Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6719 E. 2023/4758 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, kusur durumu, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat talepleri ile ziynet alacağı talebinin incelenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararında tedbir nafakası ve manevi tazminat miktarı ile ziynet alacağı konusunda gerekçe ile hüküm arasında çelişki bulunduğu ve ziynet alacağı yönünden kararın yeterli gerekçeden yoksun olduğu gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1059 E., 2022/1727 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ardahan 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2017/890 E., 2020/23 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl boşanma davasının reddine, birleşen boşanma ve ziynet davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının evlilik yaşantısına adapte olamadığını ve evden ayrılarak ailesinin yanına döndüğünü, 2 aydır fiilen ayrı yaşadıklarını, ailesine aşırı bağlı olduğunu, evde yaşanılan her şeyi onlara anlattığını, onların sözleriyle hareket ettiğini, eşine saygısızlık yaptığını, evlilik süresince hiçbir zaman anne ve babasının hakimiyetinden çıkmadığını, kadının ailesinin de evlilik birliğine müdahalede bulunduklarını, tarafların bir arada yaşama ihtimalleri kalmadığı, müvekkilin davalıya ve bu evliliğe olan güveninin sarsıldığını, kadının evde sürekli telefon ile meşgul olduğunu, eşi ile ilgilenmediğini, telefon görüşmelerini ayrı odada yapıp numaraları sildiğini, müvekkilin evlilik birliğini devam ettirme durum ve ihtimali kalmadığını iddia ederek şiddetli geçimsizlik nedeniyle tarafların boşanmalarına, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Birleşen davaya cevabında özetle; ziynetler konusundaki iddianın doğru olmadığını, belirtilen aracın eniştesine ait olduğunu ve kullanması için kendisine verdiğini, ziynetlerin kadında olduğunu evden ayrılananın kadın olduğu ve yanında götürdüğünü belirtmiştir.

