Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6698 E. 2024/4572 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat miktarı ve ziynet alacağının iadesi hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Erkeğin cinsel birliktelikten kaçınması ve kadını ailesinin evine bırakması hususlarının kusur olarak nitelendirilemeyeceği, ancak diğer kusurlar nazara alındığında erkeğin tam kusurlu olduğunun sabit olması, buna karşın yoksulluk nafakasının toptan ödenmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına, diğer yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/767 E., 2023/847 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/1052 E., 2020/304 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl boşanma davasının feragat nedeni ile reddine, karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine, karşı davacı kadının ziynet alacağı isteminin reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı- karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin fiilen kurulamadığını, aynı evde iki yabancı gibi yaşamaya başladıklarını, kadının soğuk ve ilgisiz tavırlar sergilediğini, 2,5 ay kadar aynı evi paylaştıklarını, odaları ayırdığını 21.11.2017 günü kadının müşterek haneyi terk ettiğini, ailesinin yanına döndüğünü iddia ederek, evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı- karşı davalı erkek vekili Av... 04.10.2018 tarihli duruşmadaki beyanında; asıl davadan feragat ettiklerini, asıl davanın feragat nedeniyle reddini talep ettiklerini beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin tüm gelir ve kazancını eşinden gizli tuttuğunu, eve gıda alışverişi yapılmasını kısıtladığını, kadının yediklerini ölçülü ve sayı ile verdiğini, erkeğin bipolar davranış bozukluğu sergilediğini, erkeğin ayrı yattığını ve cinsel birliktelikten kaçındığını, hakaret ettiğini, kadını küçümsediğini, kadını kimse ile görüştürmediğini, tehditte bulunduğunu, fiziksel şiddet uyguladığını, kadını istemediğini söylediğini, evden kovduğunu iddia ederek, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, 171 gram 8 adet bilezik, 46 adet çeyrek altın, 5 adet yarım altın, 1 tam altın, 1 cumhuriyet altınının aynen iadesine mümkün değilse 50.000,00 TL bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların karşılıklı beyan ve kabullerine göre evlilik süresince taraflar arasında cinsel birliktelik yaşanmadığı, Mahkemece aldırılan raporlarda erkeğin cinsel bir rahatsızlığının bulunmadığının anlaşıldığı, Yargıtay kararlarına göre; kadın ve erkeğin cinsel ilişki kurmamalarına yönelik fiziksel engellerinin bulunmaması halinde erkeğin kusurlu olduğunun kabulünün gerekeceği, somut olayda; kadında cinsel ilişkiye engel olacak fizyolojik veya psikolojik rahatsızlığının olduğuna dair, yine cinsel ilişkiden kaçınanın kadın olduğuna dair de herhangi bir iddia ve ispatın bulunmadığı (kaldı ki davacı/davalı koca tarafından açılan asıl davadan ön inceleme duruşmasında feragat edilmiş olduğu dikkate alındığından sırf bu sebeple dahi kadına bu konuda kusur atfının mümkün olmadığı), ayrıca evlilik süresi içerisinde erkeğin, kadının bakire olmadığını aile büyükleri yanında beyan ve iddia ettiği, kadının ailesinin rapor aldırmak istemesine rağmen erkeğin bakirelik konusunda rapor aldırmaya yanaşmadığı, en son 20.11.2017 tarihinde erkeğin ağabeyi aracıyla kadını Nevşehir ilindeki kendi ağabeyinin evine götürüp bıraktığı, kadında darp ve cebir izlerinin bulunduğunu kadının ailesi tarafından gözlemlendiği, erkeğin söz ve davranışları sebebiyle ağır ve tam kusurlu bulunduğu, yaşanan olaylarda kadına kusur atfının mümkün olmadığı gerekçesi ile açılan asıl davanın feragat nedeni ile reddine, karşı boşanma davasının kabulü ile 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166ıncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet alacağı talebinin ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; cinsel olarak birlikte olamamaları nedeniyle erkeğin kusurlu kabul edilemeyeceğini, dosyada hastane raporunun bulunduğunu, kadının isteği üzerine abisinin evine bırakıldığını, darp ve cebire dair dosyada resmi kayıt bulunmadığını, erkeğin açtığı boşanma davasından feragat etmesi nedeni ile kusurlu sayılamayacağını, hatalı kusur belirlemesi yapıldığını, taktir yetkisinin yerinde kullanılmadığını belirterek, kusur belirlemesi, kabul edilen nafakalar ve miktarı, kabul edilen tazminatlar ve miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılamada süresinde bildirilmeyen ikinci tanık listesinde bildirilen tanıkların dinlenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının yetersiz olduğunun, talep gibi karar verilmesi gerektiğini, ziynet eşyası yönünden verilen redde ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yoksulluk nafakası miktarının düşük olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası miktarı ile tazminat miktarları, reddedilen ziynet alacağı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek kusur belirlemesi, kabul edilen nafakalar ve miktarı, kabul edilen tazminatlar ve miktarı yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası miktarı ile tazminat miktarları, reddedilen ziynet alacağı yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlikte kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışın ispatlanıp ispatlanmadığı ve kadına kusur yüklenip yüklenemeyeceği, erkeğe yüklenen kusurlu davranışların ispat edilip edilmediği, kadın yararına tedbir ve yoksuluk nafakasına, maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, kabul edilen nafaka ve tazminat miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, davacının ziynet alacağı davasını ispatlayıp ispatlayamadığı, ziynet alacağına ilişkin davanın reddi kararının doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 226 ncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle Mahkemece cinsel birliktelikten kaçındığı ve abisi aracılığı ile kadını kendi abisinin evine bıraktığı vakıaları erkeğe kusur olarak yüklenilmiş ise de; dosya içerisinde alınan sağlık kurulu raporlarında erkekte cinsel ilişkiye girmeye engel organik kökenli bir soruna ve aktif bir psikopatolojiye rastlanmadığının belirtilmiş olduğunun, kadın hakkında bu hususta rapor aldırılmadığının, erkek asıl davadan feragat ettiğinden bu vakıa kadına kusur olarak yüklenemeyceğinden kadın hakkında rapor aldırılmasının sonuca etkisinin olmayacağının, ispatlanamayan erkeğin cinsel birliktelikten kaçındığı vakıasının erkeğe kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığının, yine dinlenen tanık .... Ve ....'in beyanlarına göre kadının kendi isteği üzerine eşinin abisi tarafından kendi abisinin evine bırakıldığının, bu nedenle bu eylemin erkeğe kusur olarak yüklenilmesinin mümkün olmadığının, belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlara göre yine de erkeğin tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre kadın vekilinin tüm, erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücü ve isteklerinin göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Yasal olarak yoksulluk nafakasının, toptan veya durumun gereklerine göre aylık irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Toplanan delillerden, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı- karşı davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının herhangi bir geliri ve mal varlığının bulunmadığı ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği ispatlanmış ise de tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, yaşları ve ortak çocuklarının bulunmaması da dikkate alındığında kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin birinci fıkrası nazara alınarak yoksulluk nafakası yönünden bir defaya mahsus olmak üzere "toptan ödeme" yönünde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA,

3.Davalı- karşı davacı kadın vekilinin tüm, davacı- karşı davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ...'ye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.