"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/13 E., 2023/6 K.
KARAR : Kısmen kabul kısmen ret
Taraflar arasındaki katkı payı alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı erkek vekili tarafından asıl ve birleşen dava yönünden temyiz edilmekle; birleşen dava yönünden kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Bölge Adliye Mahkemeleri, 5325 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 25 inci ve geçici 2 nci maddeleri uyarınca kurulmuş ve Adalet Bakanlığının 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan kararı uyarınca tüm yurtta 20.07.2016 tarihinde göreve başlamışlardır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemelerinden verilen nihai kararlar istinaf yoluna tabidir.
Dosyanın incelenmesinde; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 23.02.2021 tarih ve 2021/227 Esas, 2021/1595 Karar sayılı kararı ile sadece asıl dava yönünden kararın bozulmasına karar verildiği, asıl davaya yönelik yapılan bozma işleminden sonra 28.09.2021 tarihinde açılan birleşen davanın işbu dava ile birleştirilmesine karar verildiği, birleşen dava yönünden bir bozma kararı olmadığı, birleşen dava yönünden 20.07.2016 tarihinden sonra ilk defa nihai karar verildiği anlaşılmaktadır. Birleşen dava ek dava niteliğinde ise de, ek dava, asıl davadan bağımsız, yeni bir davadır.
Davalı erkek vekilinin temyizi üzerine dosya Dairemize gelmiş ise de, birleşen dava hakkında 20.07.2016 tarihinden sonra evlenme tarihinde ilk defa nihai karar verildiğinden Mahkemece birleşen dava yönünden verilen karar istinaf incelemesine tabi olup Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerektiğinden, ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere birleşen dava yönünden dosyanın Mahkemesine geri çevirilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davalı erkek vekilinin asıl dava yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde edinilen ve davalı adına tescil edilen 210 ada 4 parsel 17 nolu mesken ile Kuşadası'nda bulunan kooperatif üyeliğinin edinilmesinde müvekkilinin maaş geliri ve evlilik öncesi birikimlerinin kullanıldığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.00000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili 26.03.2010 tarihli dilekçesinde; 210 ada 4 parsel 17 nolu meskenin 28.000,000 USD'ye alındığını, satış bedelinin müvekkilin hesabından çekilen 8.000,00 USD ile 14.000,00 USD karşılığında bozdurulan takıları (15 adat 22 ayar bilezik, 5 adet ince hediyelin 22 ayar bilezik, 17 adet çeyrek altın, 3 adet tam altın, 7 adet yarım altın, 14 ayar 40 gr tasma takı seti) ile karşılandığını, meskenin alındığında harabe şeklinde olduğunu, 1997 evin baştan yenilendiğini, tadilat masraflarının ortak hesaptan karşılandığını, ortak hesaptaki paranın müvekkilinin geliri olduğunu belirtmiş; davacı kadın vekili 29.04.2010 tarihli dilekçesinde ise, ziynetlerin bozdurulması ve evin tadilatı yönünden bir taleplerinin olmadığını açıklamıştır.
