Hamiyet'in beyanlarının doğru olmadığını, tanığın müvekkiline iftira attığını, tarafların iki çocuğu olduğunu, bu nedenle, tanık Hamiyet'in beyanlarındaki, müvekkilin, erkeğe yönelik, "Çocuğu olmuyor, çobana varsaydım daha iyiydi, kocamda iş yok" gibi sözler söylediği iddiası gerçek dışı olduğunu, erkeğin kadını defalarca çok ağır şekilde darp etmesine ve boşanma davasının dayanağı olan muska, büyü olayını yapan kişinin de erkeğin babası olmasına rağmen, kadının kusurlu, erkeğin ise kusursuz bulunmasının kabul edilebilir bir karar olmadığını, erkeğin davasının kabulünün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; erkeğin kabul edilen davası, kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, erkek yararına tazminata hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve bağımsız tedbir nafakası davasının kusura etkisi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.