"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1332 E., 2022/1967 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ :...1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2017/178 E., 2020/56 K.
Taraflar arasındaki davacı tarafından açılan ipoteğin kaldırılması ile birleşen kefalet sözleşmesinin feshi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ile davalı banka vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ile davalı banka vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili 25.05.2017 ipoteğin kaldırılmasına ilişkin dava dilekçesinde özetle; telafisi imkansız zararların doğmaması için...İcra Müdürlüğünün 2017/178 Esas sayılı icra dosyasının tedbiren durdurulmasına, aile konutu olan ... İli,...İlçesi,...Mahallesi, 305 ada 10 parsele kayıtlı taşınmazın üzerine kayıtlı olan...Tapu Müdürlüğünün 10.05.2010 tarih ve 898 yevmiye numaralı ve...Tapu Müdürlüğünün 04.04.2014 tarih ve 627 yevmiye numaralı ipoteklerin açık rıza bulunmaması, dolayısıyla geçersiz olduğunu, okuma yazma bilmediğinden muvafakatnamenin geçirsiz olduğu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi gereğince davasının kabulüne, ipoteğin kaldırılmasına, aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. 29.09.2017 tarihli birleşen dava dilekçesinde özetle; davalı ...'in imzalamış olduğu 02.04.2014 tarihli 240.000,00 TL değerindeki kefaletnameye davacı eşin bu rızası bulunmadığını, muvafakatname üzerindeki imzanın kendine ait olmadığını, okuma yazmasının olmadığını, tüm işlemleri parmak izi ile yaptığını ileri sürerek kefaletnamenin geçersizliğinin tespitini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı banka vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; ipotek işlemlerinin usule uygun şekilde kredi borçlarının teminat içine alındığını, davacı tarafın eş muvafakatinin alınmadığı hususundaki iddialarının yerinde olmadığını, davacı tarafın bu davayı tamamen kötü niyetli hareket ederek açtığını, davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının ve davalının oğlu ...n müşteri olarak kullandığı 240.000,00 TL değerindeki genel kredi sözleşmesine davalı ... kefil olduğu, davacının imza atamadığı iddiasına karşın resmi bir olayda kullanmış olduğu imzasının bulunması ve duruşmada bizzat dinlenen davalı tanığının yeminli beyanlarıyla davacının müşterileri olduğunu, davacıyı tanıdığını, 02.04.2014 tarihinde davacının bizzat kendisi önünde muvafakatnameye imza attığını anlatması dikkate alındığında 02.04.2014 tarihli muvafakatname altındaki imzanın davacıya ait olduğu kanaatine ulaşıldığı, ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) ''Sahtelik hakkında hukuk ve ceza mahkemesi kararlarının etkisi'' başlığı altında düzenlenen 214 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre belgenin sahte olmadığına dair hukuk mahkemesince verilen karar kesinleştikten sonra, söz konusu belge hakkında ceza mahkemesinde de sahtelik iddiası dinlenemeyeceği, esas itibariyle bir belgenin sahte olmadığına dair hukuk mahkemesi kararı ceza mahkemelerini de bağlayacağı, davacının UYAP'tan yapılan sorgulama sonucu davalılar, dava dışı ...ve ilgili banka personeli hakkında suç duyurusunda bulunmadığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 194 üncü maddesi gereğince asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı banka vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının yaşlı ve okuma yazma bilmediğini, alınan adli tıp raporunda muvafakatnamedeki imzanın davacıya ait olmadığının görüldüğünü, Yerel Mahkemenin de yazının davacıya ait olmadığını kabul ettiğini, imzanın davacıya ait olduğunu kabul ederek çelişkiye düştüğünü, Yerel Mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, davacının imza örneğinin tespit edilemediğini, ait öğrenim belgesine ve okul arşiv araştırmasında her hangi bir bilgiye ulaşılamadığını, ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı banka vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra dosyası üzerindeki tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, yerel mahkeme davanın reddine karar verdiğini ancak icra takip dosyasındaki tedbir kararını kaldırmadığını, davalı yararına inkar tazminatı verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı kadının Kartal 16. Noterliğince tanzim olunan 15.05.2017 tarihli 17942 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vekâletnamede kadının okuryazar olmadığının belirlendiği, tanıklar huzurunda vekâletnameye ilişkin beyanlarının tespit edildiği, mahkemece alınan rakam, yazı, imza örneklerinde de davacının okuryazar olmadığının anlaşıldığı, 6100 sayılı Kanun'un 206 ncı maddesinde okuma yazma bilmediği için imza atamayanların mühür, bir alet veya parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesinin noterler tarafından düzenleme biçimde oluşturulmasına bağlı olduğunun belirtildiği, 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun (1512 sayılı Kanun) 87 nci maddesinde de okuryazar olmayanların hazır bulundurulacak iki tanık huzurunda maksadını beyan edeceğinin düzenlendiği; dinlenen tanık beyan ve dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın sözleşmelerin yapıldığı ve dava açıldığı tarih itibariyle aile konutu olduğu, davalı ... tarafından aile konutu üzerindeki mülkiyet hakkı ipotek tesis edilmek suretiyle sınırlandığı, bu sınırlamalardan 2010 yılında konulan ipoteğin tesisi esnasında davacının açık muvafakatinin bulunduğunun ispatlanamadığı, 2014 yılında konulan ipoteğin tesisi esansında ise davacı eşin muvafakatinin alındığına ilişkin savunma belgelenmiş ise de, davacının okuryazar olmaması karşısında ipotek tesisine ilişkin 02.04.2014 tarihli muvafakatnamedeki