3. Davacı kadın vekili 27.05.2015 tarih (3) nolu celsede; her bir taşınmaz için 5.000,00 TL alacak talebi olduğunu açıklamıştır.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının çalıştığı reklam ajansından asgari ücret düzeyinde maaş aldığını, maaşını ilk evliliğinden olan oğlunun eğitimi için harcadığını, tasfiye konusu taşınmazların müvekkiline annesinden kalan miras payı ve babasının yardımları ile alındığını, 210 ada 4 parsel 17 nolu meskenin işlerinin bozulması üzerine 2003 yılında 22.000,00 TL karşılığında müvekkilinin eniştesine devredildiğini, Kuşadası'nda bulunan kooperatifin 1/2 hissesinin müvekkiline ait banka hesabında bulunan paranın faiz geliri ile 1999 yılında edinildiğini, 2003 yılında satıldığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15.05.2013 tarih ve 2010/91 Esas, 2013/334 Karar sayılı kararı ile, her iki tarafın da evlilik birliği içerisinde çalıştığı, evlenme tarihinden 210 ada 4 parsel 17 nolu meskenin alım tarihi olan 24.04.1997 tarihine kadar olan dönemde tarafların gelir durumları net sarih bir ücret durumunu belgelendirememeleri karşında asgari ücret endeksleri ve bankadaki birikimler gözetildiğinde davacının asgari ücretin biraz üzerinde gelirinin olduğu ve katkı payı alacağı olduğu, davacının hakkaniyet de gözetilerek katkısının % 77,80 olduğu, meskenin değerinin 105.000,00 TL, bunun oranlanması sonucunda 81.690,00 TL davacının katkı payı alacağı olduğu kanaatine varılmışsa da, davacının talebinin değerlendirme tarihi ile karar tarihi arasındaki geçen kaç sene zarfında büyük ölçüde kaybının olabileceği de dikkate alındığında bu tarihten geçen senelerde dikkate alınarak kanuni faizin karar tarihine kadar geçerliliği kabul edilerek davacının 10.000,00 TL talebi de dikkate alındığında fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak karar verildiği gerekçesiyle; dosyadaki beyan ve deliller, raporlar dikkate alındığında söz konusu malların edinme tarihleri gözetildiğinde tarafların gelir durumları ile mütenasip bir husus yarattığından davacının davalının kişisel malına 8.000,00 TL dolar bazındaki bu katkının ve bankada ortak birikimler de gözetildiğinde davalının evi geçindirme yükümlülüğü dikkate alındığında davacının katkısının % 77,80 olarak kabulü ile, meskenin boşanma dava tarihindeki değeri 105.000,00 TL olmakla davacının katkısının 81.690,00 TL olduğu anlaşılmakla, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak ve bu değerin hak ve nefaset kuralı dikkate alınarak aradan geçen zaman fasılasının tarafların hukukunu engellememek açısından 81.690,00 TL'nin karar tarihine kadar kanuni faizi ile birlikte talep edilen 10.000,00 TL alacak hakkının kanuni faizinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18.09.2014 tarih ve 2013/17401 Esas, 2014/16371 Karar sayılı kararı ile, tanık beyanları ve dosya kapsamından davacının bir reklam şirketinde çalışarak gelir elde ettiği saptanmakla, taşınmazın alımına katkıda bulunduğunun kabulü doğru ise de, tarafların bankada bulunan hesap hareketleri üzerinde yapılan inceleme ile katkı oranının tespitinin usul ve yasaya uygun olmadığı; Mahkemece yapılacak işin, öncelikle hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü uyarınca davacıdan tasfiye konusu edilen taşınmazlardan her biri için ne kadar talep ettiği sorularak açıklığa kavuşturulmalı, bu hususun açıklığa kavuşturulmasından sonra, davalının savunmaları ve tanık beyanları esas alınarak davalının evlilik birliği boyunca ne iş yaptığının belirlenmesine çalışılmalı, bu amaçla davalının herhangi bir meslek kuruluşuna üye olması halinde üyeliğinin başlangıç ve bitim tarihi ile bu tarihler arasındaki ortalama gelirinin ne olabileceği ilgili meslek kuruluşundan, vergi kaydı bulunması halinde ilgili resmi kurumdan sorularak gelirinin tespitine çalışılmalı, gelirin tespiti halinde bu gelir ve tespit edilememesi halinde ise, asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği kabul edilerek her iki tarafın evliliğin başından taşınmazın satın alındığı tarihe kadar gelirlerinin ayrı ayrı hesaplanması tarafların sosyal