Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6706 E. 2024/4571 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı gözetilerek, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının az olduğu ve hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/875 E., 2022/1860K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/504E.-2022/294K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince açılan asıl ve karşı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının sıklıkla müşterek konutu terk ettiğini, kadının hakaret ettiğini, 2019 yılında açılan anlaşmalı boşanma davasında tarafların birbirlerine yeniden şans vermesi üzerine davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, kadının erkeğin ailesi ile görüşmesini engellediğini, saygısız davrandığını, kadının güven problemi olduğunu, sürekli erkeğin telefonunu incelediğini, son olarak pandemide erkek dışarı çıkmasın diye kapıyı kilitlediğini ve arabanın anahtarını aldığını, sonrasında erkeği eve almadığını ve evden kovduğunu iddia ederek, evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; ileri sürülen vakıaların 2019 yılındaki barışma öncesi döneme ilişkin olduğunu, erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, her tartışmada kadını evden kovduğunu, fiziksel ve sözel şiddet uyguladığını, küfür ve hakaret ettiğini, kadının ailesi ile görüşmesini engellediğini, eve geç saatlerde geldiğini, kadını yalnız bıraktığını ve ihmal ettiğini, öfke kontrolü sorunu olduğunu, 2019 yılı Eylülde ....isimli kadınla gizli ilişki yaşadığını, davalı kadının davacı erkeğe ikinci bir şans verdiğini, erkeğin ekonomik şiddet uyguladığını, erkeğin annesinin evliliğe müdahale ettiğini, her olayı ailesine anlattığını, her kavgada kadının babasının aradığını, kadının maaşını küçümsediğini, kadını iş yerinde darp ettiğini, tehditte bulunduğunu, en son yaşanan tartışmada kadına hakaret edip tehditte bulunduğunu, erkeğin evi terk ettiğini iddia ederek, evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin anneye verilmesine, çocuklar için aylık 1.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata, ziynetlerin aynen iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile birbirleriyle tutarlı olan ve bu nedenle hükme esas alınan tanık beyanlarına göre; kadının, erkeği ailesiyle görüştürmek istemediği, erkeğin de kadına boğazını sıkmak suretiyle şiddet uyguladığı, bu geçimsizlikte belirtilen davranışları nedeniyle davacı karşı davalı erkeğin ağır kusurlu, davalı karşı davacı kadının ise hafif kusurlu olduğu gerekçesi ile açılan asıl ve karşı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166ıncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin davalı- karşı davacı anneye verilmesine, baba ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk ... için karşı tarihinden 05.04.2022 tarihine kadar aylık 750,00 TL, 05.04.2022 tarihinden kararın kesinleşmesine kadar aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, müşterek çocuklar ... ve ... için karşı tarihinden 05.04.2022 tarihine kadar aylık 600,00'er TL, 05.04.2022 tarihinden kararın kesinleşmesine kadar aylık 750,00'şer TL tedbir nafakasına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, yasal koşulları oluşmadığından kadının tedbir ve yoksulluk nafakası isteminin reddine, kadın yararına 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından velayete yönelik verilen karar ile kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, çocuklar için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasını kadın eşin müşterek çocukların ihtiyaçları için kullanmadığını, kadın eşin sebepsiz zenginleşmesine sebep olacağından miktarının azaltılması gerektiğini belirterek, kusur belirlemesi, velayet, iştirak nafakası miktarı, kadın yararına kabul edilen tazminatlar ve miktarları, ziynet alacağı yönünden tefrik kararı verilmemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; çoçuklar için hükmedilen nafaka miktarlarının düşük olduğunu, yerel mahkeme tarafından tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin gerekçesinin yeterince açıklayıcı olmadığını ve gerekçelendirilemediğini, hükmedilen tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu, ziynetlere ilişkin açıklama dilekçesi, fotoğraf ve CD delilinin süresinde ibraz edildiğini belirterek, kusur belirlemesi, tazminat ve çocuklar yararına takdir olunan nafaka miktarları, kadının reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası, ziynet alacağının reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, ayrıca çocuklar için aylık 2.500,00 TL tedbir nafakası talep ettiklerini belirterek, kusur belirlemesi, iştirak nafakası ve tazminat miktarları, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlikte kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışın ispat edilip edilmediği, kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası isteminin reddinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, çocuklar yararına kabul edilen iştirak nafakası miktarı ile kadın yararına kabul edilen tazminat miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 inci ve 329, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı- karşı davacı vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı- karşı davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır.4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,

3.Davalı- karşı davacı vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.