"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/768 E., 2023/838 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/1496 E., 2023/300 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; 3 reşit çocuğu bulunan, 1987'de evlenen taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle davacının davalıya açtığı boşanma davasından feragati üzerine davanın reddi kararının 02.02.2017 tarihinde kesinleşmesi sonrasında 3 yıl geçmesine rağmen tarafların bir araya gelmediklerini, davalının psikolojik rahatsızlığının artması terapi ve tedaviye yanaşmaması, uzman psikolog ve psikiyatristlerin problemin davalıda olduğunu tespit etmelerine rağmen davalının bu durumu kabul etmemesi nedeniyle evliliğin temelinden sarsıldığını, davalının kişisel ilişkiye mani olduğunu, davacıya çocuklar üzerinden ağır psikolojik baskı uygulaması nedeniyle baba ile çocuklar arasında sağlıklı bir ilişki kurulamadığını, anlaşmalı boşanma teklifini tehdit ve hakaretlerle davalının reddettiğini belirterek tarafların fiili (eylemli) ayrılık nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına, olmadığı takdirde terditli olarak 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; öne sürülen iddialar ile kadının psikolojik tedavi görüp ilaç kullandığına yönelik iddiaların asılsız olduğunu, buna ilişkin delil bulunmadığını, kadının evliliğin gerektirdiği tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, feragat nedeniyle reddedilen davası öncesinde erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı hareketler sergilediğini öğrenen eşine psikolojik işkence uyguladığını, birlikte olduğu kadına lüks araç alıp iş yeri açarak yüklü miktarlarda paralar verdiğini, müvekkilinin aldatılma travması nedeniyle psikologa gittiğini, erkeğin müvekkilini başka kadınlarla da aldattığını belirtip erkeğin tam kusurlu olduğunu ileri sürerek davanın reddine, maddî-manevî tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili yararına 20.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kusur belirlemesi yapılmaksızın davacı erkeğin feragati nedeniyle reddolunup kesinleşen önceki boşanma davasından sonra aradan geçen 3 yıllık sürede tarafların bir araya gelmediklerini davacının tanık beyanlarının doğruladığı gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; davalının feragat nedeniyle reddolunan dava sonrasında eşi ile tekne tatili yaptığını belgelediğini, 2017 yılında iş yeri alınırken kocasına altın verdiğini, davacının davalıyı başka kadınla aldattığını ve tam kusurlu olduğunu, tam kusurlu eşin hakkın kötüye kullanılması mahiyetindeki boşanma davasının kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddi istemiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı erkeğin Büyükçekmece 4. Aile Mahkemesinde 30.09.2016 tarihinde açtığı davanın, davacının (erkek) 19/12/2016 tarihinde feragati nedeniyle reddedilip (Büyükçekmece 4. Aile Mahkemesi, 2016/1099-1342 E-K) 02.02.2017 tarihinde kesinleşen dava öncesindeki varsa davalı kadına atfı kabil kusurları davacının affettiği, en azından hoşgörüyle karşıladığı; belirtilen dava sonrasında tarafların ayrı yaşadığı dönemde davalı kadına yüklenebilecek bir kusuru da davacının ispat edemediği; davalı kadının fiili ayrılık döneminde bir araya geldiklerini itibar edilebilir bir delille ispatlayamadığı; davacının feragati dolayısıyla red ile sonuçlanan boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratan ve fiili ayrılık süresinde başka bir kadın ile birlikte yaşadığı tanık beyanları ile sabit olan davacı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu ve davalı kadına ayrılık öncesinde ve ayrılık sürecinde yüklenilebilecek bir kusurun davacı erkek ispat edilemediği; ilk davada verilen ret kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren tarafların evlilik birliğini devam ettirmek üzere en az üç yıl süreyle bir araya gelmediklerinin kanıtlanmasının yeterli olduğu; bu durumda, boşanma kararı için ayrıca kusur araştırmasının, boşanmanın eki olan yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talep edilmesi halinde gerekli olduğu; erkeğin açtığı ilk dava feragat nedeniyle reddedilmesinden sonra tarafların biraraya gelmedikleri sabit olduğu; erkeğin feragati nedeniyle önceki davanın reddi kararının kesinleşmesinden itibaren geçen fiili ayrılık süresinde davalı kadına atfı mümkün bir kusur da ispat olunamadığı; erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca açtığı boşanma davasının kabulünde usul ve esas açısından bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; davanın niteliği itibari ile kusur değerlendirmesi yapılmasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; davalının feragat nedeniyle reddolunan dava sonrasında eşi ile tekne tatili yaptığını belgelediğini, fiili ayrılığın gerçekleşmediğini, fiili ayrılık nedeniyle davanın kabulünün hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından fiili ayrılık nedenine dayalı olarak açılan boşanma davasında kabule ilişkin şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, ret kararından sonra ortak hayatın yeniden kurulup kurulmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.