II. CEVAP

Davalı davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 1,5 yıldır evli olduklarını, davalının gümrük muhafaza memuru olması nedeni ile Ardahan Çıldır'a gittiklerini, yanlarında davalı eşin annesi ve bekar olan aynı ilçede memur olarak çalışan ablası ile birlikte ortak bir ikametgaha yerleştiklerini, birlikte yaşadıklarını, bir gün bile başbaşa kalamadıklarını, her konuyu davalı eşin ablasına sorduğunu, çocuk doğurması için müvekkiline baskı yapıldığını, daha sonra müvekkilini köye gönderdikleri yine orda da davalının kök ailesiye yaşamaya evin işlerini yapmaya devam ettiğini, davalı tarafın bu konuda direttiğini, istediği olmayınca bundan sonra sürekli köyde kalacaksın ya da ailenin yanına gideceksin diye evden kovduğunu, düğünde kendisine takılan 1 adet 20gr 22 ayar bilezik, 7 adet 10 gr bilezik, 4 adet 5 gr bilezik, 4 yarım altın, 10 çeyrek, 1 tam altından oluşan ziynetlerini düğünden hemen sonra satarak engelli indiriminden faydalanmak için teyzesinin kocası adına araç aldığını bu aracı kendisinin kullandığını, altınlarının iade edilmediğini belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, yararına aylık 900,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası, 30.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminat ile ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde şimdilik 22.000,00 TL bedelinin iadesine hükmedilerek boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ortak konutta eşi ... ve görümcesi olan ... ile beraber yaşamaya başladıkları eşlerin evlenmelerinin ardından başbaşa vakit geçirmedikleri gibi tatillerde dahi erkeğin ailesi ile zaman geçirdikleri, ...'nın evden ayrılmasının ardından davacı ...'ün evlilik birliğinin devamını isteyerek çözüm üretir şekilde bir yaklaşımda bulunmadığı, eve davet etse dahi bunu çözüm üreterek ve eşinin rahatsız olduğu hususları çözüme kavuşturma adına yapmadığı, davacı ... tarafından ismi bildirilen tanığın davacının kardeşi olduğu ve aynı evde ikamet eden ...'ün de beyanında aynı evde evlendiklerinden beri birlikte kalmalarına rağmen eşlerin Kübra'nın bir kez telefonda gizli bir görüşme yaptığından dolayı ve Kübra'nın komşularına gitmek istememesi nedeniyle tartıştıklarını beyan ettiği bu hususların soyut olduğu ve davacının evlilik birliğini devamını istemeyecek ölçüde Kübra'nın kusurunu doğrulamadığı, evliliğin sonra ermesinde davacı erkeğin kusurlu olduğu, kadın yararına maddî tazminat yasal koşullarının gerçekleşmediği, ziynetlerin aynen iadesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, birleşen kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının maddî tazminat talebinin reddine, kadın yararına 4.000,00 TL manevî tazminata, aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına, ziynet eşya alacağına ilişkin olarak 21.890,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den tahsili ile davacı ...'e verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-birleşen dosya davalısı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya ilişkin hükmün kesinleştirilmesini talep etmekle birlikte birleşen dosya davacısının lehine hükmedilen manevî tazminat, ziynet eşyaslarının nakdi olarak iadesi ve yoksulluk nafakası hükümleri yönünden kararı istinaf ettiklerini, kusurlu olanın kadın olduğunu, hakkaniyete aykırı olarak tazminat, nafaka ve ziynet eşyalarının nakden iadesine ilişkin hüküm kurulduğunu, müvekkilinin aynı evde yaşayan kardeşi ...'nin tarafsız beyanda bulunamayacağı yönünde kanaat oluştuğunu, ancak davalının tanıklarından olan ...'ın da davalının kardeşi olduğunu bu durumda beyanının esas alınmaması gerektiği halde müvekkiline kusur isnat edilecek şekilde tanık beyanının dikkate alındığını, bunun da hakkaniyete aykırı olduğunu, en kötü ihtimalle eşit kusur verilmesi gerektiğini, ziynet eşyalarının davalıda olduğunu, müvekkili tarafından kesinlikle alınmadığını, aleyhlerine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin de hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek birleşen dosya da kısmen kabul şeklinde kurulan hükme esas manevî tazminat, yoksulluk naf1akası, ziynet eşyalarının iadesi ve yargılama giderleri bakımından istinaf istemlerinin kabulü ile bu hususlara ilişkin mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak talepleri gibi karar verilmesini, boşanma hükmünün kesinleştirilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-birleşen dosya davacısı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; tedbir nafakası taleplerinin gerekçe gösterilmeksizin reddedildiğini, müvekkilinin ev hanımı olduğunu ve hiçbir geliri bulunmadığını, maddî tazminat taleplerinin reddi sebebiyle hükmedilen vekâlet ücretinin de hukuka aykırı olduğunu, yoksulluk nafakası miktarının düşük olduğunu, manevî tazminat miktarının yeterli olmadığını, maddî tazminat koşulları oluştuğunu, ziynet eşyalarının aynen iadesinin de mümkün olduğunu ileri sürerek yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini, boşanma hükmünün kesinleştirilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-karşı davalı tanığı ...'ün beyanlarına itibar edilmemesini gerektirecek bir durumun bulunmadığı, bu kapsamda erkek eşin "bağımsız konut temin etmemesi, kadının ailesi ile görüşmesini kısıtlaması ile davalıyı istememesi" nedenleri ile ağır kusurlu, kadın eşin de "banyoda gizli telefon görüşmesi yapıp aynı zamanda telefon numarasını silmesi nedeniyle güven sarsıcı davranışta bulunması ve sürekli telefon ile zaman geçirmesi" nedenleri ile hafif kusurlu olduğu, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği halde bu yöne ilişkin İlk Derece Mahkemesince hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olduğu, kadın eş yararına manevî tazminata hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, kadın yararına maddî tazminat koşullarının oluştuğu, kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarının günümüz ekonomik koşullarına ve tarafların sosyo-ekonomik durumuna göre az olduğu, kabule göre de; birleşen davada davacının maddî tazminat talebinin reddine karar verildiğinden davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmiş ise de maddî tazminat talebi boşanma davasının fer'î niteliğinde olduğundan ayrıca vekâlet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, kadının karşı dava dilekçesinde ziynetlerin aynen iadesini veya bedelinin ödenmesine karar verilmesini talep ettiği halde mahkemece taleple bağlılık ilkesi ihlal edilecek nitelikte yalnızca bedelinin ödenmesine karar verilmesinin davalı davacıya tanınan seçimlik hakka aykırı olduğu, aynıca iadesine karar verilen ziynet eşyalarının gram ve ayarlarının hükümde gösterilmesi, hükmün açık ve infaza elverişli olması gerektiğinin gözetilmemesinin de doğru olmadığı, tarafların kusur oranları, ekonomik ve sosyal durumları, erkek eşin ödeme gücü, evlilik birliğinin süresi, ortak çocuk bulunmaması, tarafların yeniden evlenme ihtimalleri nazara alınarak yoksulluk nafakasının toptan ödenmesine karar verilmesi gerekirken aylık irat şeklinde ödenmesine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile; davacı davalı erkek vekilinin manevî tazminat ile ziynet alacağının kabulüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, kusur tespiti, ziynet alacağının infaz hükmü, yoksulluk nafakasının ödenme şekline yönelik istinaf başvurusu ile davalı davacı kadın vekilinin ziynet alacağının infaz hükmüne, maddî tazminata, vekâlet ücretine, manevî tazminatın miktarına, tedbir nafakasına ve yoksulluk nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulüne, ilgili bentlerin kaldırılmasına, karar gerekçesinin yukarıda belirtilen şekilde düzeltilmesine, kadın yararına 15.000,00 TL' maddî, 13.000,00 TL manevî tazminata, dava tarihinden itibaren hüküm kesinleşinceye kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakasının davacı-karşı davalı erkekden alınarak davalı-karşı davacı kadına verilmesine, karar kesinleştikten sonra aylık 500,00 TL hesabı ile 24 aya tekabül eden toplam 12.000,00 TL yoksulluk nafakasının toptan ve bir defada davacı-karşı davalı erkekden alınarak davalı-karşı davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, ziynet eşya alacağına ilişkin davanın kabulüne ve 1 adet 20 gr 2 ayar bilezik (toplam 2.976,00 TL), 7 adet 10 gr 22 ayar bilezik (toplam 10.416,00 TL), 4 adet 5 gr 22 ayar bilezik (2.976,00 TL), 4 adet yarım altın (toplam 2.008,00TL), 10 adet çeyrek altın (toplam 2.510,00 TL), 1 adet tam altın (toplam 1.004,00TL)'dan oluşan ziynet eşyalarının aynen iadesine, bu mümkün olmadığı takdirde ziynet bedelleri toplamı 21.890,00TL'nin davacı-karşı davalı erkekden alınarak davalı-karşı davacı kadına verilmesine" şeklinde hüküm tesisine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadın az kusurlu kabul edildiği halde hükmedilen feri taleplerle erkek açısından ağırlaştırıldığı, tarafların yeniden evlendiği dikkate alınmaksızın kadın yararına dava tarihinden tedbir nafakasına hükmedildiğini, kadının çeyizlerini dahi götürürken ziynetleri götürmemesinin mümkün olmayacağını belirterek; kararı kusur belirlemesi kadın yararına hükmolunan nafaka ve tazminatlar ile vekâlet ücreti ve ziynet davasının kabulü yönlerinden temyiz etmiştir.

