"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/195 E., 2023/260 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı adına evlilik birliği içinde alınan 581 ada 396 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından katılma alacağını azaltma kastıyla önce davalının babası ...'a, davalının babası tarafından da komşusu Murat'a devredildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla katılma alacağının tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili 19.10.2015 dilekçesinde; taşınmazın parsel numarasında maddî hata yapıldığını, taşınmazın 581 ada 518 parsel sayılı taşınmaz olduğunu açıklamıştır.
3. Davacı kadın vekili 05.12.20222 tarihli dilekçesinde; talep miktarını toplam 413.200,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımın dolduğunu, müvekkili adına 581 ada 396 parsel sayılı taşınmaz bulunmadığını, evlilik birliği içinde edinilen ve mal rejimine tabi bir mal bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. İhbar olunan ... 24.02.2021 tarihli dilekçesinde; taşınmazın arsasını 1987-1990'lı yıllarda aldığını 2000-2002 yıllarında binayı yaptırdığını, o dönemde davalının öğrenci olduğunu, davalı ve davacının taşınmazın edinilmesine katkısının olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15.12.2015 tarih ve 2014/633 Esas, 2015/600 Karar sayılı kararı ile; davacı vekilinin maddî hata ve ihbar dilekçesinin usulüne uygun olmadığı, Mahkemece ilgili eksikliğin giderilebilmesi açısından iyiniyet dikkate alınarak taraflara süre verildiği, bu süre içerisinde eksiklik giderilmediği, maddî hataların düzeltilmesi hususunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 183 üncü maddesinde düzenlendiği, davacı vekilinin davanın konusu olarak gösterdiği taşınmazın yerine başka bir taşınmazı maddî hata düzeltme dilekçesiyle talep ettiği, ancak maddî hata dilekçesi ile ancak basit yazı hatalarının düzeltilebileceğini, davanın konusunu hatta davanın tamamını değiştirecek bir hususun ancak karşı tarafın muvafakati, olmadığında ıslah talebi ile değiştirilmesi mümkün olduğu, davacı vekilinin yargılama sırasında usulüne uygun ıslah talebinde bulunmadığı, dava konusu ettiği taşınmazın da herhangi bir kaydına Mahkemece yapılan araştırmada rastlanmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.05.2018 tarih ve 2016/3658 Esas, 2018/13160 Karar sayılı kararı ile; dava dilekçesinde 581 ada 396 parsel sayılı taşınmaza ilişkin katılma alacağı olarak açıldıktan sonra davacı kadın vekilinin ön inceleme duruşmasında dava dilekçesinde ada ve pafta numarasını yanlış bildirmiş olabileceğini, katılma alacağı talebinin olduğunu bildirdiği, daha sonra davacı vekilinin 19.10.2015 tarihli maddî hatanın düzeltilmesi talepli dilekçesi ile dava konusu yaptığı taşınmazın aynı ada 518 parsel olduğunu beyan ettiği, maddî hata olan parsel numarasının düzeltilerek diğer talepleri tekrar aynı doğrultuda katılma alacağı isteği bulunduğuna göre, bulunduğu il ve ada numarası davalı tarafından kendi babasına satış yaptığı gelen tapu kaydından anlaşıldığından parsel numarasında hata yapıldığı kabul edilmesi gerekirken herhangi bir süre verildiği gerekçede belirtildiği halde, süre ve imkan da verilmediği, maddî hata yapmak suretiyle doğru olduğu kabul edilen 518 parsel ile yargılamaya devam edilerek tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan deliller, tanık beyanları, kıymet takdiri raporları ve hüküm kurmaya elverişli 20.09.2022 tarihli hesap bilirkişi raporu dikkate alınarak davalının babasına ait arsa üzerine davalı ... ve kardeşi ... tarafından gönderilen para ile bina inşa edildiği, bu nedenle bağımsız bölümlerin davalı ve kardeşi adına tescil edildiği ve davalıya ait 4 ve 5 nolu bağımsız bölümlerin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 229 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi anlamında babaya devredildiği, 4 ve 5 nolu bağımsız bölümlerin yapı bedelleri toplamının yarısı olan 418.200,00 TL'nin davacının katılma alacağı olacağı gerekçesiyle, davanın kabulüyle 418.200,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; zamanaşımının dolduğunu, arsanın müvekkilinin babası tarafından satın alınarak 2002 yılında binanın yaptırıldığını, binanın yapıldığı dönemde müvekkilinin öğrenci olduğunu, taşınmazın edinilmesi için para verildiğini davacının ispatlayamadığını, anne-babadan devirlerin karşılıksız kazandırma olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eklenecek değer bulunup bulunmadığı, kişisel mal savunması, ispat yükü noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 31 nci maddesi, 33 üncü maddesi, 177 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 nci maddesi 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Kural olarak, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 sayılı Kanun md. 235/1). Ancak edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken "eklenecek değerler" de göz önünde bulundurulur. 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir.
2. Bu tür uyuşmazlıklarda; öncelikle, davalı eş tarafından 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesinde sayılan amaç ve doğrultuda kazandırma veya devrin yapılıp yapılmadığı araştırılıp belirlenmelidir. Mahkemece, karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının anlaşılması durumunda, söz konusu mal mevcut kabul edilerek yapılan hesaplamada davacı tarafın katılma alacak hakkının olup olmadığı, varsa miktarı saptanarak davalı eşten tahsili yönünde hüküm kurulmalıdır.
3. Somut olayda, taraflar 18.07.2003 tarihinde evlenmiş, 02.09.2011 tarihinde yutdışında açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4721 sayılı Kanun md. 202/1). Tasfiye konusu 581 ada 518 parsel 4-5 nolu mesken, evveliyatında arsa vasfında iken davalının babası ... adına iken 07.08.2007 tarihinde kat mülkiyeti tesis edildiği, sonra 08.08.2007 tarihinde davalı eş adına satış yoluyla devredildiği, daha sonra 24.09.2009 tarihinde satış yoluyla yeniden davalının babası ... adına devredildiği, son olarak da 08.06.2018 tarihinde davalının babası ... tarafından .... satış yoluyla devredildiği anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 sayılı Kanun md.179).
4. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Mahkemece tasfiye konusu taşınmaz yönünden taşınmazın eklenecek değer olup olmadığı değerlendirilmeden yazılı şekilde katılma alacağının kabulüne karar verilmiş ise de, karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, tasfiye konusu taşınmazın mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihinden (02.09.2011) tarihinden iki yıl önce (24.09.2009) satıldığı, mal rejimin sona erdiği tarihte tasfiye konusu taşınmazın mevcut olmadığı, davacı kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesinde sayılan amaç ve doğrultuda kazandırma veya devrin yapıldığı da mevcut delillerle de ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, tasfiye konusu taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar evrilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
26.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.