Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6847 E. 2024/4473 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur durumu ve buna bağlı olarak hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Hukuka aykırı olarak elde edildiği iddia edilen ses kaydı dışında, kadının ağır kusurlu olduğuna dair yeterli delil bulunmadığı ve erkeğin de kusurlu davranışlarının bulunduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğuna dair kararı ile buna bağlı olarak hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının doğru olduğu kabul edilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/962 E., 2023/1538 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorum 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/47 E., 2022/602 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

İlk Derece Mahkemesi kararı, davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmediğinden, kadının karşı davasının kabulü hükmü kesinleşmiş olup, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Erkeğin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü;

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının ev işlerini yapmadığını, epilepsi hastalığı olduğunu erketen gizlediğini, kadının her şeye çabuk sinirlenen agresif bir yapıda olduğunu, erkeğe sürekli "salak, geri zekalı" şeklinde hakaret ettiğini, kadının ailesinin de erkeğe hakaret edip kötü davranışlarda bulunduğunu, kadının aşırıya kaçan isteklerini maddî açıdan karşılayamayınca aşağıladığını, erkeğin ailesinin ortak konuta gelmelerini istemediğini, 4 ay önce erkeğin kadını sosyal medyada bir erkek ile konuşurken gördüğünü, bunun üzerine tartışma yaşandığını, erkeğin bundan sonra kadını izlemeye başladığını, kadının instagram şifresinin yazılı olduğu kağıdı bularak kadının instagram adresine girdiğini, burada kadının birçok erkek ile "aşkım" yazarak mesajlaştığını gördüğünü, belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, 50.000,00 TL maddî, 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin kadına en ufak durumda "beyinsiz, dinsiz, imansız" şeklinde hakaret edip öfke nöbeti geçirdiğini, erkeğin ailesinin de kadına sinkaflı kelimeler kullandığını, erkeğin kadının ailesine saygı göstermediğini, evlilik yükümlülüklerini yerine getirmediğini, aşırı derecede cimri olduğunu, evlilik süresince kadının ve çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığını, çoğu zaman ekmek dahi almadığını, çocuğa sevgi göstermediğini, çoğu zaman bağırdığını, kadının ailesinden para istemesi için kadına fiziksel şiddet uyguladığını, kumar oynadığını, arkadaşının eşi ile samimi olduğunu, ailevi konuları ona anlattığını, kadının başkaları ile mesajlaştığı iddiasının doğru olmadığını, ses kaydı sunulmasına muvafakatlerinin bulunmadığını, hukuka aykırı delil olduğunu, erkeğin bir gün evden çıkıp gittiğini ve dönmediğini, üstelik evin doğalgazını ve elektriğini kestirdiğini belirterek karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 161inci maddesi ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatıa karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin evini ihmal edici davranışları içinde bulunduğu, örneğin evine karşı ilgisiz tavırlarda olup çocuğu hastalandığında haberi bile olmadığı, evin temel ihtiyaçlarını yeterince karşılamadığı; kadının da evinin temizliğini ve işlerini ihmal edici davranışlar içinde olduğu, başka erkekle telefonda görüşerek sadakat yükümlülüğünü ihlal edici davranışlar içinde olduğu, bu kusurun dosyaya sunulan ve bilirkişi tarafından dökümü yapılan ses kayıtları ile ve de erkeğin dinlettiği ve ses kaydını bizzat dinleyen tanık beyanı ile sabit görüldüğü, sunulan ses kayıtlarına karşı kadın bu delilin hukuka aykırı yoldan elde edildiğini savunmuş ise de, erkeğin bu konuda ispatlama hususunda yaşayacağı zorluk ve ses kayıtlarını elde ederken ispat etmek için meşru amaç taşıdığı gözetildiğinde, kadının hukuka aykırı delil savunmasına itibar edilmediği, mevcut kusur durumuna göre kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık hükmedilen 350,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle 500,00TL'ye yükseltilmesine, iştirak nafakası olarak devamına, erkek yararına 5.000,00 TL maddî, 7.500,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına hükmedilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının kaldırılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; ses kayıt cihazının hukuka aykırı delil olduğunu, kadının telefonuna casus program indirilerek ses kaydının yapıldığının anlaşıldığını belirterek asıl davanın kabulü ve karşı davanın reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadına yüklenen güven sarsıcı kusurunun yasak delil kapsamında kalan ses kaydına dayalı olarak yüklendiği, bu ses kaydına ilişkin tanık beyanlarına da itibar edilemeyeceği, erkeğin dava dilekçesinde eşinin instagram şifresinin yazılı olduğu kağıdı bularak hesabına rızası dışında girdiğini kabul ettiği, ayrıca ses kaydının nasıl alındığının belli olmadığı, bu sebeplerle kadına yüklenen güven sarsıcı davranış vakıasının, hukuka uygun delillerle inandırıcı şekilde ispat edilemediği, bu kusurun kadının kusurlarının arasından çıkarılması gerektiği, öte yandan tanık beyanlarından erkeğin evin elektrik ve doğalgaz aboneliklerini iptal ettirdiğinin ve eve geç geldiğinin veya hiç gelmediğinin sabit olduğu, bu kusurların da erkeğe yüklenmesi gerektiği, bu durumda mevcut kusur durumuna göre erkeğin ağır kadının ise az kusurlu olduğu, ağır kusurlu erkeğin tazminat taleplerinin reddi gerektiği, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasının hatalı olduğunu, çalışmayan ve geliri olmayan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, yoksulluk nafakasının toptan şekilde ödenmesinin tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına daha uygun olduğu gerekçesiyle kadının kusur belirlemesi, reddedilen nafakalar ve tazminatlara ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, kararın gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir nafakasına, 10.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının aldatmasının sabit olduğunu, ses kaydının hukuka uygun olduğunu, kadının ağır kusurlu olduğunu, hükmedilen nafaka ve tazminatların haksız olduğunu, asıl davanın tüm fer'ileri ile birlikte kabulü gerektiğini, erkeğin evin aboneliklerini kesmediğini belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile reddedilen tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, istinaf incelemesi ile kadından kusur çıkarılmasının ve erkeğe kusur yüklenmesinin doğru olup olmadığı, erkeğin ağır kusurlu olduğuna ilişkin tespitin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın yararına tazminat ve nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi,174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı-davalı erkek vekilinin karşı davanın kabulüne yönelik temyiz itirazı yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davacı-davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.