2.Davalı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının az kusurlu olarak belirlemesinin hatalı olduğunu, tazminatlar konusunda mahkemenin çelişki oluşturduğunu, nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararında ziynet için vekâlet ücreti hükmünün hatalı kurulduğunu düzeltilmediğini belirterek; kararın kusur belirlemesi, tazminatlar konusunda çelişki oluşturulması, yararına hükmolunan nafaka ve tazminat miktarları yönünden temyiz talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü, kadın yararına hükmedilen tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve ziynet kabul kararının gerekçesinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası. Anayasa'nın 141 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi, 297 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi, 298 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 07.06.1976 tarihli ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu'nun 24.02.2010 tarihli ve 2010/1-86 Esas, 2010/108 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçesinde; davacının ekonomik durumu günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına aylık 450,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olacağı belirtilmesine rağmen hüküm kısmında aylık 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, yine karar gerekçesinde kadın yararına 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olacağı belirtilmesine rağmen hüküm kısmında kadın yararına 13.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmek suretiyle kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ve manevî tazminatın miktarı konusunda gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan bu çelişki tek başına bozma sebebi oluşturduğundan, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir.

3. Anayasa'nın 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı hükme bağlanmıştır. Mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesi ve kararlarını somut ve açık olarak gerekçelendirmesi hukuki dinlenilme hakkının da (6100 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi) bir gereğidir. Yargı organları her iki tarafın iddia ve savunmaları ile delillerini değerlendirilip, sabit görülen maddî vakıaları ve bunlardan çıkardıkları sonuç ve hukuki sebepleri gerekçelerine yansıtmalıdırlar. Somut olaya gelince; davalı davacı kadın tarafından açılan ziynet alacağı davasında İlk Derece Mahkemesince bilirkişi incelemesi yaptırıldığı belirtilerek tanık beyanları incelendiğinde ziynet eşyalarının aynen iadesinin mümkün olmaması nedeniyle altınların karşılığı hesaplanan 21.890,00 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile iadesine karar verilmiş, kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalı davacı kadının ziynetlerin aynen iadesi talebinin de bulunduğu halde sadece bedele hükmedilmesinin ve kararda ziynet eşyalarının gram ve ayarlarının gösterilmemiş olmasının hatalı olduğu belirtilerek ziynet alacağının infaz hükmü yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararında ziynet alacağı talebinin neden kabul edildiğine yönelik hiçbir gerekçe belirtilmemiş ve bu husus gerekçede tartışılmadığı gibi Bölge Adliye Mahkemesince de ziynet alacağı talebinin kabul kararının gerekçelendirilmediği de dikkate alınmamıştır. Bu haliyle karar, ziynet alacağı talebi yönünden yeterli gerekçeden yoksun olup, 6100 sayılı Kanun'un 297 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen unsurları içermemektedir. Bu bakımdan, ziynet alacağına ilişkin istek yönünden gerekçesiz karar oluşturulması usul ve kanuna aykırı bulunmuş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmolunan tedbir nafakası ve manevî tazminat miktarı ile ziynet alacağı davası yönlerinden BOZULMASINA,

2. Tarafların boşanma davalarına yönelik sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması zorunlu hale gelen tedbir nafakası ve manevî tazminat ile ziynet alacağı davasına yönelik sair temyiz itirazların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.