"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1255 E., 2023/776 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzincan Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/534 E., 2022/198 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı- davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
İlk Derece Mahkemesince, erkeğin davasında verilen boşanma hükmü, vekâlet ücreti ve ortak çocuklar yararına hüküm altına alınan iştirak nafakalarının miktarı taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı- davacı kadın vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı- davacı kadının reddedilen yön dışında, davacı davalı erkeğin tüm temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor düzenlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü;
I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; birliğin kadının kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; birliğin erkeğin kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuk yararına aylık 1.750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının iş hayatı ile ilgili sıkıntıları ile erkeğin aile bireylerini mağdur ettiği, erkeğe hakaret ettiği, doğum yaptığında eşine söylemediği, çocuğunu göstermediği, erkeğin güven sarsıcı hareketlerde bulunduğu, eşine "çocuğu aldır" dediği, eşyaları ile kadını evden attığı, tarafların dinlettiği tanık beyanlarından sabit olduğu, tarafların sabit olduğu, kadının belirlenen ekonomik ve sosyal durumu dikkate alındığında, kadının çalıştığı, erkek ile aynı ekonomik güce sahip bulunduğu, hakkaniyet ilkesi göz önünde bulundurularak yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği, ortak çocuğun uzman eşliğinde alınan beyanı, uzmanın görüşü ve sosyal inceleme raporu da dikkate alınarak velayetinin annede kalmasının ve baba ile kişisel ilişki tesis edilmesinin, çocuğun bakımı, sosyal ve psikolojik gelişimi açısından üstün yararına olacağı, tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları, okul çağında bulunan çocuğun yaşı ile ihtiyaçları, ödeme gücü ve hakkaniyet ilkesi göz önünde bulundurularak, ortak çocuk yönünden iştirak nafakasının kısmen kabulü yoluna gidildiği gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba arasında "...her ayın 1. ve 3. Cumartesi günleri saat 09.00'den Pazar günleri saat 18.00'e kadar, Dini Bayramların 2.günü saat 09.00'dan 3. günü saat 18.00'e kadar, yarıyıl tatillerinin 1. günü saat 09.00'dan 8. günü saat 18.00'e kadar, her yılın Temmuz ayının 1. günü saat 09.00'dan 31. günü saat 18.00'e kadar baba ile kişisel ilişki tesisine..." çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı - davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat ile yoksulluk nafakası talebi, çocukla kurulan kişisel ilişki yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkek tarafından açılan Küçükçekmece 5. Aile Mahkemesinin 2016/80 E. sayılı dosyasında, hükmün sair yönlerinin usul ve yasaya uygun olduğu ancak kadının ikiz çocuk doğurduğunu kendisine haber vermemesi nedeniyle kadına kusur izafe edildiği, 16.04.2018 tarihinde erkeğin anılan davadan feragat ettiği, böylelikle de boşanma sebebi olarak ileri sürülen vakıaların affedilmiş sayılacağı, en azından hoşgörü ile karşılandığı, bu durumda doğum yaptığını eşine söylememesinin, kadın eşe kusur olarak yüklenemeyeceği, erkek tarafından dilekçeler aşamasında kadın eşe kusur olarak izafe edilmeyen hakaret fiilinin de kusur olarak yüklenemeyeceği, bu nedenlerle kadının "iş hayatı ile ilgili sıkıntılarının erkeğin ailesini mağdur ettiği" kusurunun gerçekleştiği, erkeğe yüklenen güven sarsıcı davranış, hakaret, çocuğu istememe ve evden kovma davranışlarının kusur olarak izafesi aleyhe istinaf olmadığından kesinleştiği, bu durumda kadının hafif, erkeğin ağır kusurlu olduğu, kadın yararına tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesi ile kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili kısımlarının kaldırılmasına, gerekçenin değiştirilmesine, kadın yararına 30.000,00 maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, kadın vekilinin sair istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı- davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası, tazminatların miktarı, iştirak nafakasının miktarı ile çocukla kurulan kişisel ilişki, aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminatlar ile çocukla kurulan kişisel ilişki noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 323 üncü ve 324 üncü maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi.
3.Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı- davacı kadın vekilinin, erkeğin boşanma davasının kabulü, vekâlet ücreti ve iştirak nafakalarının miktarına yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,
2. Davacı- davalı erkek vekilinin tüm, davalı- davacı kadın vekilinin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.