statüleri ile konumlarına göre yapabilecekleri kişisel harcamaları ile kocanın evi geçindirme yükümlülüğü sonucu yapması gereken harcamalar çıktıktan sonra yapabilecekleri tasarruf miktarının belirlenerek toplam tasarruf miktarı karşısında davacının tasarrufu ile yapmış olduğu katkı oranı tespit edilmeli ve bu oran ile taşınmazın dava tarihindeki değeri çarpılarak davacının talep ettiği miktar da göz önünde tutularak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı belirtilerek davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 22.09.2016 tarih ve 2014/887 Esas, 2016/588 Karar sayılı kararı ile, 04.04.2016 tarihli hesap raporunda, davacının katkı oranının % 65,84, katkı payı alacağının 82.300,00 TL tespit edildiği, raporun denetime elverişli ve yeterli bulunduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile, 210 ada 4 parseld 17 nolu mesken yönünden davacının 82.300.00 TL katkı payı alacığının olduğu, taleple bağlılık ilkesi gereğince 10.000.00 TL katkı payı alacağının dava tarihi olan 28.01.2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine yönelik verilen karara karşı, süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 20.02.2018 tarih ve 2016/21724 Esas, 2018/2481 Karar sayılı kararı ile, davacının dava dilekçesinde iki taşınmaz yönünden talepte bulunduğu, ancak Kuşadası'nda bulunan kooperatif üyeliğine yönelik Mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu; ayrıca davacı vekilinin 27.05.2015 tarihli dilekçe ile her bir taşınmaz için 5.000,00 TL talep ettiklerini açıkladığı halde, kabul edilen 210 ada 4 parsel 17 nolu mesken nedeni ile 5.000,00 TL alacağa karar verilmesi gerekirken, fazla alacağa hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğu; Mahkemece tarafların tespit edilebilen gelirleri dikkate alınarak erkeğin gelirinin % 40'ını, kadının gelirinin % 70'ini tasarruf edebileceği kabul edilerek katkı payı oranı belirlendiği, özel okullardan gelen yazı cevaplarından davacının oğlunun 1995 yılında okula başladığı ve evlilik tarihinden taşınmazın alındığı tarihe kadar da özel okulda eğitim ve öğretimine devam ettiği anlaşıldığı, davacı kadın her ne kadar okul taksitlerini kendisinin ödemediğini iddia etmiş ise de, bu hususta dosya kapsamında delil bulunmadığı, Mahkemece, bozma gereği tarafların gelirleri dikkate alınarak katkı payı oranlaması yapılması doğru ise de, kadının çocuğuna ait taşınmazın alınmasından önce okul ücreti ve ödeme olmadığı gerekçesi ile kadının kişisel harcamalarının % 30 olarak kabul edilmesine katılmanın mümkün olmadığı, Mahkemece yapılacak işin, davacının önceki eşinden olma çocuğu için yaptığı eğitim ve öğretim masraflarının da kadının kişisel harcalamaları olduğu kabul edilerek, ... Ana ve İlköğretim Okuluna yazılan yazıların okulun kapandığından tespit edilemediği anlaşıldığından, benzer okulların o yıllara ait okul ücretlerinin ilgili kurumlardan sorularak tespit edilmeye çalışılması, tespit edilememesi halinde de 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü be 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci maddeleri uyarınca, kadının kişisel harcama oranında dikkate alınrak katkı payı oranının hakkaniyet ilkesi uyarınca takdiri ile gerçekleşecek sonucuna göre davacının katkı payı alacağı yönünde bir karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına; bozma sebebine göre davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. Üçüncü Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 25.04.2019 tarih ve 2018/355 Esas, 2019/250 Karar sayılı kararı ile, dosyada masraf kalmadığından ek gider avansı olarak 500,00 TL'yi Mahkeme veznesine yatırması için davacı vekiline usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davacı vekilinin ara kararını yerine getirmediği gerekçesiyle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi ve 115 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine yönelik verilen karara karşı, süresi içinde davacı kadın temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 23.02.2021 tarih ve 2021/227 Esas, 2021/1595 Karar sayılı kararı