irade beyanının yukarıda belirtilen yasal mevzuat çerçevesinde tespit olunmadığından geçerli olduğundan söz edilemeyeceği, bu nedenlerle davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu; kefalet sözleşmesinin iptali ancak sözleşmenin taraflarınca istenebileceği, kefaletin konusunun aile konutu olmadığı, davacının kefalet sözleşmesinin iptalini istemekte aktif husumetinin bulunmadığı, bu nedenle birleşen davanın aktif husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken farklı gerekçeyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, birleşen davanın gerekçesinin düzeltilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kadının istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ... ili,...ilçesi,...Mahallesi kargir ev, kiler ve arsa vasıflı 305 ada 10 nolu parselde kain, tam hisse ile davalı ... adına tapu siciline tescilli aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerine davalı ...Ş. lehine 10.05.2010 tarihinde 898 yevmiye no ile 190.000,00 TL bedelle tescil edilen ipotek ile 04.04.2014 tarihli 627 yevmiye no ile 1.000.000,00 TL bedelle tescil edilen ipoteklerin kaldırılmasına, davacı tarafından 02.04.2014 ve 13.12.2016 tarihli davalı ... tarafından imzalanan kefalet sözleşmelerinin iptaline ilişkin açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı banka vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; 02.04.2014 ve 13.12.2016 tarihli ve davalı ... tarafından imzalanan kefalet sözleşmelerinin iptaline ilişkin açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu yönde emsal kararlar olduğunu, kadının rızası olmadan kefalet sözleşmesine imza koyduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının birleşen davanın usulden reddi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı banka vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; tarafların İstanbul ilinde yaşadıklarını, dava konusu konutun aile konut olmadığını, bu yönde eksik araştırma yapıldığını, ipotek kurulur iken davacının rıza belgesinin alındığını, bunu da ispat ettiklerini, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığından gelen cevabi yazıda sandık seçmen listesinde 142 seçmen sıra numarası karşısında davacının imzasının bulunduğunu, dolayısıyla okur yazar olmadığının ispatlanmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, vekâlet ücretinin maktu olması gerektiğini, nispi hesaplanacak ise de ipotek bedeli oranında değil, taşınmazın değeri oranında nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının asıl davanın kabulü, vekâlet ücreti yönlerinden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın aile konutu niteliğinde olup olmadığı, aile konutu olduğu iddia edilen gayrimenkul üzerinde tesis edilen ipotekte malik olmayan eşin rızasının bulunup bulunmadığı, sunulan muvafakatnamedeki imzanın davacıya ait olduğunun kabul edilip edilemeyeceği, eşin rızası alınmadan yapılan kefalet sözleşmesinin iptal edilip edilmeyeceği ile okur yazar olmayan birinin atmış olduğu imzanın hukuki sonuç doğurup doğurmayacağı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinin birinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun’un 206 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 1512 sayılı Kanun'un 87 nci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 584 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı banka vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davacı vekili tarafından asıl dava ile; aile konutu olan ... İli,...İlçesi,...Mahallesi, 305 ada 10 parsele kayıtlı taşınmazın üzerine kayıtlı olan...Tapu Müdürlüğünün 10.05.2010 tarih ve 898 yevmiye numaralı ve...Tapu Müdürlüğünün 04.04.2014 tarih ve 627 yevmiye numaralı ipoteklerin açık rıza bulunmaması nedeniyle ipoteğin kaldırılmasına; 29.09.2017 tarihli birleşen dava ile ise, davalı ...'in imzalamış olduğu 02.04.2014 tarihli 240.000,00 TL değerindeki kefaletnameye davacı eşin rızası bulunmadığını, muvafakatname üzerindeki imzanın kendine ait olmadığını, okuma yazmasının olmadığını, tüm işlemleri parmak izi ile yaptığını ileri sürerek kefaletnamenin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi talepli dava açılmış olup yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince davaların reddine karar verilmiş, bu karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunmuş ve Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu taşınmazın sözleşmelerin yapıldığı ve dava açıldığı tarih itibariyle aile konutu olduğunun sabit olduğu bu nedenle ipoteğin kaldırılmasına yönelik asıl davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği; birleşen dava yönünden ise kefalet sözleşmesinin iptali ancak sözleşmenin taraflarınca istenebileceği, kefalet konunusunun aile konutu olmadığı, dolayısıyla davacının kefalet sözleşmesinin iptalini istemekte aktif husumetinin bulunmadığı gerekçesi ile usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddinin doğru olmadığı belirtilerek birleşen davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür. 6098 sayılı Kanun’un 584 üncü maddesinde "Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır..." amir hükmü düzenlenmiştir. Eşin kefalette rızasının alınması gerektiği bu maddede düzenlendiğine göre davanın Türk Borçlar Kanunundan kaynaklandığı dikkate alınarak görev hususunun da değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Yukarıda (2) ve numaralı paragraflarda belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının birleşen dava yönünden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı banma vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının asıl dava yönünden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.