"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/595 E., 2023/1530 K.
KARAR : Erkeğin istinaf talebinin kabulüne, kadının istinaf talebinin esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Isparta 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/197 E., 2021/569 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı kadının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; tarafların 1988 tarihinde evlendiklerini, müşterek iki çocuklarının bulunduğunu, müvekkilinin uzun yıllar Eğirdir Mal Müdürlüğünde memur olarak çalıştığını, davalının ev hanımı olduğunu, müvekkilinin maaşı ile bu giderleri karşılayamaz hale geldiğini, bankalardan kredi kullandığını, borç sarmalı içinde iken emekli ikramiyesini alıp bankaya olan borçlarını ödemek istediğini ve emekli olduğunu, müvekkilinin hiçbir kötü alışkanlığının bulunmadığını, davalının maddî sıkıntılardan davacıyı sorumlu tuttuğunu,bir gün davalının annesinden aldığı 600,00 TL koyduğu parayı yerinde bulamadığını, parayı müvekkilinin aldığı düşüncesiyle müvekkiline sorduğunu, müvekkilinin almadığını söylediğini, davalının buna inanmayarak müvekkilini suçladığını, müvekkilinin eşyalarını toplayarak evden dışarı çıkarttığını, müvekkilini ortak meskenden kovduğunu, müvekkilinin ailesinin dağılması ve evden kovulmasının kendisinde yarattığı travma sonucunda bunalım geçirdiğini, Isparta Şehir Hastanesinde yatmak sureti ile tedavi olduğunu, davalının müvekkilini bir kez dahi aramadığını, müvekkiline kardeşlerinin baktığını özetle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacının yaklaşık 31 yıldır evli olduklarını, reşit iki müşterek çocuklarının bulunduğunu, davacı tarafın evlendiği günden itibaren 31 yıldır bitmeyen bir borç içerisine girdiğini, 31 yıl boyunca "benim borcum var param yok " diyerek serzenişlerde bulunduğunu ve ailesine bakmadığını, müvekkilinin hiçbir işte çalışmamasına rağmen dönem dönem geçici işlerde çalıştığını, gerek çocuklarının bakım ve eğitim giderlerine katkı sağlayamaya çalıştığını, gerekse eşine maddî olarak ve özellikle de manevî olarak destek vermeye çalıştığını, davacının kazandığı tüm parayı dışarıda arkadaşları ile birlikte harcadığını, defalarca kez dolandırıldığını, davacı tarafın 2007 yılında hiçbir gerekçe yokken evin maddî yükünü taşıyamadığı, bu zorluklara göğüs geremediği gerekçesi ile evi terk edip gittiğini, o günden beri de ne eşine ne de evine bakmadığını, müvekkilinin davacı eşini hiçbir zaman evden kovmadığını özetle davacının davasının reddini, dava tarihinden başlamak üzere aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini, ziynet eşyaları ve mal rejiminden kaynaklı hakları saklı kalmak kaydıyla 60.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminatın davacıdan alınarak müvekkiline ödenmesini kalep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalıya atfen dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinde ileri sürdüğü vakıalardan kendisinin evden ayrılmasından sonra hastanede yattığı dönemde davalının, bu durumdan haberi olmasına rağmen onu arayıp sormadığı, ziyaretine gitmediği ile davacının yakınları bu durumu da belirterek tekrar bir arada yaşamayı önermelerine karşılık "onunla aynı çatı altında yaşayamam" şeklinde beyanda bulunduğu vakıalarının davacı tanıklarının beyanları çerçevesinde sabit olduğu, her ne kadar taraflar o dönem fiilen ayrı yaşıyor olsa da, haklarında verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadığı ve aralarındaki evlilik birliği devam ettiği için 4721 sayılı Kanun'un 185 inci maddesi gereği eşlerin özellikle zor zamanlarda birbirlerine yardımcı olma yükümlülüklerinin halen devam ettiği dikkate alındığında davalının davacıyı hastanedeyken arayıp sormaması ve ziyaret etmemesinin kusurlu bir davranış olduğu, davacının davalıya atfen ileri sürdüğü diğer vakıaların dayandığı deliler çerçevesinde sabit olmadığı; davalının davacıya atfen cevap dilekçesinde ileri sürdüğü vakıalardan sürekli sebebini açıklamadığı borcu olduğunu, parası bulunmadığını belirterek evinin, eşinin ve çocuklarının maddî ihtiyaçlarını gidermekten kaçındığı, en son evde kaybolan bir miktar parayı kendisinin alıp almadığını sormasının ardından aşırı tepki göstererek evi terk edip gittiği vakıalarının davalının tanıklarının beyanları çerçevesinde sabit olduğu, her ne kadar davacı evden ayrılmasının sebebini davalının evde kaybolduğunu belirttiği parayı kendisinin aldığı konusunda kendisini suçlamasına tepki göstererek haklı nedenle evden ayrıldığını savunmuş ise de davacının kendisini parayı almakla suçladığı iddiasını ispatlayamadığı, tarafların müşterek çocuklarının beyanlarından davalının davacıyı parayı çalmakla, hırsızlıkla suçlamadığı sadece sen mi aldın diyerek sorduğu, ancak davacının buna aşırı tepki göstererek müşterek konutu terk ettiğinin anlaşıldığı, davalının davacıya atfen ileri sürdüğü diğer vakıaların dayandığı deliler çerçevesinde sabit olmadığı; taraflar arasındaki evlilik birliğinin tarafların az evvel açıklanan eylem ve davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı ve taraflar için çekilmez hale geldiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacının fazla, davalının ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına; boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, boşanma yüzünden beklenen ve mevcut menfaatlerinin zarar gördüğü ve davalı erkeğin fazla kusur teşkil eden eylemlerinin kadının kişilik hakkına saldırı teşkil etmediğinin değerlendirildiği, bu durumda davacı kadın yararına tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, zarar gören menfaatin kapsamı, paranın alım gücü ile hakkaniyet ilkesi dikkate alınmak suretiyle davalı kadının maddî tazminat talebinin kısmen kabulü ile 35.000,00 TL maddî tazminata, manevî tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen boşanma davası ile kadının reddedilen manevî tazminat talebine yönelik istinaf talebinde bulunmuştur.
2.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadının kabul edilen maddî tazminat talebine yönelik istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Mahkemece kadına yüklenen kusurlar yanında, davalı kadının, eşini evden kovduğu, eşinin kardeşlerine "alın, delinizi evinize götürün diyerek" barışma girişimine karşı çıktığı, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kadının ağır kusurlu olduğu, ağır kusurlu eş yararına maddî tazminata hükmedilemeyeceği, Mahkemece erkeğin ağır kusurlu olduğuna dair gerekçesinin hatalı olduğu; ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacı erkek vekilinin; kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmedilen maddî tazminata yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükmünün kaldırılarak davalı kadının maddî tazminat talebinin reddine, kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, davacı erkeğin sair, davalı kadın vekilinin tüm yönlerden istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, reddedilen maddî ve manevî tazminat yönlerinden kararının bozulması yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davasında, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi; 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.