ile, gider avansına ilişkin 6100 sayılı Kanun’un 120 nci maddesinin dava konusu olayda uygulanmasının mümkün olmadığı, davanın açıldığı 28.01.2010 tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda (1086 sayılı Kanun) gider avansı alınmasına yönelik bir düzenleme mevcut olmadığı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanun’un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendin ise, gider avansı dava şartı olarak düzenlendiği, aynı Kanun'un 448 inci maddesinde, "Bu Kanun hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır." düzenlemesi yer aldığı, anılan düzenlemenin 6100 sayılı Kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal yürürlüğe gireceğine yönelik olduğu; uyuşmazlığa konu davanın 1086 sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu tarihte açıldığı, tahkikat aşamasına geçildiği gözetilerek bu aşamada 6100 sayılı Kanun'un 324 üncü maddesi uyarınca sadece delil avansı istenebileceği gözden kaçırılarak ve istenen avansın kapsamı açıkça belirtilmeden yazılı şekilde kesin süre içerisinde gider avansının yatırılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmadığı belirtilerek davacının temyiz itirazları kabulüyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 27.02.2023 tarihli hesap raporunda; evlenme tarihi olan 17.12.1995 tarihinden taşınmazın edinildiği 24.04.1997 tarihine kadar davacının gelirinin 243.035.200 TL, davalının ise 220.770.000 TL olduğu, davacının ilk evliliğinden olan çocuğunun özel okul ücretinin enflasyon oranları üzerinden taşınmazın edinildiği tarih itibariyle eğitimin açıldığı eylül ayları itibariyle 1995 - 1996 ve 1996 -1997 yılına ait okul ücretlerinin 161.263.445,69 TL hesap edilerek davacı kadının gelirlerinden düşülerek 243.035.200 TL - 161.263.445,69 TL = 81.771.754,31 TL olduğu, tarafların gelirlerinden yapabilecekleri tasarruf oranlarının davacı için % 70, davalı için % 40 üzerinden toplam tasarruf tutarları ve bu tutar üzerinden davacının katkı oranın % 39,33, davalının katkı oranının % 66,67 olduğu, taşınmazın dava tarihindeki değeri olan 130.387,00 TL'ye yapılan oranlamayla davacının 51.281.21 TL katkı payı alacağı olduğunun hesaplandığı, davacının işbu taşınmazdan dolayı 5.000,00 TL katkı payı alacağının olduğu, kooperatif üyeliği yönünden ise davacı kadın bu taşınmaz yönünden herhangi bir talebinin olmadığını, yargılama sırasında birçok yazılı ve sözlü beyanıyla açıklamış olduğu, bu beyanının davayı geri alma niteliğinde olduğu, ancak davalı vekilince bunu muvafakat edilmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği, kısa kararda ise sehven sübut bulmayan davanın reddine yazıldığından ve kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki olmaması açısından sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesinin uygun olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, 210 ada, 4 parsel 17 nolu meskenden dolayı davacının 5.000,00 TL katkı payı alacağının dava tarihi olan 28.01.2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacı kadına verilmesine, fazla talebin reddine; kooperatif üyeliği yönünden davacı davasını geri almış olup davalı vekilince muvafakat edilmediğinden subut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; davanın kısmen kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının mutlak parasal katkı sağladığını ispatlayamadığını, varsayımsal olarak hesaplama yapıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmalık, eksik inceleme bulunup bulunmadığı, katkının ispat edilip edilmediği, katkı payı oranının doğru belirlenip belirlenmediği ve usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Kanun'un (6098 sayılı Kanun) 50 nci maddesi, 646 ncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Birleşen Dava Yönünden
Birleşen dava yönünden istinaf incelemesi yapılması için ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVİRİLMESİNE,
B. Asıl Dava Yönünden
Davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde asıl dava yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
08.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.